Rana Sinem Siklon
Rana Sinem Siklon

“İzmit Körfezi Odaklı Risk ve Tehditler”

1 Ocak 1970 Saat: 02:33

 

KIYI KENTİ

Kocaeli, 1960’lı yıllarda başlayan sanayileşmenin tetiklediği; göç, nüfus artışı ve hızlı kentleşme süreçlerini plansızca yaşayarak kıyı kenti kimliğini kaybetmiştir.

Çünkü hızla yaşanan bu plansız süreç çevre sorunlarını başlatmış, Kıyılardaki inşai faaliyetler, evsel ve endüstriyel atıklar ile, 1970’li yıllarda İzmit KÖRFEZİ’ndeki kirlilik tırmanışa geçmiş ve kentlinin deniz ile olan ilişkisi tamamen kesilmiştir.

 

  • Bugün artık kentin, “kıyı kenti” kimliğinin geri gelmesi çok büyük uğraşlar, ciddi planlamalar ve maliyetler gerektirmektedir. Çünkü kentin Çin Seddi haline gelen D100 karayolu, kıyının gündelik hayatın bir parçası olmasını engellemektedir.
  • Her geçen gün Körfeze yapılan dolgular ile bir yandan da kıyı kentten

uzaklaşmaktadır. Liman ve iskele dolgularının haricinde yapılan dolgular da bulunmaktadır. Örneğin; Körfez kıyı bandını bağlamayı hedefleyen, kesintisiz yürüyüş, bisiklet vb. faaliyetleri içeren projeleri bulunan Belediyemizin, sahilde kent otoparkı oluşturmak için dolgu yapması… Bu tezatlık karşısında; “otoparkın önü daha da doldurulup yeni bir kıyı hattı mı oluşturulacak” diye düşündürmektedir.

 

Kıyı kimliğinin yaşamımızdan yok olmakla birlikte, Körfez Kenti kimliği Körfez kullanımındaki değişen fonksiyonlar ile devam etmektedir.

 

KÖRFEZ KENTİ

 

İzmit Körfezi, İstanbul gibi büyük bir ticaret merkezine yakın konumu ve sahip olduğu kamu ve özel limanları ile deniz yolu taşımacılığında çok önemli bir yere sahiptir.

 

2007 yılında TMMOB Kocaeli İKK Kent Sempozyumunda da, denize küskün kentliler olarak İzmit Körfez’ini birçok oturumda tartışmış ve bazı tespitlere ulaşmıştık;

 

  • İzmit Körfezi’nin işlek bir denizyolu olduğunu, kayıtlı 42 adet limana, 7 adet tersaneye sahip olduğunu,
  • Bu sayıların endişe verici şekilde artmaya devam ettiğini ve yanı sıra kayıt dışı liman ve iskelelerin de ne yazık ki var olduğunu,
  • Hızla büyüyen deniz trafiği ile bundan doğacak trafik yükünün; yani boşaltılan ve yüklenen gemilerin yüklerinin limanlara ve limanlardan diğer illere sevkiyatının getireceği yükün ne şekilde bertaraf edileceği hakkında henüz bir altyapı çalışması görmediğimizi,
  • Sadece İzmit’te günlük yaklaşık olarak 6000 tır yükünün limanlara geldiğini,
  • Bölgedeki liman sayısının daha da artacağını, liman sayısının artmasının yük trafiğini ortalama birkaç kat daha arttıracağını,
  • Ancak kentin denizyolu ile diğer ulaşım bağlantılarının ve transit hala yetersiz olduğunu,
  • Gelen tır ve kamyonların anayolları kullanmaması gerektiğini,, yerleşim alanlarından mümkün olduğunca tecrit edilmiş yolları izlemesinin doğru olacağını, aksi takdirde yerleşim alanlarına sosyal, psikolojik, ekonomik, sağlık ve benzeri sorunlar yaşatacağını ifade etmiştik.

KÖRFEZ’DE SORUN: KÖRFEZ KIYILARI VE YAPILARI AFETLERE HAZIR MI?

Yine halen tüm liman ve kıyıdaki tesislerin tamamında acil eylem planlarının olmadığına da bir kez daha dikkat çekmiştik. Oysa ki, Kocaeli Sanayi Odası verilerine göre; 

 

Sanayide deprem nedeni ile birbuçuk milyar dolar (1.500.000.000 usd) lik maddi kayıp, iki milyar dolar (2.000.000.000) usd lik üretim kaybı olmuş, deprem sonrası kapasite kullanımı %30 lara düşmüştür.

