Bayramın ilk gününün akşamıydı, bacanakla sohbet ederken dedim ki!
Yüce Allah'tan bahsederken, yerin göğün sahibi ya da alemlerin rabbi diyoruz ya!
Bence yanlış yapıyoruz!
Yer gök alem dediklerimiz az çok aklımızın erdiği şeyler,
O bizim bilmediklerimizin akıl edemediklerimizin de sahibi!
Acaba ondan bahsederken,
"Ey hiçbir zaman bilemeyeceklerimizin ve idrak edemeyeceklerimizin Rabbi" desek, daha mı doğru olur!
Şu elimizin içindeki damarların içinde bile bir basınç var,
İç basınç ile dış basınç birbirini dengeleyemezse,
Ya işlevini tam görmez ya da aralarındaki basınç farkı çok olursa damarlar patlar!
Bu bile günlük hayatımızda aklımıza gelmeyen çok küçük ama çok önemli bir şey,
Kainatı birbiri içinde genişleyen evrene akıl erdirmeyi bir kenara bırakalım!
Kim bilir yüce yaradan vücumuzda akıl erdiremediğimiz nelere muktedir ne nimetler bahçetmiş diye konuştuk.
***
Ertesi gün uyandığımda, sağ elimin sol elime göre daha büyük yani şişkin olduğunu fark ettim, şişkin olan sağ elimi yumruk yapmaya çalıştım yapamadım parmaklarım kapanmadı,
Ben de Google'a sabah uyandığımda avuçlarımı kapatamadım diye yazdım, karşıma Karpal Tünel sendromu diye bir tanım çıktı.
Karpal tünel, insan elinin avuç içi kısmında yer alan, kemikler ve bağlar ile çevrili bir kanalmış, bu tünelde bulunan ve Median sinir adı verilen sinirin üzerine baskı uygulanması el ve kollarda uyuşma, karıncalanma ve halsizliğe yol açınca böyle oluyormuş!
Ve yumruk yapamıyor bir nesneyi sağlıklı tutamıyormuşsun!
Bu sendroma da bu Median sinir kanalı içindeki basınç artışı neden olurmuş!
Tedavi edilmezse akciğer karaciğer kalp dalak böbrek derken, tüm vücudu etkilermiş diye okuyunca dedim ki!
Ey büyük Allah'ım;
Dişim çürüyünce dişimin, kel kalınca saçımın, gözlüye mecbur kalınca gözünüm kıymetini ve dahi kırkyedi yaşına kadar pek çok organımın kıymetini yoksun kalınca öğrendim,
Bugün de sağ yumruğumu iki milim daha kapatamamanın nelere mal olduğunu öğrendim,
Sen bizim hiçbir zaman bilemeyeceğimiz her şeyin sahibisin,
Avucumun içindeki elimin üzerinde ki damarların kıymetini, mahrum kalmadan önce bilmeme müsaade ettiğin için sana sonsuz şükürler olsun.
Dedim ve aklıma şu dizeler geldi,
Şah Hatayi'm muhabbete bakarım
Men doluyum ve dolana akarım
Yüce Rabbim bir dert vermiş çekerim
Bir derdim var bin dermana değişmem
Demem o ki, öyle siyaseti ticareti rütbeyi mevkiyi makamı Ankara’yı İstanbul’u çok ta büyütmeyin gözünüzde!
Sağ eline marşapayı alıp sol eline dökemeyince neyin daha önemli olduğunu daha iyi anlıyor insan!
***
Ez cümle, Her ne kadar bir derdim var bir dermana değişmem desem de, Yüce yaradan’ın derdinden önce yarattığı dermanını aramayı da ihmal etmeyeceğim,
Bayramdan sonra doğru doktora,
O da!
Allah nasip ederse….
Cumartesi günümüz de mübarek olsun inşallah.