Son iki haftadır yazmıyorum. Bir olay olsun kalemimi oynatayım diye beklemiyorum açıkçası. Ama Türkiye dinamik bir ülke, her şey olabiliyor.
Denizin Büyüsü rumuzuyla yazılarım hakkında düşüncelerini elektronik postama ileten bir okuyucum var. Son yazdığım yazıdan sonra siyaset hakkında bir şey bilip bilmediğimi, eğitim alıp almadığımı sormuş. Kendisine elektronik postayla yanıt vermek istemedim. Bu satırlarla birlikte hem o hem de siz okuyun istedim. Üniversite eğitimimin bir kısmını Ankara’da bir kısmını Kocaeli’de tamamladım. Siyaset bilimi mezunuyum. Ayrıca, halkla ilişkiler ve tanıtım bölümü mezunuyum. Yüksek lisansım kültürlerarası iletişim doktoram ise siyasal iletişim ve politik pazarlama üzerine. Doktoradan sonra almış olduğum bir ünvanım daha var. Merak edenler Kocaeli Haberci Gazetesi imtiyaz sahibi Soner Kılıç’a sorabilirler. Eh işte biraz aklımın yettiği kadar siyasetten anlamaya çalışıyorum. Kalem erbabı mıyım bilinmez.
Ben ortalarda yokken yeni Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman “Yeni anayasa dindar bir anayasa olmalı” dedi. Anayasanın ilk dört maddesi hakkında naçizane düşüncelerini dile getirdi.
İsmail Kahraman tam da Türkiye ekonomisi tekrar uçmaya/şahlanmaya başladığı dönemde fikrini beyan etti. Zaten her ay şahlanıyoruz, bir yerlere uçuyoruz. Ne zaman uçsak ne zaman şahlansak birileri fikrini beyan ediyor. Uçmayı da şahlanmayı da unutuveriyoruz. Arada da Pandora’nın kutuları açılıyor. Pandora Papers’a da sıra gelecek. Önce Türkiye’nin şahlanmasına bakalım.
Ülkece şahlanışımızın göstergelerini inceledim. Türkiye gerçekten şahlanmış.
Benzin 2002’de 1.30 TL güncel fiyat 7.78 TL.
Tüketici kredi borçları 2002’de 5.5 milyar TL, günceli 915 milyar TL,
Dolar 2002’de 1.50 TL bugün 8.86 TL,
Çeyrek altın 2002’de 32 TL, günceli 863 TL ,
Dış borca da bakalım: 2002 yılında 130 milyar dolar borcumuz varken bugün 475 milyar dolar borcumuz var.
Böyle örneklerden çok daha fazlası var.
98 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde milli gelirin arka arkaya yedi yıl boyunca düştüğü dönem hangi dönem biliyor musunuz? 2014 – 2021 yılları arası.
“Daha önce milli gelir arka arkaya düşmedi mi” diye sorabilirsiniz. Evet, daha önce de milli gelir arka arkaya dört yıl boyunca düştü ama İkinci Dünya Savaş sırasında düştü. Bir de 1980 öncesi dönem var ki o dönem bile üç yıl sürmüş.
AKP hükümeti bu alanda rekor kırıyor.
Yedi yıl arka arkaya milli gelirin düşmesi demek 2014 yılından bu yana yoksullaşmamız anlamına geliyor.
Geçinemiyoruz diye feryat eden halk yoksullaştığı için geçinemiyor. Temmuz 2021 tarihinden itibaren doğalgaz önce %12 sonra %15 zam gördü. Yani %27 zam geldi doğalgaza. 2825.90 TL asgari maaş alanlar nasıl ısınacaklar? Markette fiyatlar “makulmüş” peki doğalgazda, elektrikte?
Yoksullaşanlar var ama bir farkla!
Herkes yoksullaşmıyor ki! Kimi kesimlerin refahı artıyor. Sözünü ettiğim yedi yıl içinde dar gelirli kesim pastadan daha az pay alıyor, daha fazla yoksullaşıyor ancak o “Kimi kesimlerin” milli gelirden aldığı pay yükseliyor, artıyor.
AKP’nin kimlerin çıkarını koruduğu belli değil mi?
Günlerdir, aylardır Türk Lirası’nın dolar karşısında sürekli değer kaybettiği ortadayken ekonomik sıkıntı çekenlerin fazlalaştığı, ülkenin ekonomik krizin içinde boğulduğu yüksek sesle söyleniyorken
İsmail Kahraman’ın aklına yeni anayasa dindar anayasa olmalıdır demek geliyor. Tam da vatandaşlar geçinemiyoruz diye çığlık atarken.
İsmail Kahraman “Hukuk Fakültesi” mezunu olarak 1924,61 ve 82 anayasalarının “Dindar” olduğu konusunda ısrarlı. Hukukçu olduğu halde diyor ki;
“Değişmez maddeler anayasaya konulmamalıdır. Bütün anayasalarda din vardır.
(...) Laiklik dünya anayasalarında beş ülkede ilke olarak vardır. Hepsi dinle barışıktır”.
Eski Meclis Başkanı, yenilerde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi İsmail Kahraman açık bir şekilde laiklik ilkesinin anayasadan çıkartılması gerektiğini savunuyor.
Mesela, anayasadan laiklik çıksa Türkiye Cumhuriyeti bir din devletine mi dönüşse?
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi İsmail Kahraman tepkiler karşısında tam da beklediğim gibi geri adım atıyor.
“Sözlerim kasıtlı olarak çarpıtıldı”.
İsmail Kahraman’ın söylediği sözler ortada. Hangi çarpıtma? İsmail Kahraman’ın geri adım atarken söylediği sözler de ilginç. İlk söylediğinin tam tersi mealde sözler ediyor.