Metro, Türkiye’nin yeme içme değerleri ve alışkanlıkları araştırma dizisinin ilk ayağını gerçekleştirdi.
Bu yıl Türkiye’de 28. yılını kutlayan Metro Toptancı Market, bir ilke imza atarak Türkiye’nin yeme içme değerleri ve alışkanlıkları araştırmasını yaptı. Konda Araştırma ve Danışmanlık’ın gerçekleştirdiği saha çalışması ardından elde edilen verilerin ilk bölümü çarpıcı sonuçlardan oluşuyor.
Türk mutfağına ve değerlerine sahip çıkma amacıyla birçok projeyi sürdüren Metro Toptancı Market, 28 yıldır yiyecek içecek sektörünün ve şeflerin geleceğine yatırım yapıyor. Gastronomi ekseninde hayata geçirdiği projeler ile tüm ekosistemi de bu sürece dahil etmek için çalışan Metro, Konda Araştırma ve Danışmanlık ile birlikte Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen “Yeme İçme Değerleri ve Alışkanlıkları Araştırması”na imza attı. 8 Ocak 2018 Pazartesi günü düzenlenen toplantıda, Metro Toptancı Market Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Özerkan ve Konda Araştırma ve Danışmanlık Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Bekir Ağırdır Aralık 2017’de yapılan araştırmanın detaylarını aktardı.
Bilgi ile beslenen bu mutfağa sahip çıkmak için el ele verdik
Toplantıda söz alan Kubilay Özerkan: “Metro olarak en temelinde Türk Mutfağı’nın değerlerine sahip çıkmak için çalışıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz toplumun bir parçası olarak, bilgi ile beslenen bu mutfağa sahip çıkmak için el ele vermenin gerekliliğine inanıyoruz. Stratejimizi bilimsel çalışmaya ve araştırma verilerine dayandırıyoruz. Bundan önce de Türkiye’nin geleceğine yönelik uzun soluklu gerçekleştirdiğimiz projelerin arkasında hep araştırma verileri bulunuyordu. Tübitak ile yaptığımız atık kayıp araştırması ardından Metro Gıda Hareketini başlattık, TÜDAV ile iş birliğimiz çerçevesinde Anasına Bak Kızını Al, Palamutlar Nerede gibi projelere imza attık, 2012 yılından bu yana devam eden coğrafi işaretli ürünler ile ilgili projelerimizde stratejimizi bilimsel verilerle destekledik. Bugün burada Türkiye’de ilk defa yapılan araştırma dizisinin ilk bölümünü aktarıyoruz. Türk Mutfağı için yapacağımız araştırmalar genişleyerek devam edecek, akademik dünya ile buluşacak ve umarız ki elde ettiğimiz bu veriler Türk Mutfağı adına çalışmalarımıza ilham verecek.” dedi. Önemli projelerinden örnekler veren Özerkan sözlerine şöyle devam etti: “Bugün bir kebapçının ve esnaf lokantasının kullandığı ilk 100 ürün, toplam satın almasının %70-80’ini kapsar halde. 50-60 yıl önce 32 çeşit koyun ırkımız vardı bugün gittikçe azalıyor; yakın bir gelecekte Adana Kebap ve hamburgerde kullanılan et aynı olacak. Bölgelere göre evrimleşerek adapte olmuş hayvan ırklarımız yavaş yavaş yok oluyor. 2012 yılında Coğrafi İşaretli Ürünler projesini hayata geçirirken yerel ürün tedarikçilerini destekleyerek unutulmaya yüz tutmuş ürünleri tekrar gün ışığına çıkarmayı hedeflemiştik. Bugüne kadar, kaybolma tehlikesi yaşayan 60’tan fazla ürüne sahip çıktık. Türkiye’deki ve Avrupa’daki birçok Metro mağazasının raflarında bugün Aydın incirinden Diyarbakır karpuzuna, Taşköprü̈ sarımsağından Finike portakalına kadar 80’nin üzerinde coğrafi işaret tesciline sahip ve tescile aday ürün yer alıyor. Metro Gıda Hareketi ile atık ve kayıp ile kaybettiğimiz ekonomik değere dikkat çekip iş birliğinde olduğumuz restoranlar ile de bu hareketin etkisini artırmaya çalıştık. Tüm bu ve benzer çalışmalarımızı gelecek nesiller de Türk Mutfağı’nın tadına varabilsin diye yapıyoruz.”
