103 tane emekli amiral altını çiziyorum emekli.
İktidar kimbilir ne kadar seviniyordur… 103 tane emekli amiral altını çiziyorum emekli. Emekli amiraller Montrö ve Lozan üzerindeki tartışmaların bitirilmesi isteyen bir bildiri yayımladılar. Birkaç defa okudum. İfade özgürlüğüne yönelik bir sakınca yok. Atatürk ilkelerini savunuyorlar. Üzüldükleri bir başka nokta halen görev başında olan bir amiralin üzerinde üniforması varken makam arabasıyla tarikata gitmesi ve tarikat cübbesini giymesi. İmamlar Merkez Bankası Başkanı’nı eleştirebiliyorken İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini haklı buluyorken Mavi Vatan’ın bekçilerinin Montrö Sözleşmesi ve Lozan Antlaşması’na yönelik belirebilecek tehlikeye dikkat çekmelerinden neden bu kadar rahatsız olundu? Amiraller yıllarca Mavi Vatanı korudular. Hiçbir sakınca yok.
Tanıdığım hukukçu büyüklerime ve arkadaşlarıma bildiride hukuki anlamda darbe çağrısı olup olmadığını sordum. Benim tanıdığım hukukçular olmadığını söylüyor. Amiraller sadece Türkiye’de ifade özgürlüğü olduğunu düşünerek düşüncelerini açıklamışlar. İnsan Hakları Eylem Planında ifade özgürlüğü de yer alıyordu.
İktidar sert tepki gösteriyor, hiddetleniyor ve hakaret ediyor. Bu hiddetlenmenin nedeni emekli amirallerin cübbeli amiral görüntüsünü eleştirmeleri mi? FETÖ darbe girişimini hatırlatmaları mı? Şu da olabilir: TSK’nın anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini sürdürülmesinin gerekliliğine dikkat çekmek mi?
Emekli amirallerin bildirisinde darbe çağrısı olarak bulmanın anlamı ne?
Birilerinin susmayı reddetmesine çok sinirleniyorlar. İfade özgürlüğü sadece iktidara ait. Başkası hiçbir şey söyleyemez. Farklı düşünemez. Farklı düşüncesini açıklarsa hatta açıklamaya cesaret edebilirse hiddetleniyorlar.
Emekli amiraller neyle darbe yapacaklar, düşünmek lazım! Beylik silahlarıyla mı? Harp okulundan mezun olurken taktıkları kılıçlar mı? Öyle görünüyor ki, emekli amiraller ne beylik silahlarıyla ne de kılıçlarıyla darbe yapmışlar. Düşüncelerini yazdıkları kalemle darbe çağrısı yapmışlar.
1976 -1984 yılları arasında Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu’nda eğitim gören “Deniz Aslanları” da bildiri yayınladı. “Deniz Aslanları” bildirilerinde “Cumhuriyet ve Liyakat Nişanları’ndaki Türkiye Cumhuriyeti (TC) ifadesi ve Atatürk kabartmasının çıkartılması ve çeşitli tarikat ve cemaat faaliyetlerine alenen ve resmi üniforma ile katılma cüreti gösteren Silahlı Kuvvetler personelinin görüntüleri de kaygı verici gelişmelerdir” ifadelerini kullandılar.
Bildiri yayınlayanlar arasında emekli büyükelçiler de var. 126 emekli büyükelçi Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle ilgili bildiri yayınladı. Ardından eski milletvekilleri bildiri yayınladı.
Eski milletvekilleri “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” diyor.
Bu anlayışa göre Çarşı grubu attıkları sloganlarla darbe yapabilir.
Kişi grup ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamalarından daha doğal ne olabilir?
Türkiye’de bizzat Cumhurbaşkanının açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planına göre ifade özgürlüğü var.
Sonuçta ne olacak? Bildiriler iktidarın can kurtarma simidi olacak. Başa çıkamadıkları Covid-19 salgını ve büyük ekonomik krizi geri plana atarak kamuoyunu meşgul edecekler. Bildirileri abartacaklar ve iktidara karşı darbe hazırlığı yapılıyormuş gibi bir hava verecekler. Sivil toplum iyice susturulacak ve her türlü protestoyu sert önlemlerle bastıracaklar.