Kongre sonucunu veya Özgür Özel’in neler yapıp yapamayacağını yazmaya gerek yok. Bence yazılması gereken CHP’nin Özgür Özel yönetimindeki partiye yaptıracağı siyasi seyahat Sarayın hesaplarını ne kadar bozduğu. Saray CHP kongresinden ne kadar etkilenecek?
CHP delegesi bedel ödetti. Bu ne anlama geliyor? Kendi şahsi çıkarları için adaylık sürecini, milletvekili dağılımını, ülkenin istikametini etkileyecek hamle yapan aktörlere bileti kesti CHP delegesi. Bu çok büyük bir şey mi, heyecanlanmalı mı, Türkiye’yi değiştirir mi, bilemiyoruz. Henüz çok erken. Ama burada övgü dolu, parlatılması ve altı çizilmesi gereken bir olay var. Bir gerçek kongre ve yarışan iki aday izledik. Bir genel başkanın kongrede yenilebileceğini izledik. Türkiye’nin geleceği için CHP delegesinin stratejik oy kullanabileceğini izledik. Bunların hepsi umutlanmamız için ya da demokrasi adına mutlu olmamız için gerekli olan ön sebeplerdi. Bundan sonra aynı doğruları yapmaya devam edip edemeyeceklerini bilmiyoruz.
Doğruları yapabilmeleri için kafa yoracağız, araştırmalara bakacağız, stratejiler ortaya koymaya çalışacağız. Çünkü Türkiye’nin şu anda yeni bir çıkış yakalayabilmesi için mevcutlar içine baktığımızdaki en önemli parti CHP. Hele hele Özgür Özel ile yürüyecek olan ve kazanma azmi ve hesabı olan Özel’in kurgulayacağı CHP. Yani oyun yeniden kuruluyor, kartlar yeniden karılıyor. Delegelerin ortaya koyduğu performansın sarayın pürüzsüz bir zeminde siyaset yapma hesaplarını alt üst ettiğini düşünüyorum.
İttifaklar Kurulmalı mı?
Altılı masada olduğu gibi ittifak kurulmamalı. Öncelikle o küçük partilerin hiçbiriyle masaya oturmamalı. Daha sonra da iki partinin, CHP ve İYİ Parti’nin iç içe geçmiş bir görüntü vererek, sanki füzyon yaşayarak birleşerek, sanki iki partiyi tek parti yaparak kuracakları bir ittifaka ihtiyaç yok. Zaten belediye başkanlık seçimi tıpkı cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi gibidir. İyi kötü kimin seçileceği kimin seçilemeyeceği bellidir. Liderler yukarıda ne derse desin kafası çalışan seçmen tabanda bir ittifak yapar ve en istemediği adayı engellemek için daha az istediği adayı gider seçer ve yaşadığı şehri kime emanet edeceğini çok iyi bilir.
Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz:
Ankara, İzmir ve İstanbul’da CHP ve AKP yarışacak. Diğer partiler, İYİ Parti dahil olmak üzere, hiçbirinin bu yarışa girme ihtimali yok. Dolayısıyla başkanlık seçimlerinde seçmen nasıl bir davranış gösterirse oralarda da seçmen öyle bir davranış gösterecek ve seçimi almaya çalışacak.
Bu noktada İYİ Parti ve Meral Akşener şunu görmesi gerekiyor: “İttifak yaparak mı kaybedeceğiz ittifak yapmadan mı kaybedeceğiz?” ya da “ittifak yaparak kısmen kazandırıp kısmen kazanacak mıyız, bu oyunu kurgulayabilir miyiz” bazında bazı pazarlıkların başlayacağını düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in arası o kadar kötüydü ki Kılıçdaroğlu’nun gitmesine CHP’liler kadar İYİ Partililer sevinmiş olabilir. En azından Türkiye üstüne hesabı olan İYİ Partililer. Ben Türkiye ekseninde bir ittifakın yapılmasına karşıyım. Türkiye ekseninde bir ittifaka gerek yok. Sadece çok stratejik yerler var.
CHP Kongresinden Sonra AKP ve Erdoğan Ne Yapacak?
