Ben AKP iktidarına karşıyım, 17 yıldır bu partiye hiçbir seçimde oy vermedim.
İdeolojisiyle, ekonomiyi yönetme biçimi ve model tercihiyle, evrensel hukuk standartlarına olan mesafesiyle, eğitim programıyla, takip ettiği dış politikayla, inançları kategorize etmesiyle, yaşam biçimine müdahalesiyle; velhasıl hemen hiçbir konuda mutabık olmadığım bu siyasi partinin genel başkanına da hiçbir sempatim yoktur.
Hal böyle iken, benim çok uzun yıllardır (1961 Devrim otomobili denemesinden beri) yerli bir otomobil markası yaratılmasıyla ilgili adeta tutku haline gelmiş bir beklentime cevap verdiği için, ilk defa bu siyasi partiye ve liderine olumlu yaklaştım.
Ama, bazı tereddütlerim de oluştu.
‘’YERLİ VE MİLLİ’’ bir otomobil üretilmesini beklerken, prototipini İtalyanlarla ortak yaptıkları, hattâ çok benzer bir aracın Dünya’da bir çok oto fuarına bu tasarım firmasının konsepti olarak katıldığını öğrendik. Fakat buna karşılık ifade edilen görüş şöyle oldu:
Sıfırdan yeni bir araç üretileceği zaman, önceden bu tasarım firmalarının hazırladıkları numune araçlar üzerinde özgün çalışmalarla geliştirmeler yapılır ve model ortaya çıkarılır, seri üretim için çalışmalar ondan sonra başlatılır, dendi. Yani, ortada fabrika olmamasını, prototip aracın büyük oranda hazır olmasını vb. gibi akla takılan sorulara anlaşılır yanıtlar verildi.
Bütün bu açıklamalara rağmen muhalif kesimden itirazlar devam ediyor. İktidar yandaşları da, bu eleştirileri yapanları Türk malı otomobil yapılmasına karşı çıkan gayri milliciler olarak suçluyor.
Ben, yukarıda vurguladığım gibi bu iktidarın muhalifi olarak kendi muhalif cephemden eleştirileri göze alıyor ve doğru bulduğum bu projeye sade bir vatandaş olarak destek veriyorum.
En fazla üç yıl daha kandırılabilirim. Bu riski göze alıyor ve yerli markalı otomobilimizi heyecanla bekliyorum.
Otomobil konusunda siyasi iktidarın yanında duruyorum ama, asla taviz veremeyeceğim bir karşı duruşum var: KANAL İSTANBUL projesi!
Birkaç haftadır yazılı ve görsel basında çok yoğun bir şekilde tartışılan bu proje, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dediği gibi tam bir ‘’ FELAKET’’ proje.
Ekolojik dengeleri yok edici, çevre sorunlarına açık, ekonomik getirisi olması şüpheli, boğazların geçişlerindeki avantajlı durumumuzu riske sokacak ve son derece maliyetli Gereksiz ve felaket bir proje!
Benim endişem;
Yerli otomobil gibi yararlı bir projeyle kamuoyundan destek alacak hükümetin, buradaki avantajı kullanarak bu korkunç projeyi de oldu bittiye getirmesidir.
İstanbul halkı gerekli duyarlılığı göstermekte, karşı çıkış çabalarını fedakarca ortaya koymaktadır. Sosyal medya’da örgütlenen bu halk hareketi, giderek yaygınlaşmakta, yağmur altında saatlerce bekleyip itiraz dilekçelerini gerekli mercilere vermekteler.
Umarım ve dilerim ki, bu Kanal İstanbul projesinin fikir babası ve konu hakkında tek karar verici olan Sn. Cumhurbaşkanımız , daha önceden yine hatalı olan bazı uygulamaları nasıl sonlandırdıysa (Örnek: Baca gazları filtre takılmasının ertelenmesi, kanunsuz yapıların yıkılması, gibi…) yine doğru karar alır ve bu kanal İstanbul projesini uygulamaktan vaz geçer veya en azından erteler.
Güzel İSTANBUL bu hareketi tüm Türkiye gibi Sayın Cumhurbaşkanımızdan bekliyor…