Bu durum mevcut sanayi tesislerinin afetlere hazırlıksız yakalandığını göstermektedir. Ancak tüm bu zarara rağmen 99 depremini yaşayan zarar gören sanayi tesisleri Körfez’i de Kocaeli’yi de terk etmemişler, zararlarını giderip işlerine devam etmişlerdir.

 

Bu örnekten şöyle bir sonuç çıkarmak yanlış olmaz; Kocaeli ve Körfez bulunmaz hint kumaşıdır ve ödenen zarar ziyan bu cazibenin yanında sorun olmamıştır…

 

Benzer bir başka örnek de; Körfez’i atıkları ile kirleten tesisler, yük gemiler vb. deniz taşıtları için de geçerlidir. Körfez kirliliği için başlatılan denetim ve bunun yaptırımı olan maddi cezalar, bu suçun işlenmesine yeterince engel olamamaktadır.

KÖRFEZ’DE SORUN: YOĞUNLUK ARTIŞI

Körfez’in ticari olarak cazibesi, yatırımcı baskıları, geçmişten gelen hatalı plan kararları ile kazanılmış haklar ve diğer birçok sebep ile, Körfez kıyılarında yeni limanların, tesislerin yapılması veya mevcutlarının büyütülmesi, yük taşımacılığının artışı sürekli devam etmektedir.

 

Devam eden ve çoğalan faaliyetler ile gelecekte, denizin iki yakası bir araya gelecek gibi görünmektedir.

 

2008 ve 2009 yıllarında tüm duyarlı kentliler ile karşı çıktığımız büyük yatırımlar, bu gelecek öngörümüzü desteklemiştir;

  • Yaklaşık 500.000 m2 büyüklüğündeki Dubai Port liman,
  • Yaklaşık 600.000 m2 alanlı Derince Konteynır liman,
  • Ki bu liman ile, İzmit Körfezinin kuzey yakası hemen hemen tümüyle iskele ve Limanlar ile dolacaktır.
  • Plajyolunda, konut yerleşim alanının hemen yanında yapılmak istenen bir diğer yatırım,
  • Dilovası, Kirazlıyalı ve Hereke sahillerinde ise kıyının kentli ile buluşması nerdeyse imkansız kılacak yoğunlukta ve gittikçe büyüyen limanlarve dolgu alanlar,
  • Yalova Altınova arasındaki tarım alanlarını katleden tersane, liman ve bağlı tesisler…
  • Tüm bu büyük yatırımların depolama tesisleri, limanları ve dolguları için ayrılan inşaat alanlarının inanılmaz büyüklüğü…

 

Körfez’de ve kara ulaşımında trafik yoğunluğunun artması, kirlilik, tahribatların yanı sıra, görsel olarak sorunlar da karşımıza çıkmaktadır.

 

KÖRFEZ’DE SORUN: KÖRFEZ KIYILARINDA SİLÜET BOZULUYOR

Kıyıdaki tesislerin ve özellikle depolama alanlarının, silüet veya estetik bozuklukları yaratması da giderek çoğalacak olan olumsuz yönlerden bazılarıdır. Sağlık sorunlarının artması, sosyolojik ve psikolojik sorunların başlaması da bu gidişle gelecekte karşımıza çıkacaktır.

KÖRFEZ’DE SORUN: KÖRFEZ KIYILARINDA İZİNSİZ FAALİYETLER Mİ VAR

Bir diğer tespitimiz ise, kıyı alanlarındaki faaliyetlerin izinlerine yönelik olarak “ Bakanlık onayı, belediye onayı ve çed raporları …” şeklindeki sürecin gerçekte doğru işlemediği ve çoğu kez kılıfına uydurma mantığı ile hareket edildiği, yaşanan örnekler ile görülmüştür.

 

Örneğin;

  • Plajyolunda ÇED raporu olmadan başlatılan tesisi inşaatı ….
  • Dubai Port için hazırlanan ÇED raporunun toplantı tarihindeki belirsizlik…
  • Yıllardır süren kıyı dolguları ile elde edilen kara parçaları …

Ve deneyimlerimiz ile bu dolgu alanlarının da bir hikayesi olduğunu düşünüyoruz;

  • Önce ilgili kullanıcı firma tarafından izinsiz olarak dolgu yapılmakta ve daha sonra dolgu izni için, prosedür uygulanarak izin alınmaktadır. Böylece izinsiz ve izinli alanlardan oluşan kişiye özel büyük dolgular kullanıma dahil edilmektedir.

KÖRFEZ’DE SORUN: İstanbul’dan KÖRFEZ’E VE KOCAELİ’YE BASKI

Kentin tamamında ve Körfez’de son yıllarda yoğun yatırımların hızlanmasındaki başlıca sebep ise; İstanbul’un üstlendiği yeni “kültür kenti “ vizyonudur.

