Ticari faaliyetler esnasında tanıştığım bir tanıdığımın kardeşi trafik kazasında rahmetli olmuştu.
Cenaze namazına yetişemediğim için merhumun vefatının 7. Gününde İstanbul Kadıköy’de ki evlerinde okunan Kur’an-ı kerim tilavetine katılmıştım.
Merhumun arkadaşları çoğunluktaydı.
Kızların saç renkleri mavi turuncu mor, kıyafetleri yırtık bol ve salaş, erkekler de dövmeli ve küpeli idi.
Elimde iman ölçer yok haddim de değil ama, verdikleri intibadan pek te dindar olmadıkları belliydi!
Kur’an okunduğu esnada merhumun annesi de dahil ortamda başı örtülü kadın yoktu.
Başı kapalı kimse yoktu ama Hoca Kur’an okurken herkesin ağzı kapalıydı.
***
Yanındaki ile konuşan, mırıldanan, çocuğu ile torunu ile oynayan, karşı masadakine kaş göz ile bir şey anlatan, sandalyesini alıp yer değiştiren, sandalyeyi masayı çekiştirip gırç gırç diye ses çıkartan kimse yoktu!
Mevlide sonradan gelip elleri cebinde gerine gerine yer arayan önünde oturacak yer olduğu halde en zor yeri seçip herkesi rahatsız ede ede Kur’an okuyan hocanın konsantrasyonunu bozacak davranışlar ile millete çarpa çarpa ilerleyen elden ele sandalye gezdiren de olmadı.
Önemli biri geldi diye ayaklanıp protokol masası hazırlayan kimse de yoktu, gelen “sessizce” kıvrıldı ilk bulduğu boş sandalyeye.
Oturduktan Kur’an okunmasına rağmen yanındakilere selam veren el sıkan da olmadı!
Hatta Kur’an okunurken ne çay dağıtıldı ne yemek!
Haliyle çatal kaşık sesi de yoktu!
Herkes huşu içerisinde sessizce dinliyordu.
Kimsenin telefonu çalmadı açıp mevlitteyim sonra konuşalım diyen de olmadı “belli ki telefonlar en baştan sessize alınmıştı!”
Çalan telefon olduysa da belli ki meşgule atılmıştı.
İlk defa bir cenaze sonrası bu kadar saygılı bir dinleyici ile birlikte Kur’an dinliyordum.
Genelde “düğünlerde cenazelerde” Kur’an okunurken ortamda neler oluyor siz de bilirsiniz!
***
Hoca amin dediğinde ellerini dizinin üzerinde avuçları yukarı gelecek şekilde karşısındakine bakarak biraz da acemice kaldıranlar yarı açık yarı yumuk tutanlar çoktu, dua ile niyaz ile pek alakadar olmadıkları belli idi.
Belki öylelerdi ama çok saygılı insanlardı.
O kadar saygılı o kadar beyefendi tavırları vardı ki hoca amin dediğinde!
Allah’ım keşke bu arkadaşlar dindar, “bazı” dindarlar da bu arkadaşlar kadar bilinçli ve Kur’an okunurken bunlar kadar saygılı olsa diye dua ettim içimden.
Onlar dua etti mi, ne geçti içlerinden bilemem ama ben onlara dua ettim.
Giderken de tek tek sıktım ellerini, saygı ile.
***
Ve o an buldum Kur’an başı kapalı mı abdestli mi dinlenir nasıl dinlenir sorusunun cevabını.
Kur’an “öncelikle” can kulağı ile ve sessizce dinlenir.
Sonrası herkesin kendine, inancına, mezhebine, meşrebine kalmış.
Çarşamba günümüz de mübarek olsun inşallah.