Anayasa’nın 56. Maddesi “Herkesin Sağlıklı Bir Çevrede Yaşama Hakkı” kavramını ele alır ve bu madde insan yaşamı ile çevre arasındaki ilişkinin önemini ortaya koyar. Bugün ülkemizde bilimsel yaklaşımlar ve ekolojik dengeler göz ardı edilerek alınan tüm çevre temelli kararlar “çevre hakkı” kavramını bir demokrasi sorunu haline getirmiştir.

“Çevre hakkı” çevrenin “herkesin ortak varlığı” olduğu temeline dayalı “eşitlik” ilkesi kapsamında var olan bir haktır. Doğaya uyum temelinde çevreyi bugünkü ve gelecek kuşaklar için yaşamaya elverişli kılarak herkesin ondan eşit yararlanması hedeflenmesi gerekirken doğanın talan edilerek  sömürüsü ve sermaye amaçlı rant merkezi olarak kabul edildiği görülmektedir.  Çevre hakkı,  diğer haklarla çatışmalar yaşayan bir kavram olmaktan çıkıp insanın var olma ve yaşamını sürdürme hakkının en önemli önceliği olduğu yaklaşımıyla ele alınmalıdır.

 Çevrenin gerçek anlamda korunması için, yaşanan çevre sorunları ile ekolojinin gerçekleri karşısında, çevre politikaları ile çevre hukukunda bütünselbir yaklaşım esas alınmalıdır.

BM 1972 Stockholm Konferansı’nda kabul edilen Bildiri’nin ilk maddesinde “İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren, nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir” ilkesi yer almıştır. Ve 113 ülkenin katıldığı bu konferans kapsamında 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” olarak ilan edilmiştir. Dünyanın içinde bulunduğu çevre sorunları göz önüne alındığında 5 Haziran "Dünya Çevre Günü" henüz bir kutlama günü olamamakta, çevre sorunları ile yüzleşme günü olarak anılmaktadır

Çevre politikamız, rant esaslı  sömürgen bakış açısından uzaklaştırılarak, kamu yararı gözeten, halk sağlığı ve çevrebilim yaklaşımları temel alınmış bir biçimde ilgili kurum, kuruluş, meslek odaları ve kişilerin katılımı ile belirlenmeli ve içerisinde kısa, orta ve uzun vadeli planları barındırmalıdır.

Sağlıklı bir kentte yaşayabilir olmak bu konuda yeterli duyarlılık ve özveri içerisinde olmakla olanaklıdır.

Unutmamalıyız ki “evren”atalarımızdan bizlere kalmış bir miras değil, gelecek kuşaklara ulaştırılması gereken bir emanettir.

KYÖD ailesi adına,kimliği sıfatı ne olursa olsun tüm Kocaelili hemşerilerimizi çevre duyarlılıklarını arttırmaya çağırıyor,                                                                                                                                                       Havası,suyu,toprağıyla doğası temiz sağlıklı bir kentte, sahip olduğumuz değerlerimizle, birlikte mutlu bir yaşam diliyoruz.

Yaşanan Çevre felaketleri göstermektedir ki, DOĞANIN ŞAKASI YOKTUR!

KYÖD YÖNETİM KURULU adına      

          BAŞKAN

      B.MEHMET TOKER