Öncelikle şunu kabul etmek lazım ki 21. yüzyılda artık elektrik bir ticari mal değil, kamusal ve toplumsal bir hizmet sunumudur.
Zira artık elektriksiz bir hayatın düşünülmesi imkansız.
Elektrik, su gibi hava gibi en temel yaşam kaynaklarından birisidir.
Bu yüzden çağdaş devletler elektrik kullanım hakkını anayasalarında bulunan eşitlik ve sosyal devlet ilkeleri ile özdeşleştirmişlerdir.
Biliyoruz ki sosyal devlet ilkesi ekonomik açıdan yetersiz kalan yurttaşların devlet tarafından desteklenerek onların yaşam haklarının garantiye alan en temel düzenlemedir, gelişme ve iç barışın teminatıdır.
Bizim Anayasamızın 2 maddesine göre ülkemiz de; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olup 10 maddesine göre de bütün yurttaşlarımız kanun önünde eşittirler. Ülkemizin imza koyduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de benzer düzenlemeler içermektedir. Artık en doğal insan hakkı haline gelen elektriğin kullanımında bütün çağdaş devletlerde olduğu gibi AKP iktidarının da anayasamızda kayda geçen eşitlik ve en önemlisi sosyal devlet ilkesini uygulamak zorunluluğu vardır. Elektriğin tüketicilere ve topluma, yeterli, kaliteli, sürekli, çevreye uyumlu ve düşük maliyette verilmesi gerektiğini emreden Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1 maddesi ile Tüketiciyi Koruma Kanunu’nun 1 maddesi sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak düzenlenmiştir.
Ana muhalefet partisinin en temel görevi, vatandaşın cesaret edemediği konularda cesaretle vatandaşın haklarını koruyacak eylem ve işlemler yapmak ve bu şekilde vatandaşın haklarını koruyarak iktidarı denetlemektir. Sayın Kılıçdaroğlu emekliye 2 maaş ikramiye verilmesi, asgari ücretin daha da arttırılması, KDV’nin sıfırlanması yada indirilmesi gibi önerileri vatandaş haklarının korunmasına dair tipik örneklerdir.
**
AKP iktidarı döneminde, birçok kamu malı özelleştirilmesi ve dışarıdan ciddi miktarda borçlanarak kaynak sağlanmasına rağmen vatandaşlarımız açlık sınırında yaşayacak duruma, ağır ekonomik kriz nedeniyle elektrik faturalarını dahi ödeyemeyecek duruma düşürülmüştür. bu hali ile vatandaşlarımız elektriksiz kalma riski ile karşı karşıya bırakılmıştır. Oysa ki, elektriğe ulaşım hakkı sosyal devlet gereği 21. yüzyıl dünyasında vatandaşın hava ve su gibi en temel ihtiyacı haline geldi.
**
Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu'nun "Elektrik faturamı ödemeyeceğim" açıklaması da vatandaşlarımızın Anayasal ve yasal haklarının korunması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi ve onların elektriğe ulaşımın engellenmemesini istemek şeklinde tam bir vatandaş isyanının dile getirilmesidir. Kılıçdaroğlu esasında bu davranışı ile görevini yerine getirmektedir.