Bilindiği üzere tüm araçların vasıflarına göre belirlenmiş KASKO değerleri bulunmaktadır.
Bilindiği üzere tüm araçların vasıflarına göre belirlenmiş KASKO değerleri bulunmaktadır.
2. el araç satışların da vergi idaresi yaptığı incelemelerde, KASKO bedelinin altında yapılan satışları tespit etmektedir.
Bu durumda reel değerinin tespitinin yapılması amacıyla konu takdir komisyonuna sevk edilmekte, takdir komisyonu da yaptığı değerlendirmelerde genellikle KASKO değerinin üzerinde bir takdir yapmaktadır.
Takdir komisyonunun takdiri ile noter satış değeri arasındaki farkta vergi matrahı olarak kabul edilerek vergi aslı ve cezası tarh edilmektedir.
Diğer bir ifade ile takdir komisyonu KASKO değeri esas aldığından, KASKO değerinin altında yapılan araç satışları sürekli mükellefler için risk oluşturmaktadır.
Esasen bu konu sürekli vatandaş ve vergi idaresi arasında uyuşmazlık konusu olmaktadır.
Konu yargıya taşınmış olup, Danıştay 4. Dairesi verdiği K. 2004/1975 sayılı kararında yaptığı tespitler şöyledir.
“Olayda, yükümlünün sahibi bulunduğu araç noter satış senedi ile kasko değerinin altında satması nedeniyle takdir komisyonuna başvurulduğu, bu komisyon tarafından ise kasko bedelinden hareketle matrah takdir edildiği anlaşılmıştır. Noter satış sözleşmesi ortada iken bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular bulunmadan, kasko bedelinin altında satış yapılmış olması başlı başına re ’sen takdir nedeni olarak kabul edilemez” denilmektedir.
Yüksek yargı kararında da görüldüğü üzere, tek başına kasko değeri esas alınarak yapılan takdirin hukuka uygun olmadığı görüşü benimsenmiştir. Noter satışının gerçek olmadığı diğer kanıtlarında (banka vs.) ortaya konularak durumun değerlendirilmesi gerekmektedir.