 

İstanbul’un bu yeni vizyonu gereği Kocaeli’nin İstanbul’un atık kenti olmaya devam etmesi, İstanbul’daki liman- tersane- depolama- lojistik gibi faaliyetleri kendi bünyesinde barındırması, İstanbul’un sanayi alanlarının Kocaeli ve diğer kentlere taşınması ve böylece sanayinin ihtiyacı olan deniz ulaşımının Körfez üzerinden yoğunlaşması …. söz konusudur.

 

İstanbul’un yeni planlamasında Marmara bölgesindeki her bir kente yeni görevler düşünülmüştür. Bir çok toplantıda KBB yetkileri “İstanbul’dan Kocaeli planlanamaz, biz buna izin vermeyiz, vermedik… “ deseler de İstanbul’un planları ortadadır.

 

Hatta Kocaeli planlarından daha aleni olarak, İnternet ortamında görülebilmektedir.

 

İstanbul hem kendisi hem de Marmara Bölgesi için, çok merkezli ve dengeli??? bir mekansal gelişme modeli tanımlanmıştır.

 

Kocaeli, Sakarya ve Düzce İllerinin, Kuzey Marmara Alt-bölgesinde yer aldığı 5 alt bölgeye ayırmıştır.

 

Bölge’nin doğusunun; bir ‘kalkınma koridoru’na dönüştürülmesi düşünülmüş, böylece İstanbul’a yönelecek yeni yatırımlar için bölgesel tamponlar oluşturulmaya çalışılmıştır.

 

İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ PLANInda;

“İstanbul’u gereksiz işlevlerden ve işletmelerden arındırmak için değerlendirilebilecek ilk önlem; İstanbul’a gelmeyi düşünen sanayi kuruluşlarının öncelikle Marmara Bölgesi’nde uygun yerlere yönlendirilmelerinin sağlanmasıdır.

 

İstanbul’da yer seçmiş olan ve halen faaliyetlerini sürdüren, ancak çevresel ve ekonomik anlamda kente katkısı olmayan faaliyetlerin öncelikle Marmara Bölgesi olmak üzere ülke içerisinde uygun yerlere yönlendirilmesi olanakları araştırılmalıdır.” Denmektedir.

UYGUN YERLERDEN EN CAZİP OLANI KÖRFEZ Mİ?

 

Planda;

Marmara Bölgesi bütününde mekansal ve işlevsel açıdan dengeleyici yaklaşımda aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulmuştur:

 İstanbul’un taşıdığı gereksiz yüklerin Marmara Bölgesi’nde etkin bir biçimde dağıtılması,

 Bölge’nin batısında tarım, tarıma dayalı sanayi ve turizm ağırlıklı işlevler üzerinde yoğunlaşılması,

 Bölgenin doğusunda, doğal değerler göz önünde bulundurularak sanayi ve ticaret ağırlıklı koridorların geliştirilmesi,

 Bölgesel çerçevede güç ve yük dağılımını dengelemek üzere, kara üzerindeki ulaşım eksenlerine entegre olacak şekilde Marmara Denizi ulaşım olanaklarından faydalanılması,…

Yine planda;

“…Marmara Bölgesi ölçeğindeki bir bölge planı bulunmamaktadır. Böylesine bir boşluğun giderilmesine İstanbul Çevre Düzeni Planı çalışmaları çerçevesinde özen gösterilmiş olup, bölgesel açılımlar kapsamında gerekli incelemeler yapılarak stratejik saptamalarda bulunulmuştur. Planlama sisteminin bütünlüğünü sağlamak için geliştirilen yaklaşımlarda İstanbul’un çevre iller ile bir bütün olarak ele alınması konusu vurgulanmıştır.”

 

Planı hazırlayanlar, “İstanbul’u gereksiz işlevlerden ve işletmelerden kurtarmamız gerekiyor”diyor…Yine onlara göre, “…gereksiz işletmeler Bursa’ya, Tekirdağ’a, Kocaeli’ne, Bilecik’e ve Sakarya’ya gitmeli” diyor…

Planda; Limanlarla ilgili yük hareketleri de yeniden yapılandırılmıştır. Bu kapsamda, doğuda Pendik liman altyapısının geliştirilmesi ve Gebze’deki mevcut limanların Anadolu Yakası’nın liman gereksinimi için de Kullanılması…

…İstanbul ve çevresine gelen yük gemilerinin öncelikli olarak Ambarlı Limanı’nı, öneri Kuzey Marmara Limanlarını (Tekirdağ, Yeniçiftlik ve Gümüşyaka limanları) ve İzmit Körfezi’ndeki limanları kullanmaları )öngörülmektedir

 

İstanbul’dan Köseköy’e taşınan lojistik birimleri, Körfez’de artan tersane ve limanlar, Derince Limanının büyütülerek Haydarpaşa görevini üstlenmesi… gibi, kente; yapı, insan ve araç yoğunluğu getiren eylemler başlamış bulunmaktadır.

