Soner Kılıç
Kentler insanları değiştiriyor.Ya hayvanları?
1 Ocak 1970 Saat: 02:33
Türkiye’min en ücra köşelerinden kopup büyük kentlere gelen insanları inceliyorum.
Zorlu bir geçim telaşına kapılmayanı yok. Olduğunca uyanık, hoş görüsüz, kendi çıkarına dönük, çevreye karşı tedirgin.
Kabuklarını kırıp yaklaştığımda, içindeki Anadolu kokusunu ancak duyabiliyorsun.
Büyük kentlerin acımasız dişlileri öylesine korkutucu dönüyor ki…
Aralarında ezilip gitmemek için tümü her an tetikte.
Doğal olarak da ortaya sinirli, gergin, hoşgörüsüz ve de en acısı hak etmediklerini elde etmek konusunda çok istekli insanlar çıkıyor.
Bu konudaki saptamalarımın sonuçlarına, aynı yörenin insanlarını, doğup büyüdükleri yerlerde tanımakla ulaşabiliyorum.
Şanlı Urfa’da, Gaziantep’te, Mardin’de, yörenin insanlarının sıcaklığı, konukseverliği, hoşgörüsü ve vericiliğini, büyük kentlerde bulabilir misiniz?
Mümkün değil.
Şanlı Urfa Gaziantep, Mardin’den gelenlere özgü bir durum değil bu. Anadolu’dan kopup ekmek için gelenlerin tümünü kapsayan bir olgu bu.
Yurt gezilerimizde, Anadolu insanının güzel karakteri Türkiye’nin güzelliğine değer ve renk katar.
Büyük kentlerin insanları değiştirmesi doğaldır, ayıplanacak ve eleştirilecek bir durum değildir bu sosyal değişim.
Ben, insanların yanı sıra büyük kentlerin hayvanlarda yaptığı değişimi de izlerim.
İnsanlarla iç içe yaşayan sokak köpeklerinin trafiğe uyumunu, parkları topluca mekan seçmelerini, geniş dükkanlarını yeterli bulmayıp yaya kaldırımları saygısızca kaplayan esnafa benzer yayılıp uyumalarını… Sevdikleri ya da yiyecek taşıyanların arkalarına takılmalarını… Ya da sevmediklerine diklenip, yakınlık duyduklarına yaltaklanmalarını…
Hiçbir kedi, köpek, bırakın köyü, kasaba köpekleri gibi değildir büyük kentlerde.
Güvercinleri bir yana bıraktık… Karga gibi, insanlara bu denli uzak olana kanatlıların, büyük kentlerde herkesle bu denli yüz yüze ve yakın olmasını nasıl değerlendirirsiniz?
Bunlar bana sizlere olduğu gibi çok doğal geliyordu. Büyük kentlere uyum sağlayan hayvanlar da, insanların aralarında parçalanmamak için çok büyük gayret gösterdikleri çarklarla dans etmek zorundaydılar.
Ama bu kış çok ilginç bir olaya tanık olduk.
Evimizin geniş mutfak camı yandaki koruya bakar.
Kargalar, serçeler, bazen martılar yakındaki ağaç dallarında konaklarlar. Kış nedeniyle belki kuşlar yer diye eşim mutfak camının önüne yem koydu. Yemler davetsiz konukları da çağırdı. Kumrular ziyarete başladı. Önce çok ürkektiler. Yavaş yavaş bize alıştılar. Yem koymayı unuttuğumuzda camın önünde durup, içeriye bakmaya başladılar. Sabah akşam öğünlerine sonradan öğleyi de kattılar. Çok güzel renkleriyle evin neredeyse süsü oldular.
İki parlak tüylü genç kumru bir gün üçüncü kumruyu getirdi. Bu kumru çok zayıftı. Neredeyse açık gri renge bürünmüştü. Sol kanadı da titreyip duruyordu. Yemleri zorla yiyordu. İki genç kumru yaşlı olduğu her halinden belli büyüklerinin yemeğini yemesini saygıyla bekliyor, o doyduktan sonra kalan yemleri yiyorlardı. Bir haftaya yakın bu manzarayı büyük bir hayret ve sevgiyle ile izledik. Demek ki hayvanlarda ihtiyar ve düşkünlerine saygı ve sevgi gösteriyorlardı.
Yaşlı kumru yedikçe değişti. Kanadının titremesi geçti. Tüyleri parlamaya, kendisi irileşmeye başladı. Ve bir gün bizi hayrete düşüren bir olay yarattı. Kendisini perişan halde bize getiren iki genç kumruya yem yedirmemeye başladı. Ne yaptığını hayret ve üzüntüyle izledik. Gücü yerine geldikçe saldırganlığı daha da artıyordu.
Biz de o gelince pencereyi açıp kovmaya başladık. İki genç kumru ancak o gittikten sonra yemlenebiliyorlardı. Bu durum birkaç gün sürdü.
Sonra bir sabah gördük ki, barış olmuş… Yaşlı kumru, gençlere de yemlenme hakkı tanımıştı.
Bu durum bana bir ders daha verdi.
Büyük kentler, yalnızca insanları değil, hayvanları da değiştiriyordu.
Kolay ve bol yem bulmak, rahat kazanç sağlamak, ya da zorlu karın doyurma telaşı ve benzeri güçlükler, çok acı gerçek ki, tüm varlıkların doğasını değiştiriyordu…
İnsanlar ve hayvanlar büyük kentlerin kucağındayız.
Hepimize kolay gelsin.
Kocaeli Haberci Tavsiye Formu
Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
Yazarın Diğer Yazıları
Dünyada turizmden bahsedildiğinde, Türkiye’de önce İstanbul, sonra da Bodrum gelir.
Hatay, Türkiye’nin kadim kentlerinden birisi olmakla kalmayıp medeniyetlerin doğduğu kent.
Marmaris’in 20 lira ile ne ilgisi var diyeceksiniz?
Artık hiçbir değerin kıymeti harbiyesi kalmamıştır
Tüm Yazıları