Geçen hafta, arkadaşlarla Kıbrıs’a gittim. Şimdiye kadar orayı görmemiştim ve “Görmediğin yer görülmesi gereken yerdir” diyerek uçağa bindim.
Ancak Kıbrıs’a, daha doğrusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gitmek bir yabancı ülkeye gitmekten çok farklı bir şey. Dil aynı, din aynı, yemekler aynı. Trafik soldan işlemese Türkiye dışında olduğunuzu unutabilirsiniz. Farklı şeyler yok mu? Var elbette: Örneğin, araba kullananların yayalara saygısı. Arabaların durması için kaldırımdan aşağı adım atmanız bile gerekmiyor, sizin davranışınızdan karşıya geçme niyetini anladığı anda arabalar duruyor ve geçmenizi bekliyor. İzmit’te, üstelik koyu kırmızı boyalı yaya yoluna çıktığınız halde durmayan arabalar aklıma geldi de medeniyet denilen şeyin tarifi nedir diye düşünmekten kendimi alamadım.
Bir başka yerlere ilk defa giderken amaç belli olmalı değil mi? Bunun için gitmeden önce görülecek yerler belirlenmeli. Bazıları için asırlar önce yapılmış duvarlar birşey ifade etmeyebilir. Bazıları için kumarhane görmek, alışverş etmek herşeyden önemlidir. Demek oluyor ki gezmek için grup oluştururken en önemli kıstas amaç birliğidir, daha doğrusu amaçta önceliktir. Örneğin ben, Kuzey Kıbrıs’a bir daha gitmek istiyorum. Ama kumarhanede bulunmak için değil, Gazi Mağusa’da göremediğim yerlere gitmek için. Orada, sadece kumar oynamak için, üstelik tekrar tekrar gelenlere raslayınca aklıma hep Gazi Mağusa’da Namık Kemal’in atıldığı zindanın resimlerini çeken uzakdoğulu turistler geldi. Dünya görüşündeki şu farka bakar mısınız?
Ben ve gruptaki arkadaşlar sadece “neymiş bu kumarhane?” sorusunun cevabını bulmak için kumarhaneye gittik. Oradaki düzen beni çok şaşırttı: Otel bünyesinde yer alan bir kumarhaneye gidip en az 15 lira ile kayıt yaptırıyorsunuz, size bir kart veriyorlar, içeri giriyorsunuz. Işıklar altında çeşitli kumar alet ve masaları... İçeride açık büfe var. Her çeşit yemek, her çeşit içki bedava, gece yarılarına kadar yiiyip içtiğine para ödemek yok. Rus kızların dans gösterileri, şarkı dinlemek de cabası.
Kumardan para kazanmak mı? Güldürmeyin beni. İçeride sunulan yiyecek ve içeceğin parasız olması neyin göstergesi. Daha bitmedi... Aldığınız kartla bir gün sonra tekrar gidin. Kartınıza yüklenmiş olan para ile kumar oynamış iseniz herşey yine bedava.
İlk gün bu merakımızı giderdikten sonra Lefkoşa’da, 24.Aralık.1963 günü rum çeteler tarafından içinde Dr.Binbaşı Nihat İlhan’ın ailesinin katledildiği evi ziyaret ettik. Acımız tazelendi, 47 yıl geriye gittik.
Bu gezide beni en çok Gazi Mağusa’daki tarihi yapılar etkiledi. Orada görülecek çok şey var. Örneğin Aziz Nicholas Katedrali ve bu yapıda eklenti ile oluşturulmuş Lala Mustafa Paşa camii, muhteşem bir yapı. Surlar büyük oranda ayakta. Namık Kemal’in atıldığı zindan ve müze de orada. Bana sorarsanız Gazi Mağusa turizm açısından son derece önemli bir yer. Oraya gelen turislerin ilgilendiği bir başka şey daha var: Bir ağaç. Evet bir ağaç. Gümbez ağacı, bilimsel ismi Ficus sycomorus .Bir incir ağacı ama bildiğimiz incire hiç benzemiyor. Anavatanı Arabistan yarımadasının öteleri. Bu ağacın, yanındaki katedral inşa edilirken dikildiğnden hareketle 700 yaşında olduğu tahmin ediliyor.
Benim aklım Gazi Mağusa’da kaldı. Girne’deki kumarhanelere dadananlar...Bir gün Gazi Mağusa’ya da gidin de bilginiz ve görgünüz artsın.
NECDET GÜLER