İntihal, bir kişinin yazılı bildiriminde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanmasıdır.
İntihal, bir kişinin yazılı bildiriminde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanmasıdır. İntihal bir tür sahtekârlık ve hırsızlıktır. Son zamanlarda basında bu konuda çok sayıda haber görüyoruz.
İntihalin bir de sözlü olanı var. Yaşadığım bir örnekle açıklayayım:
Ben 1980 yılında İtalya Hükümetinin bursunu kazanıp Roma’da, Tarım ve Ormancılık alanında araştırmalar yapan bir enstitüde bir yıl çalışma imkanı buldum. Harika bir çalışma ortamıydı. Benim çalıştığım Entomoloji Bölümünde (Böceklerin yaşamını inceleyen bilim dalıdır) dünya çapında tanınmış iki profesör görev yapıyordu. Bana, onlarla tanıştığım ilk gün, Türkiye’de entomolojik açıdan karşılaşılan problemlerin neler olduğunu sordular. Çünkü, yaptıkları araştırmalarda bu problemlerle ilgili çalışmalara benim daha fazla katılmam yönünde planlama yapmayı düşünüyorlardı.
Onlara, İtalya’da olduğu gibi Türkiye’de de Hızlı Gelişen Orman Ağaçları konusunda bir proje yürütüldüğünü ve bu nedenle özellikle, tohumları ABD’den getirilerek Türkiye’de çeşitli yerlerde (örneğin Kerpe ve Kefken yöresinde) tesis edilen Radiata çamı ağaçlandırmalarında Evetria buoliana isimli böceğin yoğun zarar yaptığını anlattım.
Bu açıklamam üzerine bilimsel yayınları temin dışında, İtalya’da tesis edilmiş P.radiata ağaçlandırmalarında yapılan çok sayıda inceleme gezisine katılmamı sağladılar.
Ancak katıldığım bu arazi çalışmalarında dikkatimi çok çeken bir durum vardı: Bu böcek İtalya’daki Radiata ağaçlandırmalarında da vardı ama tutulmuş kayıtlara ve benim de katıldığım kontrollere göre ilk yıllarda belirlenmiş olan tasallut oranında dikkati çeken bir artış olmamıştı. Örneğin 100 ağaçtan 4 tanesinde var iken her kontrolde oranın hemen hemen hiç artmamış olması çok ilginçti. Yani, buralardaki ağaçların direnci böceğin çoğalmasına imkan vermiyordu.
İtalya’da, Radiata çamının dikileceği arazilerin seçim şekli, bu konuda bilimsel yayınlar ve bu iki profesörle yaptığım konuşmalar, topraktaki kil oranının, böceğin tasallutu açısından en önemli etkenlerden biri olduğunu gösteriyordu. Diğer bir ifadeyle, iklim şartları ne kadar uygun olursa olsun, topraktaki kil oranının belli bir düzeyin üstünde olması halinde böceğin tasallutu artıyordu.
Türkiye’ye döner dönmez, İtalya’ya gitmemden önce, çalıştığım araştırma enstitüsünde, FAO (Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Gıda Yardım Teşkilatı) elemanı olarak bulunan Tunuslu uzman Gaddas’ın, bu böceğin çok zararlı olduğu Kerpe ve Kefken’de yaptığı, Fransızca yazılmış çok sayıda toprak analizini arayıp buldum ve onları Türkçeye çevirdim. Yapılmış bu toprak analizlerini enstitüde görevli elemanlardan hiçbiri incelememişti. Herhalde yabancı dilde yazılmış olması bunu engellemişti.
Enstitüde düzenlenen bir toplantıda durumu anlattım. İnanın, beni dinleyen teknik elemanlar bu bağlantıyı ilk defa duyuyordu. Bununla yetinmeyip 1982 yılında Enstitü dergisinde bu konuya açıklık getiren bir yazı yazdım. O tarihe kadar enstitüde çalışan FAO uzmanları da bu konuya el atmamıştı. Zaten, yapılmış toprak analizlerinin bir kenarda bırakılmış olması da bunu gösteriyordu.
Şimdi gelelim “sözlü” intihale: Yaklaşık bir ay sonra güney Anadolu kentlerimizden birine, yöredeki Radiata ağaçlandırmalarında sürdürülen bir araştırma çalışması için gittim. Araziye çıkmadan önce her zaman olduğu gibi oradaki Ağaçlandırma Bölge Müdürünü ziyaret ettim.
Kendisi, bana bir hafta önce, çalıştığım enstitüden bay “X”in geldiğini, onun, uzmanlık dalı olmamasına karşın Evetria isimli böceğin Radiata çamına tasallutu ile topraktaki kil oranı arasındaki bağlantıyı anlattığını ve kendisine hayran kaldığını söyledi. Bu konuda bilmediği yok dedi.
Örnekleri de benim anlattıklarımdan aynen aktardığını işitince kendisine durumu açıkladım. Çünkü çok iyi biliyordum ki o kişi de enstitüdeki toplantıda benim söylediklerimi ilk defa duymuş, dergide ilk defa okumuştu. Bölge müdürü, ben bu durumu açıklayınca çok şaşırmıştı.
Sözlü intihal yapan o kişi, benden çok önce enstitüde çalışmaya başlamıştı, yaşı benimkinden çok ileriydi. Ama “Necdet İtalya’dan geldi. Bunları anlattı” diyememişti.
Bu bilgi edinmeye saygısızlıktır.