Ben memuriyet hayatımın ilk altı yılını Anadolu’da geçirdim.
Orman mühendisi olarak olarak çalıştığım kasabalarda yerli halktan kişiler ile arkadaşlıklarım oldu. Böyle olunca onların yaşam tarzını, görüşlerini, adetlerini, sosyal yapılarını öğrendim. İçlerinde benimsediklerim de oldu İzmit’te yaşamış bir kişi olarak. Aradan yıllar geçti..1971’lerden bahsediyorum.
Bunlar nüfusu az, küçük yerleşim yerleriydi. Herkesin birbirini tanıdığı yerler. Böyle yerlerde orman işletmeleri öyle konumdadır ki köyler dahil orman mühendislerini tanımayan tek bir erkek kişi göremezsiniz.
Bu kasabalarda çok sayıda akli durumu bozuk insan vardı. Bu insanlar tıbbi açıdan akıl hastası konumundaydı ama oralarda böylelerine “deli” deniyordu. Kasabaların nüfusuna göre bunların fazla sayıda oluşu hep dikkatimi çekti. Bu kişilerin her birinin saplantısı değişikti.
Birini çok iyi hatırlıyorum. Yıl 1971-72. Gönderilmiş olduğu akıl hastanesinde çok sıkıntı çekmiş olacağından, her gün kaymakamın evinin etrafında tur atar, “Kaymakam akıllı adam. Beni akıl hastanesine göndermeyecek“ diye seslenirdi. Sason’a tayini çıkıncaya kadar, şimdi ismini unuttuğum, çok sevdiğim, kibar kaymakam onun bu davranışını hep tebessüm ile karşılardı. Çünkü evinin etrafında bir-iki defa turlar, çekip giderdi, kimseye de zarar vermezdi. Kasabalı bu “Deli Kerim” in yaptığına çok alışkındı. Başkaları da vardı, saplantıları farklı olan.
O zaman bu akıl sağlığı problemlerinin hep beslenme yetersizliğinden kaynaklandığını düşünürdüm. İyi beslenmeme sonucu ortaya çıkan hastalıklarla gerektiği şekilde ve yeterli olarak mücadele edilememesinin, hijyen şartlarına tam olarak uyulmamasının ve annelerin hamilelikte bazı ilaçları kullanmasının buna neden olduğunu zannederdim.
Sonra öğrendim ana nedeni: Akraba evllikleri. Özellikle kırsal kesimde amca kızı, teyze kızı ile olan evlilikler. Bunlardan oluşan nesillerde aynı durumun devam etmesinin sonuçlarını düşünün. Sağlıklı bir nesil oluşması biyolojik tesadüflere bağlı.
Siz biliyor musunuz ? Ağaçlar “akraba evliliklerini” önlemek için tedbir alırlar.
Bazı ağaçlar ya dişi ya da erkektir. Yani ağaç sadece dişi çiçek taşıyorsa dişi ağaç, sadece erkek çiçekler taşıyorsa erkek ağaçtır. Örneğin kavaklar, söğütler, kestaneler böyledir. Bunlarda “akraba evliliği” problemi oluşmaz. Bazı ağaç türlerinde ise aynı ağaç üzerinde hem dişi hem de erkek çiçekler vardır. Fakat hiçbir bitki kendi çiceğinin tozu ile kendi çiceğinin tozlaşmasını istemez. Kendi türünden başka bitkilerin (bireylerin) çiçek tozları ile tozlaşma olmasına dikkat eder. Bunu sağlamak için ağaçlar/bitkiler dişi çiçeklere göre erkek çiçeklerin dizilişini ayarlamışlar, dişi ve erkek çiçeklerin olgunlaşma zamanını değiştirmişlerdir.
Geçenlerde 45 sene önceki bir yedek subay arkadaşımdan haber aldım. Kendisi bir başka arkadaşımız ile görüşme imkanı bulmuş. Bana o arkadaşımızın halasının kızı ile evlenmesi sonucu doğan çocuğunun problemleri nedeniyle çok zor yıllar geçirdiğini söyledi. Tabii çok üzüldüm.
Fakat şu gerçek; ağaçlar tehlikeyi biliyor, tedbir alıyor ama ülkemizin bazı insanları olayın farkında değil.