İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye Cumhuriyeti olarak olguların yerini algıların, hakikatin yerini yalanların almasına karşı kararlı bir mücadele yürütmeye çalıştıklarını belirterek, "Mücadelemizi ulusal düzlemde olduğu kad...
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye Cumhuriyeti olarak olguların yerini algıların, hakikatin yerini yalanların almasına karşı kararlı bir mücadele yürütmeye çalıştıklarını belirterek, "Mücadelemizi ulusal düzlemde olduğu kadar uluslararası arenada da sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
ANKARA (İGFA) - İletişim Başkanlığı'nca Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de "Avrupa'da Dezenformasyonla Mücadele: Dirençli ve Güvenli Bir Geleceğin İnşası" başlığıyla yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Toplantıda katılımcılara video mesajla hitap eden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, dirençli ve güvenli bir gelecek inşasının sağlıklı bir iletişim zemini inşa etmekten geçtiğini, bunun da hayatın her aşamasında olduğu gibi uluslararası ilişkiler zemininde son derece kıymetli olduğunu ifade etti. Altun, sağlıklı iletişimin özellikle içinde bulunulan bu çağda çok değerli ve bir o kadar da sahip çıkılması gereken bir kavram, bir yaklaşım olduğunun altını çizerek "Zira iletişim yitirilirse ortadan kalkarsa iletişimin zemini kaybolursa adına dezenformasyon denen son derece büyük bir risk, büyük bir tehlike ortaya çıkar." dedi.
Dezenformasyonun içinde yaşanılan dijital çağın en büyük meydan okumalarından, en büyük imtihanlarından olduğuna dikkati çeken İletişim Başkanı Altun, dezenformasyonla mücadeleyi asli politika alanlarımızdan biri olarak belirlediklerini söyledi.
Altun şunları kaydetti:
"Yapılan bilimsel çalışmalara göre sosyal medyada bir yalan haber maalesef bir gerçek habere oranla yüzde 70 daha fazla etkileşim almakta; bir diğer deyişle yalanlar, hakikatlerden, doğrulardan gerçeklerden çok daha hızlı yayılmaktadır. Bir diğer araştırmaya göreyse Avrupa nüfusunun yüzde 70'i düzenli olarak dezenformasyona maruz kalmaktadır. Bugünün dünyasında saf kötülük maksadıyla 'dezenformasyon' hâline getirilen gerçeklerin, çarpıtılan, tahrif edilen hakikatlerin, toplumların bilgiye olan güvenini sarstığı hatta demokratik süreçleri sekteye uğrattığı, bozduğu yadsınamaz bir gerçektir. Tam da bu sebeple altını bir kez daha çizmek isterim ki; dezenformasyonla mücadele hem demokratik süreçlerin işleyişi, hem uluslararası güvenlik ve istikrarın korunması hem de toplumların barışı için hayati öneme sahiptir."