Sevgili okurlarımız, İnsan ve çevre sevdalısı emekli bir öğretmen okurumun aşağıdaki mektubunu bu haftaki köşemde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli İnsan İlker Bey,
Belki bu yazımı okumayacaksınız, çünkü biz garipler pek hesaba alınmayız. Bizim yapmaya çalıştığımız işler önemsizdir. İlla kelli felli kişiler güzel şeyler yapar. Onun için ilgilenmeyi değmez.Diye düşünüle bilir
Şunu biliniz ki ben sizi seviyorum. Ülkenin yücelmesi ve birliğinin dirliğinin bozulmaması için çabalarınızın farkındayım.Bundan cesaret alarak bu yazıyı yazıyorum. Benim acizane bir çalışmam var.Bu çalışmayı duyurabilirseniz, benim gibi düşünenler moral bulup çoğalır.Gençlerimizin parasını ve zamanını Madonnalar,Lopezler ve Gagalar alıp götürmesin.O kıymetlerin enerjisini ülkemizin kalkınması ve yücelmesi için kullandıralım,
Magazin haberlerinden duyuyoruz, birileri 18 yaşına gelen çocuklarına servet boyutunda paralar harcayarak otomobil alabiliyorlar. Halbuki o aracın bir alt modelini alsalar, aradaki parayı güzel ülkemin çölleşmesini önlemeye ayırsalar, çocuklarına daha iyi bir vatan bırakacaklar…
Ben Rahim Demirbaş ülkenin en yoksul bir köyünde dünyaya gelmişim.47 yıl çeşitli eğitim müesseslerinde canla başla çalışıp üç kuruş kazandım” Güzel ülkemde kazandım yine bu güzel ülkem de kalsın; aynı zamanda insanımıza bir örnek model sunmuş olurum .Bu güzel ülkenin yücelmesi bir takım mevki sahibi kişilerin tekelinde değil bizimde yapacağımız bir şeyler olmalı diye düşünüp orman dikme işine giriştim. ORMAN DİKTİM DE NE OLDU:
Büyük şehirlerde yaşayanlar pek farkında değiller, güzel ülkemiz giderek çölleşiyor. Bir taraftan da, ormanların bir kısmı kuraklıktan, bir kısmı yangınla, bir kısmı da insanların katli ile yok oluyor. Bundan 50 yıl önce çevre nasıldı kimse farkında değil.Köyler boşalıyor,şehirlerin şehir mi köymü olduğu belli değil.Ben işin farkındayım ne yapılacağını da biliyorum
Ondört yılı geçiyor, Rahim Demirbaş olarak Her gün gözümün önünde erozyonun erittiği topraklarımızda tek başıma ağaçsızlaşmaya karşı savaş açtım. 47 yıllık öğretmenliğimde biriktirdiğimi, bir öğretmen ne biriktirebilirse o kadar, bu işe yönelttim. kuyular açtım, borular döşedim, hayvan sırtında su taşıdım, Konya’nın Karacadağ’ında, çölleşen araziyi yeşertmeye çalıştım. ” 500 dekarlık arazide 32.000 fidan Yetiştirerek yeşil bir kuşak Oluşturdum.
Çevreciliğin, yeşili korumanın, yaşatmanın ve genişletmenin, kısaca orman sevgisinin masa başında oturarak kazanılamayacağını, bu iş için sahada çalışmak gerektiğini göstermiş oldum.
Çölleşen araziden hayatını kazanamayıp köyü terk etmekte olan birkaç kişi orman oluşturmada çalışarak ve ormanın getirdiği olanakları kullanarak iş sahibi oldular. Onları büyük şehirlerde horlanmaktan korumuş oldum.
Orman yetiştirmek için fidan dikmek gerek. Fidanlıktan fidan alarak ekonomiye katkıda bulundum. Para dönmüş oldu.
Ülkem yararına çaba sarf ederken sıkıntıya düşünce sabretmesini, yaptığım iş ülke yararına olduğu için devletin yardım edip etmeyeceğini öğrendim.
İyi gün dostu olanlar yanımdan uzaklaştılar, birçok aziz duygulu ve yüksek karakterli, yiğit insan ile tanıştım, böylece kötü günde beni yalnız bırakmayan dostlarım oldu.
Kazancımı ve emeklilik dönemindeki tüm birikim ve gücümü; Peygamberimizin emrettiği, çağ deviren Fatih dedemizin vakıf kurup yapılmasını vasiyet ettiği, Atatürk’ün, bahçedeki çınarın dalına yer açmak için köşkün yerini değiştirerek saygı gösterdiği bir işe, ağaç yetiştirmeye harcamış oldum.
Bu çabamla birkaç kişinin sevap kazanmasına vesile oldum.
Kişisel olarak kahve köşelerinde pineklemek yerine ormanda vakit geçirerek zinde oldum, dinç kaldım, sağlığıma kazanç oldu.
Yetiştirdiğim ormanı çok sayıda hayvan ve kuş kendine mesken tuttu. Doğanın dengesi bir nebze düzeltilmiş, korunmuş oldu.
Sevmek fedakârlık ister, bütün bu sıkıntılar ve güzel şeyler ülkemi sevmemden dolayı olduğu için Mutlu oldum.
Sizlere bu nedenle sesleniyorum. Beni duyun. Dilerseniz, internette adımı yazınız, TRT’ Haberin yaptığı güzel Ülke programını izleyiniz, diğer haber ve resimlere bakınız. Benim çabam, kişisel amaçlı değil. Kişisel bir çıkarım yok. Olmayacak. Çabam, ülkemi, torunlarımıza, bulduğum gibi bırakmak. Ağaçlı buldum, çorak ve kurak bırakmak olmaz.
Sesimin duyulması İÇ ANADOLU BOZ KIRININ AĞAÇLANDIRILMASI ve orman halkasının genişletilmesini sağlamak için yazılı ve görsel basın aracılığı ile “bende varım” diyen insanları bir araya getirmekte destek vermenizi dileyorum.
Durumu saygı ile arz ederim.
Rahim Demirbaş