İki spor kulübü isim evliliği yaparak birleşti ve adı KBBKS oldu. Açılımını merak edenler alsınlar eline kalemi başlasınlar tahmin etmeye… Zaten çoktan beri bulmaca çözmemiş görünüyorsunuz, belki belleklerimizi tatlı bir bilgi kar
İki spor kulübü isim evliliği yaparak birleşti ve adı KBBKS oldu. Açılımını merak edenler alsınlar eline kalemi başlasınlar tahmin etmeye… Zaten çoktan beri bulmaca çözmemiş görünüyorsunuz, belki belleklerimizi tatlı bir bilgi karşılaşması ile karşı karşıya bırakırız. Deneyin, iyi gelecektir.
Bu kulüpte anladığım kadarı ile 400 civarında çalıştırıcı bulunuyor. Bunların nasıl seçileceği konusunda fikir yürütsek, ‘parayı veren düdüğü çalar’ esprisinden yola çıkarak çok fazla karışmaya gerek kalmayabilir. Sporcuların seçiminde ilgili teknik adamların rolü büyük olmalıdır. Bu kulüp doğrudan ilişkili olduğu gençlik ve spor şubesi vasıtası ile finanssal destek almaktadır ve bazı alt yapı faaliyetlerine başlamak üzeredir. Vitrinde yer alan Futbol, Voleybol ve Basketbol takımlarının lig maceraları sona ermiştir. Bu şubelerin faaliyetine son verilmiştir. Gerekçelerini yazılı olarak görmediğim için bir görüş ileri sürmem ya da yorumda bulunmam yanlış olur!
Şimdi şu soruları sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada bir Spor Yüksekokulu var. En az 7 yıldan bu yana, hatta daha da eski olabilir, bu kurum aldığı öğrencilerin yarısını aktif düzeyde spor yapanların arasından seçiyor. Okullar arası, kulüpler ve milli takımlarda yer alan sporcular neredeyse ellerini kollarını sallayarak bu yükseköğrenim yuvasına yerleşmektedirler. Bazı basit ölçütler gerekli olsa da bunların çoğu o öğrenci adayları tarafından yerine getirilmektedir. Bu tabloya baktığımızda, spor eğitimi veren bu okulda öğrencilerin yarısından fazlasını spor yapanların oluştuğunu ortaya çıkmasıdır.
İşte bu öğrencilerin çoğu ama açık ama da örtülü şekilde bu spor kulübünün sporcusu olmuşlardır. Çünkü bu kentte öğrenci olmaları durumunda onlara ödenecek maaş ve diğer harcamaların miktarı azalmaktadır. Transfer ederek getirme yerine öğrenciyi spor kulübünde yarıştırmak daha ucuza gelmektedir. İlk bakışta bu gayet doğal karşılanmalıdır. Ancak böylesine büyük bir sporcu-öğrenci kitlesine sahip olunmasına rağmen hâlâ başka kaynaklardan sporcu karşılanması akıllarda soru işaretleri yaratmaktadır.
İşin diğer tarafı, her öğrenci sporcunun beklenilen performansı gösteremeyecek oluşudur. Ya da gelen öğrencilerin başka kulüplerde spor yapmayı sürdürecek olmalarıdır. Bu açıdan baktığımızda spor yüksekokulu belki yeterli sporcu kaynağı haline gelmeyebilir. Öyleyse neden altyapılardan yeterli sayıda sporcu mutfaktan vitrine geçemiyor?
Bu açılardan baktığımızda “Kâğıtspor” ve “Üniversite” ilişkileri gözden geçirilmelidir. Eğer bu iki kurum spora daha iyi hizmetler vermek istiyorsa çok köşeli kaçamaklar yerine güvenli ve gelecek planlı işbirliğine gitmelidir. Teknik adamların görevlendirilmesi aşamasında BESYO öğretim elemanları göreve getirilmelidir. BESYO’da okuyan ve aktif spor yapan öğrenciler Kâğıtspor bünyesinde Türk sporuna hizmet etmeleri sağlanmalıdır. İhtiyaç duyulan sporcular varsa ortak projelerle desteklenmekte olan faaliyetler inaktif durumdan aktif hale getirilip işler hızlandırılmalıdır.
Kocaelispor’u konuşurken aklımdan geçenleri sizlerle paylaştım. Bu yazdıklarımda yer alan kulübün ismini çıkarıp yerine “Kocaelispor” koyarsanız, düşüncelerin yine aynı olacaktır. O zaman haydi çalışmaya… Zaman çoktan yola çıktı. Siz nerdesiniz?