Devlet demek adalet demektir.Demokrasi,yasama,yürütme,yargı bağımsızlığı,hukuk devleti,hukukun üstünlüğü kuralları bunun için vardır.
Devlet,adalet için tüm kurumları ile herkese eşit davranmak zorundadır.Yargı bağımsız olmalıdır.Aksi durumda hukuk siyasallaşır ve iktidar dahil herkes bunun altında kalır.Ülke büyük bedeller öder.
Hukuktaki Devlet adaleti bağımsız mahkemelerle sağlar.Buna da yargı denilir.
Hukuk insanların kaşına,gözüne,rengine,etnik kökenine,ırkına,milliyetine bakmaz.
Hukuk kinden, intikamdan,öc almaktan arınmış olarak hükmünü verir.En büyük suçluya da ,suçsuza da,vatan hainine de aynı kuralları uygulayarak onları yargılar.
Hukuk insanların zenginliğine,fakirliğine,Dünya görüşlerine,üye oldukları siyasi partilere,iktidar yada muhalefette olmalarına bakmaz.Kararlarını tüm dış etkenlerden arınarak verir. Suçsuza beraat kararı ,suçluya da en en ağır cezayı verir .Siyasallaşmamış adalet ,gerçek adalet budur.
İnananlar haklı olarak hukuktan adeta ilahi adaleti ararlar.Adaleti yakalayamayan devlet önce kokuşur,sonra çöker.
Bu nedenledir ki;bütün Adliyelerimiz ve mahkemelerde hafızalarımıza nakşedilen “ADALET MÜLKÜN(DEVLETİN)TEMELİDİR “ cümlesi yazılmıştır.Çünkü adaleti olmayan devletlerin çöktüğü yıkılan bir çok Türk devletleri tarihinden hep bilinir.
Devlet yani yargı suç şüphesi bulunan kişileri mahkeme eder,yargılar.Yargılanmık bu anlamda bir sorumluluk olduğu gibi aklanmak isteyenler için de bir haktır.
Bu yüzden hakkında suçlama olan siyasiler,yargıdan kaçmaz,onları partileri korumaz, görevlerinden istifa eder yada alınır.Yargı; kim olursa olsun ,o insanla ilgili suçlu olduğuna dair şüpheyi yüzde yüz yenerse ceza ,aksi taktirde beraat kararları verir.
Siyasi tarihimizde bağımsız mahkemelerce yargılanan ve beraat eden Koray Aydın ,Mesut Yılmaz gibi bakan ve başbakanlar,ağır ceza alan İsmail Özdağlar gibi bakanlar vardır.Rahmetli Özal,bakanını kendisi yargıya teslim etmişti.
Tabii,yargının adeta katlettiği rahmetli Menderes ve arkadaşları,17 yaşında darbe dönemi asılan gençler,Deniz Gezmiş ve arkadaşları hukukun siyasallaşmasının en acı örnekleridir.
Ülkemizde son zamanlarda iktidar partisine mensup bazı bakanlar,belediye başkanları hakkında çok ciddi rüşvet ve yolsuzluk iddiaları var.Hatta belediyelerle ilgili,Kocaeli dahil ciddi suçlamaların bulunduğu sayıştay raporları var.Bunları görmeyeceksin imar kirliliğine neden olduğu iddiası ile muhalif belediye başkanını içişleri bakanlığı emri ile görevden uzaklaştıracaksın.
Oysa ki imar kirliğine neden olmak suçları bir menfaat temin eden suçlar değildir.bence görevden alınma nedeni hiç değildir.Bakılırsa Kocaeli dahil bir çok iktidar belediyesinin durumu bundan daha vahimdir ve hepsi görevdeler.Eğer görevden ayma uygulaması olacaksa,bunun iktidar,muhalefet tüm belediyelere eşit uygulanması gerekmez mi ?
Böylece hukuk sadece yargıda değil,maalesef bakanlık uygulamalarında da iyice siyasallaşmaya başladı .Hukukun siyasallaşması hukukun üstünlüğü değil,iktidarın-üstünlerin hukukunu hayata geçirir ve toplumun adalet duygusu iyice zedelenir.Devlete var olan güveni iyice ortadan kaldırır,kaosa ve kargaşaya neden olur.Siyasi hırs ve sonuç alma çabası hukukun siyasallaşmasını getirmemelidir.Unutulmamalıdır ki ,bir gün iktidarın da bağımsız,adil bir yargıya ihtiyacı olabilir.