Bir arkadaşımın davetine icabet etmek için fatih mahallesinde bulunan evimizden Tuğrul caddesine doğru yürümeye başladım.
Bir arkadaşımın davetine icabet etmek için fatih mahallesinde bulunan evimizden Tuğrul caddesine doğru yürümeye başladım.
İnanın ne yürüyecek doğru düzgün yol,
Ne çal çamurdan koruyacak kaldırım,
Ne de baka baka yürüyeceğin bir çevre düzenlemesi var!
Başın önde toz toprak içinde gidiyorsun mecburen!
***
Yama yapılmış az biraz yol,
O da bazı muhalif gazetelerde çakır çukur yollarının fotoğrafları ile haber yaptırılabildiği kadar!
Kaldırımsız bozuk yollarda kavisler çizmeye mecbur kalarak ulaştığım Tüpraş ilkokulunun önünden geçerken hissettiklerimi yazacak kelime bulamıyorum.
“Her gün bu yolları kullanıp yürüyerek gelen öğretmenler! Çocuğunu getiren veliler neler hissediyordur kim bilir!”
Tozdan topraktan bozarmış, boyası solmuş evlerin arasından, Tüpraş lojmanlarının içinden gözüken rengi grileşmiş çam ağaçlarının önünden geçerek, Adnan Kahvesi caddesine zor attım kendimi.
Orasının durumu ayrı vahim!
Özel Marmara hastanesine gelenlerin park yeri bulamadığı için Carrefour mağazası önünden itibaren gelişi güzel park etmek zorunda kaldıkları bu işlek cadde, en çok ta burada ticaret yapmaya çalışan esnafı mağdur ediyor olmalı!
Yürüyecek yol, aracını park edecek alan bulamayan!
Alış veriş için buraya gelmeyi tercih eder mi?
Mecbur değilse!
***
Öyle işte,
30 yıldır yaşadığım gençliğimin geçtiği aile apartmanı konforu ile baba, oğul ve kardeşler olarak ağız tadı ile yaşadığımız mahallemizin her geçen gün daha da kötüye gittiğine şahit olmak ve daha da kötü olacağını hissetmek bütün gelecek planlarımızı gözden geçirmemize neden oldu.
500 Metrelik bir yürüyüş sonunda üstüm başım baştan aşağıya yıkanacak duruma gelmişti!
Dört bir etrafı akrabalarım, hemşerilerim, dostlarım, komşularım ve arkadaşlarım olduğu için yaşadığım fatih mahallesinde biraz daha kalırsak, yaşam kalitemizin Afganistan standartlarına gerileyeceğini düşündüm!
Hadi;
Ben, eşim ve kardeşim iş gereği her sabah İzmit’e gidiyoruz, çocuklarımın da okulu İzmit’te, yine bir nebze daha yaşanılır bir ortama gidiyoruz!
Emekli olduğu ve kahvehanelerden başka zaman geçirebilecek sosyal bir merkezi olmadığı için her gününü bu mahallede bu sokakları göre göre geçirmek zorunda kalan babam ve annem ne yapsın?
Asıl onlara ve onların akranlarına yazık!
Hele havası ayrı acı!
***
Artık ailece hemfikiriz!
Yaşadığımız mahalle, kalan ömrümüzü geçirmek için maalesef uygun değil!
Dostlarımız, akrabalarımız ve komşularımız ile bir şekilde yine görüşürüz.
Mahallemiz, gün geçtikçe nüfusları artan mülteci ve sığınmacılar için belki şimdilik uygun olabilir ama,
30 yıl önce daha iyi şartlarda yaşamak için memleketinden kopup gelen bizler için artık uygun değil!
Kaldı ki geldiğimiz memleketlerimizin şu an ki durumu körfez ilçemizden daha iyi durumda.
İnanmazsınız, köyümüz bile!
Köy demişken!
“Muhtar Dediğin Gebze Muallimköy muhtarı Haydar Yılmaz gibi olmalı, bu yazı vesilesi ile onu muhtarlığının hakkını verdiği için mahallesine köyüne sahip çıkacak cesarete sahip olduğu için kendisini tanımasam bile saygı ile selamlıyorum”
Gazetelerde okuduğum kadarıyla, adam muhtarlığın önünde makam koltuğunu yakmış!
Öyle el ovuşturan boyun büken eyvallahı olan biri değil.
Helal olsun.
Uzak olmasa, öyle muhtara sahip bir mahallede yaşamaktan büyük onur duyardım.
***
İtiraf etmeliyim ki;
2-3 sene öncesine kadar yine bir umudumuz olan mahallemizden taşınmamızda Körfez Belediye Başkanımız Şener Söğüt’ün döneminin çok büyük payı var!
“Öbek öbek oluşan çukurlara bir el arabası asfalt dökmek yağmur sularının oluşturacağı olumsuzluğun ve açan güneş sonrası oluşan tozun önüne geçmek çok zor olmasa gerek!”
Tabi bir de Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Büyükakın’ın!
Büyükşehir’in imkanlarının çoğunu Fatma Kaplan Hürriyet’li İzmit’e ve İzmit’in ileri gelenlerinin yaşadığı “bazı” ilçelerimize biraz daha fazla harcayıp, körfezin bu duruma düşmesine seyirci kaldıklarını düşündüğüm için,
Almak zorunda kaldığımız bu kararda Tahir Başkanımızın döneminin gerçekten büyük payı var!
Canları sağ olsun!!!
İnanın, “İbrahim Karaosmanoğlu ve İsmail Baran dönemini arayacağım aklımın ucundan geçmezdi!”
Artık burada ki evlerimizi kime satarız?
Bu şartlarda ki bir mahalleden kim bina alır?
Burada satacağımız para ile İzmit ve civarında ev alabilir miyiz, bilemem ama.
Fırsatını bulan eski komşularımızın yaptığı gibi, bizim de taşınmaktan başka çaremiz kalmadı.
Ne diyeyim, hakkımız da hayırlısı.
Bizim acilen, yeşili yeşil, yolu yol, kaldırımı kaldırım gibi bir yere taşınmaya ihtiyacımız var.
Adı Viranşehir olan Urfa ilimizin ilçesinin bile bu kadar Viranşehir olduğunu düşünmüyorum.
Evet dostlar, bizim mahallede hal böyleyken böyle.
Ayrılmaz zor olacak ama, bize ufak ufak yol gözüküyor, kalanlara ve kalmak zorunda olanlara selam olsun.
Selam ve dua ile…