Türkler en çok meyve, en az balık yiyor
Araştırmada ortaya çıkan çarpıcı örneklerden biri olan, gelir seviyesi ne olursa olsun Türklerin bir hafta boyunca en çok meyve ardından ikinci olarak sebze tükettiğinin ortaya çıktığına dikkat çeken Özerkan sözlerine: “Biz Metro olarak bu alanda yatırımlarımızı uzun yıllardır devam ettiriyoruz. Coğrafi işaretli ürünlerin yetiştirilmesinde büyük emekleri olan yerel kooperatifler ile iş birliklerimiz artacak. Eğitimden tedariğe kadar olan alanda desteklerimizi sürdüreceğiz. Raflarımızda yer alan yerel ürünlerimizin sayısının artması için çabalarımız sürecek.” diye devam etti. Araştırmadaki ilginç bulgulardan bir tanesinin de, toplum olarak bir haftada en az tüketilen gıdanın balık olduğunu gördüklerini ancak miktar olarak bakıldığında da balığın et ve tavuktan daha fazla tüketildiğinin ortaya çıktığını aktaran Kubilay Özerkan: “Metro olarak balık bizim önemli bir değerimiz, Türkiye’nin en çok balık satan marketiyiz. Metro olarak kurulduğumuzdan bu yana yaklaşık 85 bin ton balık sattık. Bizim bir balık reyonumuzun kurulum maliyeti 2 süpermarket kurulum maliyetinden daha yüksek. Balığın geleceğine ve sürdürülebilirliğine odaklanarak Su Ürünleri Kooperatifi Merkez Birliği ile birlikte hayata geçirdiğimiz projemizde; lüfer, palamut, hamsi ve istavrit balıklarını Türkiye denizlerinde avlanan balıkçılarımızın alın terini koruyan Merkez Birliği’ne bağlı kooperatiflerden de tedarik ediyoruz. Bu satın alma süreci sayesinde ağdan tabağa uzanan tüm süreci izlenebilir kılıyor ve geleneksel balıkçılığı koruma altına alıyoruz. Bu süreci tüketicilerimiz de QR kodlar aracılığı ile takip edebiliyorlar.” dedi.
Keşkek’i yaşatmak
Türkiye Yeme İçme Değerleri ve Alışkanlıkları Araştırması hakkında yorumlarını aktaran Kubilay Özerkan, araştırma verilerini uzun soluklu bakış açısı ile incelediklerini ve önümüzdeki dönemde sahadan aldıkları iç görüleri bilimsel bulgular ile harmanlamak istediklerini aktardı. İlginç sonuçlara da değinen Özerkan, “Bugünün alışkanlıklarının yanısıra önümüzdeki yılların olası alışkanlıklarını da takip etmek istiyoruz. Bu araştırma ilk adım, biliyoruz ki nüfusun %50’si halen metropollerde yaşıyor ancak Türkiye’de henüz metropolde doğan kişilerin oranı sadece %9. Türkiye’de yeme içme tarafında asıl değişim metropolde doğan neslin büyümesi ile başlayacak. Modern hayat değişimi en çok da Türk Mutfağı’nı etkileyecek, “keşkek” artık modern evde olmayacak ama birinin de “keşkek”i yaşatması gerekecek. Biz bu anlamda elimizi taşın altına koymaya hazırız.” dedi.
Toplantıya katılan Konda Araştırma ve Danışmanlık Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Bekir Ağırdır geniş araştırmanın özetini ve çarpıcı bulguları aktardı. Ağırdır: “Toplumun yeme içme kültürü, alışkanlıkları ve tercihleri hızla değişiyor. Yetişkin nüfusunun yüzde 50'si metropollerde, yüzde 3'ü kentlerde, yüzde 16'sı nüfusu 2000 altı kırlarda yaşayan Türkiye toplumunun yeme içme kültürünü yalnızca geleneklerinden ya da gelirinden açıklamak artık mümkün değil. Gelir kadar çalışma durumu, hane halkının kimlerden oluştuğu, yaşanılan evin türü gibi demografik özelliklerde etkiliyor. Yanı sıra gelenekler, ev içi kadın-erkek rol dağılımı gibi kültürel faktörler, sağlıklı beslenme, sağlık ve diyet tercih ve zorunlulukları gibi bir dizi hayat tarzı tercihleri gibi faktörler de son derece belirleyici. Geleneksel yeme içme kültürü ve alışkanlıklarımızda asıl sıçrama ve köklü değişiklik göçle beraber kentli ve metropollü oluş ile gündelik hayat ritminde değişim ve geleneksel evlerden apartmanlara geçişle beraber yaşanıyor." dedi.
Gelecek Nesiller de Görebilsin Diye, Türk Mutfağının Değerlerine Sahip Çıkıyoruz
Toplantı sonunda Metro’nun son reklam kampanyasının da ana mesajının Türk Mutfağının değerlerine sahip çıkmak olduğunu belirten Özerkan: “Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayanların ortak değerlerini kucaklayan Türk mutfağına ve değerlerine sahip çıkma misyonuyla hareket ettiğimizi son reklam kampanyamızda da görebilirsiniz. Metro’nun Türk mutfağının değerlerini sahiplenme ve gelecek nesillere aktarma misyonunun bir yansıması olan kampanya, Türk mutfağının tarihsel gelişimini ve zengin kültürünü gözler önüne seriyor.” dedi.
Aralık 2017’de gerçekleştirilen Türkiye’nin Yeme İçme Değerleri ve Alışkanlıkları Araştırması’na göre Türklerin;
En az sıklıkta tükettikleri gıda ise balık ancak balık miktarı (gram olarak) et ve tavuğu geride bırakıyor.
%42’si aldığı ürünün ambalajını okuyor.