CHP. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya iş konseyi liderler konferansında yaptığı konuşmada,
‘’Bizim için Dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek yeterli bir hedef değil. Biz, insani gelişmişlik sıralamasında da ilk 20 Ülkeden biri olmak istiyoruz.
Ne yazık ki, Türkiye gücünden ve imkanlarından tam olarak yararlanamıyor.CHP. Genel Başkanı olarak benim Türkiye vizyonumda başarısızlığa yer yok. Ben, huzurla yaşanan, Dünya ile rekabet edilebilecek donanımlı bireyleri bulunan, üreten, ürettiren, yeni buluş ve fikirler ortaya koyan Türkiye istiyorum. Ben yatırımın önüne engeller çıkaran, girişime zincirler koyan, kendi emekçilerini yokluğa ve yoksulluğa mahkum eden devlet yapısı değil, işleyen, çalışan hayatı kolaylaştıran, insanlarını koruyan Devlet istiyorum. Orta seviyede, orta gelir tuzağına kapılmış, her alanda vasat Türkiye asla istemiyoruz.Biz Dünyanın gelişmiş Ülkeleri ile yarışan bir Türkiye olmayı istiyoruz. Bizim için Dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek yeterli bir hedef değil. Biz, insani gelişmişlik sıralamasında da ilk 20 Ülkeden biri olmak istiyoruz. Türkiye şu anda Dünyanın en büyük 19. ekonomisi ama, insani gelişmişlikte 190 Ülke içinde 69 sırada. Gencecik ve dinamik nüfusu, görkemli tarihi ve iyi konumu ile Türkiye, bu yere layık değil. Türkiye, baskı rejimi, insan haklarının ihlalleri, yoksulluk ve işsizlikle anılan Ülke olmayı hak etmiyor.’’
Aynı Kılıçdaroğlu, kısa bir süre önce yine yaptığı bir konuşmada, Türkiye gerçeğinden bahisle;
‘’ Bizim Ülkemizde ne yazık ki vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu demokrasi ve özgürlükler gibi konularla ilgilenmiyor. Bunlar, dar bir entelektüel çevrenin ilgi alanına giriyor.’’ demişti.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Dünya iş Liderleri konferansında yaptığı konuşmada dile getirdiği görüşler, bu durumda geniş seçmen kitlesinin pek de umurunda olmayan hedefler gibi gözüküyor. Öyle ya, sıradan vatandaşlarımıza ‘’Dünya insani gelişmişlik sralaması nedir?’’ diye sorulacak olunsa, alınacak yanıtlar herhalde umut verici olmayacaktır.
Ancak bu durumu dengeleyecek başka bir politik tavır daha ortaya konuluyor ki, işte esas oy getirmesi beklenen de bu oluyor:
Bütün emeklilere 2 dini bayramda birer maaş ikramiye verileceğinin CHP. vaatleri arasında söylenmesi, seçmen nezdinde büyük heyecan yaratıyor. Çıkın sokağa ve özellikle yaşlı insanların kendi aralarında yaptıkları konuşmalara kulak verin, duyacağınız hep bu vaat oluyor. Kimileri inanmıyor, iktidara gelince unutulur diyor, kimileri kaynak nerden bulunacak diyor, ama hep olumlu bir beklenti oluşuyor.
Reel politik bu olsa gerek. Bence CHP. ve lideri Kılıçdaroğlu, bu defa halkın beklentilerini iyi kavramış ve bu beklentilere uygun politikalar geliştirmiş gözüküyor. Geniş halk kesimlerini ilgilendiren bazı başka projelerden de bahsediyor:
AKP iktidarı döneminde aşırı borçlandırılan ve bankalarla sorun yaşayan vatandaşların dertlerine deva olacak çözümler geliştirdiklerini ve bunları rakip siyasetçiler tarafından kopya edilmemesi için tam olarak açıklamak istemediklerini, iktidara gelince yapacaklarını belirtiyor.
Yine sıradan dar gelirli vatandaşların büyük tepkisine neden olan elektrik faturalarındaki haksız kayıp kaçak bedelini iptal edeceklerini söylüyor.
İktidara gelmek isteyen ana muhalefet partisi liderinin bu söylemleri son derece gerçekçidir.
On yıllardır uygulanan politikalarla, kaba, hoyrat ve bencil tüketim toplumu olarak şekillendirilmiş bir sosyal yapıyı, romantik beklentilerle değiştiremezsiniz.
İnsani gelişmişliğin temelini oluşturacak demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi yüce değerleri önce içselleştirmek, sonra da savunur hale getirmek, geniş halk kesimleri için, ancak ekonomik gelişmeyle paralel ilerleyecek bir siyasal proje olabilir.
CHP ve lideri Kılıçdaroğlu doğru hedefe kilitlenmiş gözüküyor.
İlker Özben