Sürekli değişebilen kent planlarımız ise, hala noktasal çözümlere değinmektedir. Kocaeli çevre düzeni planlarında bölgesel etkileşimi sadece nüfus artışı olarak görmekteyiz.

İstanbul kendi vizyonu gereği nüfusunu sınırlamayı planlamış ve plan raporunda;

Ekonomik faaliyetlerin İstanbul’u biyolojik ve klimatolojik açıdan besleyen ekolojik değerlere, kaynaklara ve varlıklara taşıma kapasitelerinin çok üzerinde boyutlarda yüklemeler getirmiş olması, nüfusun ancak belirli bir düzeyde tutulması koşuluyla kentin varlığını sürdürebilmesine olanak tanımaktadır.

Denmektedir.

Kocaeli ise kendi planlamasında; İstanbul Metropolünün etkisini dikkate alarak, olması gerekenden çok daha fazlasını, 2025 yılı için belirlemiştir.

Öneri minimum planlama nüfusu 3,600,000…

Kocaeli planlamasında, kentin İstanbul’un etkileşiminde olduğuna dikkat çekilmekle birlikte, İstanbul planları ile entegrasyonuna yönelik çözümler veya İstanbul’un yükü konusunda önlemler içermemektedir.

         KÖRFEZ’ İÇİN SONUÇ

Sanayi potansiyeli ve baskısı altında olan bir kentin kıyı kullanımında yaşanan gerçeklerin göz ardı edilmesi ve ütopik kararlar üzerinden stratejik planlar oluşturulmasıyla sağlıklı sonuçlar elde edilemeyecektir.

 

Kent kimligi içerisinde kıyı kullanımının söz sahibi olabilmesi; koruma ve kullanma dengesinin sürdürülebilir bir planlama ve yönetim stratejisi üretilerek, kocaeli kentinin sosyal, ekonomik, doğal ve kültürel değerlerinin birbiriyle entegre olacak şekilde kıyı kullanımına da yansıtılabılmesiyle gerçekleşecektir.

 

Bu yaklaşımların ve sorunların devamı ile gelecek için öngörümüz;

  • Dolgular ile neredeyse yok olmaya meyleden bir Körfez…
  • Çevre değerleri hiçe sayılarak yüksek tonajlı gemilerle dolmuş bir Körfez…
  • İçinden tırlar geçen, yok olmaya mahkum yerleşim alanları…
  • Yatırımların çevreye getireceği suni rant ile yerleşik halkın ekonomik olarak zarara uğraması,
  • Söz hakkı tanınmayan Körfezin asıl sahiplerinin yaşamsal risklerindeki artış…
  • Patlama, yangın, sızıntı vb. insan kaynaklı teknolojik afetlerde büyük kayıplar…

Çözüm için sanayiyi istemiyoruz demek ise yanlıştır. Önemli olan nitelikli, disiplinize edilmiş, kontrollü- yeterince sanayi ile birlikte yaşamayı bilmek, öncelikle de tüm bunları planlamak, geçmişin plansızlığını çözmek gerekir.

 

“İzmit Körfezi Odaklı Risk ve Tehditler” ETKİNLİĞİ ÇALIŞMA GRUBU ADINA

Nilgün Akcan Özcan

 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

“Dostum Trump kazandı”6 Kasım 2024 Saat: 22:42
Anketlerin en zor sonuç aldığı seçim Amerika’daki başkanlık seçimleridir.
Yurt içinde ve dış temsilciliklerde dosta güven düşmana korku salarak kutluyoruz nasıl28 Ekim 2024 Saat: 22:08
Her milli bayramda O’nun boy boy posterleri binalara asılır, bazı posterleri sanki asıldığı yerden bizi gerçekten izliyormuş gibi durur.
Oportünist misiniz yoksa okazyonist misiniz?6 Ekim 2024 Saat: 22:56
Şu yoğunluğumun arasında bu yazıyı yazmazdım belki.
Bakalım CHP bu sınavdan nasıl geçecek?7 Eylül 2024 Saat: 23:25
Uzun bir aradan sonra merhabalar,
Bir şampiyona hikayesi3 Temmuz 2024 Saat: 23:38
Merhabalar,
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat