Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomiyi düzeltmekten vazgeçti sanırım.
Ekonomik olarak ülkeyi düzeltme ihtimali kalmadığını gördüğü için artık somut vaatlerde bulunmuyor. Mesela, “şu kadar günde ekonomiyi şu noktaya getireceğiz, enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz, şu iyileşmeler olacak” demiyor. Somut söylemlerin tamamından kaçınıyor.
Bugüne kadar ne yapıyordu, hatırlıyor musunuz?
Kimlik siyaseti yapıyordu, kimlik karşıtlığı üzerinden, korkular üzerinden siyaset yapıyordu. Şimdi, milliyetçiliği, vatanperverliği ön plana çıkartarak siyaset yapmaya çalışıyor. “Hepimiz aynı gemideyiz” dedi.
Biliyor musunuz, bir çıkış yolu kalmayan tüm otoriter rejimler dönüp dolaşıp bu “Aynı gemideyiz” söylemine sarılıyorlar. “Hepimiz aynı gemideyiz” söylemi ne kadar gerçekçi olduğuna bu iddialı açıklama sonrasında odaklanmamız gerekiyor. Bekçisinden profesörüne kadar atama yaparken parti referansı arayan iktidar ülke çökünce “Hepimiz aynı gemideyiz” demeye başladı. İktidarın çok cin fikirli bir önerisi var; Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin sayısını 1000’e çıkartacaklarmış. İktidar bunu bir yıl önce de söylemişti ama marketler açılmadı. Marketlerin sayısı bine ulaşırsa Türkiye rahatlar mı? Sizce Kooperatif marketlerin sayısı bine ulaşırsa sormamız gereken çok daha farklı sorular yok mu?
Bin Tane Tarım Kredi Kooperatif Marketi Ne Zaman Açılacak?
İktidar “Bin tane Tarım Kredi Kooperatif marketi açacağız” diye açıklama yapmış. “Devlet şeker üretmez, devlet üretim yapmaz” diyerek tank fabrikalarını, şeker fabrikalarını yandaşlara devreden iktidar, market açmaya karar verdi. Marketçilik yapacak! Ülkede aslında işler iyi gidiyor, zincir marketler fiyatları çok fazla arttırdığı için ülkede böyle bir pahalılık var, ülke bu hale geldi. İktidar madem zincir marketlere karşı böyle bir savaş başlattı, benzin istasyonu da açsın, evlere temizlik hizmeti de versin, su da satsın vs.
Komünizm yeryüzündeki tartışılmış en güçlü teoridir, en şiirsel teoridir. Ekonomik olarak keşke başarılı olabilseydi. Emin olun, insanlık birçok açıdan çok daha hızlı bir şekilde refaha erişebilirdi. Ama işlemedi. Bu teorinin işlemediğini, hele hele iktidar ve çevresindeki yatırımcı tayfası gibi ahbap çavuş kapitalistleri tarafından işletilmesinin imkansız olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle iktidarın market açmasıyla fiyat düşmez. İktidar fiyatları düşürmek istiyorsa, benzin fiyatlarını düşürsün elektrik fiyatlarını düşürsün üretim maliyetlerini düşürsün. Ardından üreticiler rekabet halinde en uygun fiyatları sunarlar.
Neyi Anlamamız Gerekiyor?
Bu soruyu sorma gereği duyuyorum. İktidara yakın 3 harfli marketler , Erdoğan’ı devirmeye mi çalışıyor? Ona darbe yapmaya mı çalışıyor? İktidardan devasa ihaleler alan fiyatları Erdoğan’ı düşürmek için mi artırıyor?
Serbest piyasanın çok basit bazı koşulları vardır; devlet sadece rekabeti denetler, zaten onlar birbirleriyle rekabet içinde oldukları için fiyatları aşağı çekip daha çok müşteri bulmaya çalışırlar. Bu tablo bir kandırmacadan ibaret ama hepimiz biliyoruz ki, Türkiye gibi eğitim seviyesi yerlerde sürünen bir topluma bu tür hikayeleri satmak çok kolay.
Dolarlarınızı Dövizleriniz Satın!
Önceki gün iktidar vatandaşa çağrıda bulunmuş “Dolarlarınızı satın, dövizlerinizi satın, ülkenin kurtuluşa ermesi için bu para birimlerine yatırım yapmayın” demiş. Burada sormamız gereken çok basit bir soru var:
Ülkede yüzde 170 enflasyon çıkmış, Türk Lirası’nda kaldığı takdirde insanların paraları her sene yüzde 170 değer kaybedecek, yandaşlara tüm ihaleleri dolar garantili anlaşmalarla veriliyor ve gariban halka “ Türk Lirası’na dönün” deniyor İktidar çevresindeki yatırımcılar neden “Yaptığımız tüm anlaşmaları iptal ediyoruz, bundan sonra ödenekleri Türk Lirası üzerinden talep ediyoruz” demiyor?