Burada akla gelen soru şu: AKP lideri Erdoğan Özel ve İmamoğlu’ndan korkuyor. Özellikle İmamoğlu’ndan. Erdoğan İmamoğlu’nun oyun kuruculuğundan, sempatisinden, hitabet gücünden, kitleleri heyecanlandırmasından endişe ediyor, gerçekten çok korkuyor. Bu nedenle bir panikle getirdiği siyasi yasağı devam ettirip ettirmeme konusunda henüz karar verebilmiş değil. Erdoğan İmamoğlu’na siyasi yasak getirirse Türkiye’de kepenkleri indirin, şalteri indirin ekonomik iflasın ayyuka çıkacağı bir sürecin başladığını görün diyebilirim. Yani bir tarafta İmamoğlu’nun şalterini indirip siyasi iskemlesine tekmeyi vurduğunda aslında o iskemlenin bir ayağı kendi ayağı altındaki iskemlenin yani ekonomik iskemlenin bir tarafa fırlamasını sağlayacak. Ekrem İmamoğlu’nu siyasi olarak infaz ettiğinde kendisi de ekonomik olarak infaz olacak. Erdoğan sadece bu yüzden siyasi yasak verip vermeme konusunda endişelerinin olduğunu düşünüyorum.
Bunun yanında Özgür Özel İmamoğlu’na getirilecek olan yasağı Kılıçdaroğlu gibi gizli bir sevinçle karşılamayacaktır. Bunu müthiş bir mağduriyete çevirecek ve yerel seçimlerde sarayın üstüne yürüyecek bir ivmeye dönüştürecektir.
Biliyorsunuz, Kılıçdaroğlu mahkemenin olacağı gün belli olunca Almanya seyahatini bir hafta öncesine alıp mahkeme günü yurt dışına çıkmıştı. Ne kadar doğru bilmiyorum, kulislere yansıyan bilgiler doğruysa Kılıçdaroğlu seçilmiş olsaydı İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermeme ihtimalinin oldukça yüksek olduğu söylentileri vardı. Ben Özgür Özel’e baktığımda Özgür Özel nasıl bir CHP kurgulayacak diye kafa patlatmıyorum.
Özgür Özel’e baktığımda Ekrem İmamoğlu ile birlikte Türkiye’yi nasıl ve hangi önceliklerle şekillendirme planı yapıp seçimleri nasıl kazanma stratejisi kuracaklarını düşünüyorum. Bu anlamda yerel seçimlerde karşınıza çıkacak olan adaylar birçoğumuzu şaşırtabilir ve yerel seçimde kullanılacak olan söylem Kılıçdaroğlu’nun söyleminin bir üst kademesine çıkabilir. Yani yerel seçimden elde edilecek zaferi “Biz nasıl bir erken seçim kazanabiliriz ya da erken seçim tarihi aldırtabiliriz” üzerine kurgulayabilirler. İmamoğlu ve Özgür Özel Meral Akşener’in kapısını çalacaksa “Bizim hesabımız sadece iki tane belediye başkanlığı kazanmak değil, öyle güçlü bir şekilde oy oranlarımızı artıralım ve bu adamlara hak ettikleri şekilde öyle güçlü bir şekilde yenilgi yaşatalım ki halk erken seçim talep etmeye başlasın”.
AKP’nin yüzde 30’un altına düştüğü, büyük şehirleri kazanamadığı ve ekonomik iflas üstüne “bizim buradan bir çıkış politikamız var” tezinin işlendiği bir yerel seçim kurgulanmalı. Kanalizasyon, çöp, simit, halk lokantaları vs konuşulacağı değil Türkiye’nin içine düştüğü yerden çıkabileceği bir yol haritasının konuşulması gerekiyor.
Unutulmaması Gereken Aktör: HDP
HDP seçmeni büyük şehirlerde stratejik oy kullanabilir. HDP aday gösterir ve Diyarbakır’da ve diğer illere kayyum atanmaması konusunda pazarlık yapar, ardından Ankara, İzmir ve İstanbul’da aday gösterip muhalefetin oylarını aşağı çekme stratejisinin karşılığı olmayacağını düşünüyorum. HDP seçmeninin stratejik oy kullanacağını, İstanbul ve Ankara’yı tekrar AKP’ye vermemek için partinin üst yönetimi nasıl bir fotoğraf verirse versin sandığa gidip Erdoğan’a bir bedel ödeteceği kanısındayım.