Aramızdan ayrılışının 5. Yılında saygıyla anarak…
O, baba ocağı Kırşehir’in Çiçekdağı’nda bir gül gibi açtı. Yıllarca kaldığı Yerköy’de düğünlerde köçeklik edip, saz çalarak geçimini sağladı. Ardından İstanbul’ a gidip şöhret oldu. Hastalığını tedavi ettirmek için Almanya’ya gitti. Orada kendini unutturdu. Bir ara ben bile üzülmüştüm aramızdan ayrıldı diye. Hayli zaman olmuştu sesini duymayalı. Genellikle ölen insanların ardından yazılar yazılır. Onlar için methiyeler dizilir. Oysa Neşet ERTAŞ, bu toprağın sesi.Türk kültürünün temsilcisi bir Anadolu, aşığı halk ozanıdır. Tıpkı Pir Sultan Aşık Veysel ve Abdal, Mahsuni Şerif gibi. O nedenle Neşet ERTAŞ, halk türkülerinin mimarlarındadır.
Alçak gönüllüğü hiçbir zaman elden bırakmayan ozan, yaşamını anlattığı destanında şöyle der: “ Zalim kader devranını dönerdi, tuttu bizi ibikliye gönderdi. Babam saz çalarken bana zil derdi, oynadım meydanda köçek dediler. Anam Döne İbiklide ölünce, tam beş tane öksüz yetim kalınca, beşimizde per perişan olunca, babamlara bundan köçek dediler. Zalim kader tedbirini şaşırttı. Heybe veridi dalımıza devşirtti. Yardım etti Yerköy’ e göçürttü. Biraz da burada kalın dediler.”
Neşet ERTAŞ yıllarca Yerköy’de düğünlerde köçeklik edip saz çalarak geçti çocukluğu. Nihayet 55 yıl sonra döner ata toprağı Çiçekdağı’na.
Çocukluğunun geçtiği Çiçekdağı’nda şu konuşmayı yaparak bir konser verir.
“Ellerinizi birbirine her vurduğunuzda günahlarınız kurumuş yaprak dalları gibi dökülür.” Büyük usta Ankara’nın Keskin ilçesinde, Abdal Geleneği’ni yaşatmak üzere “Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu” kurulmasına ve Abdalların işe alınmasına öncülük etti. Neşet ERTAŞ’I bir türküsüyle saygılarla analım…
HAPİSANELERE GÜNEŞ DOĞMUYOR
Hapisanelere güneş doğmuyor Geçiyo bu ömrüm de günüm dolmuyor Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor Yok mu hapisane beni arayan Bu zindanda ölem can gardiyan
Birer birer yoklamayı yaparlar Akşam olur kapıları kaparlar Bitmiyo geceler, olmaz sabahlar Yok mu hapisane beni arayan Bu zındanda ölem can gardiyan
Anamdan doğalı garip kalmışım Acı hapisane aha genç yaşım Benim zındanlarda neydi işim Yok mu hapisane beni arayan Bu zındanda ölem can gardiyan