Demek ki, iktidarın seçmeni bu kadar basit bir mukayeseyi yapamayacak kadar eğitimsiz, gözleri kör ve bu kadar ülkelerini seviyorlar. Evet, samimiyim, iktidarın seçmeni ülkesini çok seviyor ikdidar bunu çok iyi bildiği için, ülkedeki ortalama milliyetçiliğin ve vatanperverliğin çok yüksek olduğunu gayet iyi bildiği için tüm söylemini milliyetçilik üzerine kurguluyor.
Hepimiz Aynı Gemideyiz
Hükümetin yöneticileri “Hepimiz aynı gemideyiz, bakın batıyoruz” demiş. Yerken içerken bir aristokrat çete var, onlarla yiyorlar. Ama hesabı öderken “Alman hesabı olmaz, hep beraber ortak ödeyeceğiz” diyorlar. Yani “Ödetirim bu hesabı size. Ya sulh içinde dövizlerinizi bozun, Türk Lirası’na geçin ya da hepimiz aynı gemideyiz deriz, iflas eden her otoriter rejimin sarıldığı o gemiciğe sarılırım ve hesabı hepinize ödetiriz” diyorlar.
Kadro dağıtırken ayrı gemide, zehir gibi çocukları mülakatlarda eleyip parti referansıyla gelenleri işe alırken ayrı gemide, beş maaş alırken ayrı gemide ama iş hesabı ödemeye gelince -ki bu listenin daha uzun olduğunu hepimiz biliyoruz – “Hepimiz aynı gemideyiz” diyorlar.
Aynı Gemide miyiz?
Hayır, aynı gemide değiliz! Aristokrat AKP’liler farklı bir gemide, saray burjuvazisiyle halk aynı gemide değil. Hiç kimse hukuku takmayan bir iktidarla aynı gemide değil. Ülkeyi kademeli olarak Putin’e peşkeş çekip ondan stratejik destek bekleyen iktidarla aynı gemide değil. Gemiden çok fazla kişinin indiğini iktidar da biliyor, tüm hazırlıklarını bu gerçeğe göre yapıyor.
Türkiye Hani İlk 10 Ekonomiye Girecekti?
Türkiye enflasyonda dünya üçüncüsü oldu. Biliyorsunuz, iktidar yıllardır “Türkiye dünyada ilk 10 ekonomiye girecek” diyor. İktidar bunu başaramadı ama ülkeyi enflasyon oranlarında ilk üçe soktu. Enflasyonuyla tüm dünyanın dalga geçtiği Venezuela şu anda Türkiye’den daha iyi. Ekonomik şartlardan dolayı sürekli göç vermek zorunda kalan Afrika’nın en çilekeş ülkelerinden Gana Türkiye’den daha iyi durumda. Geçen yazımda yazmıştım, Taliban’ın yönettiği Afganistan’ın parası Afgani Türk Lirası’na karşı yüzde 51 değer kazanmış durumda.
Bu nasıl bir tablo? Nasıl aynı gemide olabiliriz ki? Ülkeyi bu hale getirenlerle aynı gemide olma ihtimalimiz var mı? İktidar çok kötü bir yere savrulmuş durumda. Buradan tek başına çıkma ihtimali olmadığı, demokratik, şeffaf ve hesap verebilen ülkelerle koordinasyon ve kooperasyon kuramayacağı için gemiyi çok seri bir şekilde Rus Limanına yanaştırdı.
Gemi Neden Rus Limanı’na Yanaştı?
Çünkü hükümet yöneticileri Avrupa Birliği’nin ambargo uyguladığı Rusya’nın satılmayan petrolünü tamamına veya tamamına yakınını satın alma vaadini verdi.
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Kırk beş bin varil petrol satın aldığımız Rusya’dan 111 bin varil petrol satın alacağız. Yani hükümetin hamleleleri “Ben Ukrayna’daki savaşını finanse edeceğim. Avrupa sana ambargo koymuş olabilir, ben senin yanındayım, S-400’lerin ikinci partisini de satın alacağım ama sen de ne yapacağını biliyorsun. Ben zorda veya darda kaldığımda bana stratejik destek vereceksin, ben ülkede kurguladığım sistemi devam ettireceğim. Oradan geri adım atmayacağım” anlamına geliyor. Çünkü Putin için NATO’ya kafa tuttu, iki ülkenin tam üyeliğine karşı çıktı NATO’yu ayağa kaldırdı, şimdi de Avrupa Birliği’nin koyduğu ambargoları delecek şekilde hamleler yapıyor.
Bundan sonra neler olacağını hep birlikte bekleyelim görelim..