İnsan-ı Kamil: Yetkin, erişkin, mükemmel, olgun ve ağırbaşlı olma özelliklerini üzerinde taşıyan insan demektir.
Seçkin veya elit kişilerle karşılaştırılmamalıdır. Seçkin veya elit insan ekonomik olarak ayrıcalıklı özelliklere sahipken; İnsan-ı Kamil olan kişiler toplum içinde ekonomik anlamda değil; konuşmasıyla, insani ilişkilerinde ve oturup kalkmasında rol model olur. Toplumda bu tür insanlar parmakla gösterilecek kadar azadır. Bu tür insanlar halden anlayan kişilerdir. Dünyayı ve insanları tanıyabilmek için ya çok okurlar, ya da kültürlü bir ortamda yetişmişlerdir. Bu insanlar âdete insan sarrafıdırlar. Toplumun her kesimiyle iletişim kurma konusunda üzerlerine yoktur.
Kendisiyle barışık olmayan, kimseyle barışık olamaz. Topum olarak en büyük eksikliğimiz; insanlarla olan iletişim kurmada olan eksikliğimizdir. Örneğin: Yolculuk sırasında hiç tanımadığımız bir kişiye; merhaba, nasılsınız, diyerek kendimizi tanıtırsak iletişimin kapısını açmış oluruz. Toplumsal barışın en önemli yolu; ülkemizdeki toplum kesimleri arasında olan iletişim kanalları açık olursa, insanların psikolojik ve ruhsal yapıları daha sağlıklı gelişir. Toplumsal uzlaşının en önemli göstergesi ülke yönetimine talip olan siyasi parti liderlerinin iletişim dilini toplumu birleştirici bir üslupta kullanmaları gerekmektedir. Onların her konuşması özellikle gençler ve çocuklar için rol model olmaktadır. Onun için ülke yönetiminde bulunanlar, söylemlerini ötekileştirici, ayrıştırıcı değil, insanların gönlünü okşayıcı ve birleştirici sözcükler kullanmalıdırlar.
İnsan davranışlarının altında yatan gerçek nedeni bilmek kadar rahatlatıcı bir şey yoktur. Öfke sevinç, ihanet, sadakat, cesaret, korku her birinin tarihten, doğadan kişisel geçmişimizden ya da toplumsal etkilerden veya kültürden kaynaklanan nedenleri anlamaktan geçer. İnsanı anlayabilmenin yolu bu nedenlerden geçer. Hikâyelerini bilmediğiniz insanları anlayamazsınız, anlamadığınız insanı sevemezsiniz. İnsan-ı Kamil olmanın yolu insanları tanımaktan geçer.
Ayakkabının icadından sonra insan tanrı gibi görmeye başladı kendini. Ayakkabı icat edilmeden önce insan da tıpkı diğer birçok canlı gibi toprağa çıplak ayakla basardı.
Toprakla arasındaki mesafe sıfırdı. Birdi bütündü toprakla… Diğer canlılarla eşit konumdaydı, toprakla olan teması sayesinde. İnsan ne zamanki ayakkabıya biat etti. İşte o an toprakla teması kesildi. Diğer tüm canlılarla da… İnsan denilen varlık, dünyaya artık 1 santim yukarıdan bakıyordu. Bu 1 santimlik fark zamanla kendimizi tanrı gibi görmemize yol açtı. Her şeye kadir, her şeye muktedir, her şeyin sahibi… İstediği her şeyi planlayıp, yapabilen güçlü, özgüvenli kudretli Tanrı… Yapabildi mi? Nah yapabildi. Herkes İnsan –Kamil olamaz. Kendisini paradan, puldan azade etmiş, ömrünü insanların mutluluğu ve huzuru için adayanlar İnsan-ı Kamil olur ancak…
Amin Maalouf “Geleceğin yolları pusularla doluysa takınılacak en berbat tavır, her şeyin çok güzel olacağına inanarak mırıldana mırıldana gözü kapalı ilerlemek olacaktır.
İnsan öldüğünde nakde çevrilmemiş onurlu geçmişi kalacak. Nakde çevrilmemesinin nedeni dünyanın bütün paralarının toplamından değerli olmasıdır.