Bilimsel adı Solanum lycopersicum olan domatesin ana vatanı Meksika ve Peru'dur.
Avrupa'lılar domatesle 1540 yılında ispanyol denizcilerin getirdiği tohumlar sayesinde tanışmışlar ve cinsel açıdan etkinliği var diye fransızlar ismini "Pomme d'amour".yani "Aşk elması" koymuş. Sicilya'nın iç bölgelerinde ismi günümüzde de "Aşk elması" anlamında "Pomo dell'amore".
Domates bitkisinin bütün yeşil kısımları zehirlidir. Zehiri yaratan içindeki Solanine isimli maddedir. Bu madde yediğimiz meyvesinde de bulunmaktadır ama çok az miktardadır. Bu madde böcek ve mantarlara karşı savunma için bitki tarafından salınır. Yenildiğinde zehir etkisi yaratır. Barsakları kötü etkiler ve sinirsel rahatsızlık yaratır.
Avrupa'lılar domates bitkisini yıllarca yemek için değil süs bitkisi olarak kullanmışlardır. Avrupa'da domatesi yemek için ilk defa italyanlar yetiştirmiş. O kadar beğenmişler ki italyanca ismi "Pomodoro" kelimesi "Altın elma" anlamına geliyor.
Domatese rengini veren Karoten'dir. Organizmamız bu maddeyi A vitamini ve Likopen'e dönüştürür. Licopen Prostat kanserinin düşmanıdır. Domates C vitamini açısından zengin olup potasyum, sitrik asit ve folik asit de içerir. (Folik asit özellikle hamile kadınlar için çok öemlidir). Bu sitrik asit sayesinde domates ürik asidi çözüp elimine ettiğinden idrar sökmc etkisi fazladır. Kabızlık çekenler de aç karnına domates suyu içsinler. Bu faydalarının yanısıra enerji verici ve zehirlerden arındırıcı özelliklere de sahiptir. Tek olumsuz özelliiği bazı kişilerde alerjiye neden olmasıdır.
Domatesi sakın tam olgunlaşmadan yemeyiniz. Çünkü bu durumda içerdiği C vitamini ve karoten az, ama oksalik asit çoktur. Oksalik asit böbrek taşı oluşumu hızlandırmaktadır.
Gelelim yazının başlığına...Benim Türkiye'de gitmeyip, suyunu içmediğim yer yok gibi. 1971-72 yıllarında Koyulhisar Orman İşletmesinde çalışmıştım. İddia ediyorum Türkiye'nin hiçbir yerinde Koyulhisar domatesinden daha lezzetli olanı yoktur.
Geçen yaz oraya gittim, arkadaşlarım var orada. Beni misafir ettiler. Necdet Bey seni nasıl ağırlayalım ? Ne istersin? dediler. "Bana Domates verin, başka hiçbir şey istemiyorum" dedim. Tabiri caiz ise yattım-kalktım domates yedim..Tabaklar dolusu. İzmit'te domates diye bir başka şey yediğimizi bildiğimden dönüşte yanımda 15 kg kadar domates taşıdım. İnanmayacaksınız eşim ve çocuklarım hayatlarında bu kadar leziz domates yememişti. Beni arkadaşlar yine çağırıyor. Hem eski arkadaşlarımı görmek, hem İzmit'te hiç olmayan ormanlar tarafından temizlenmiş havasını solumak hem de o eşsiz domatesinden yemek varken gitmez miyim...