CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Milletin Seçim Takvimi Başlamıştır, Erken Seçimin Adayı Erken Açıklanır”
“SANDIKLARA SAHİP ÇIKACAK 180 BİN KİŞİ SEÇİM TATBİKATI YAPACAK”
“PAZAR AKŞAMININ FOTOĞRAFI AZALAN UMUTLARI YENİDEN CANLANDIRMIŞTIR”
“SARAYIN PLANI, ‘CHP’DE KRİZ’DEN ‘ŞAİBELİ KURULTAY’ YALANINA DÖNDÜ’
“ANAMIZIN AK SÜTÜ GİBİ KAZANDIĞIMIZ KURULTAY ŞAİBELİ ÖYLE Mİ?”
“İLÇE VE İL BAŞKANLIKLARINDA NORMALİN 20 KATI ÜYE KAYDEDİYORUZ”
“ŞUBAT SONUNA KADAR ÜYE OLANLAR, 23 MART’TA OY KULLANACAK”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Değerli milletvekillerimiz, kıymetli grubum, Türkiye’nin dört bir yanından gelen değerli misafirlerimiz, televizyonları başından izleyenler, radyolarından dinleyenler, hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi adına gönülden selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Son dönemde grup toplantımızda partimize çok önemli, çok kıymetli katılımlar oluyor. Milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız baba ocağına dönüyorlar, baba ocağına geliyorlar ve bulundukları illerde, ilçelerde partimizin gücüne güç katıyorlar. Önümüzdeki haftalarda da bu katılımlara büyük bir memnuniyetle ev sahipliği yapıp, baba ocağının kapısını açık tutmaya devam edeceğiz. Ama bugün ben bir başka babaya rozet taktım yukarıda makam odamızda.
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA
Hatırlayacaksınız. Astsubay Esma Çevik. Hukuk Fakültesi’ni kazanıyor. Okurken Astsubay Okulu’nu kazanıyor, orayı tercih ediyor. Gidiyor ve astsubay oluyor. Orada komando eğitimini bitiriyor bir kadın astsubay olarak. Sonra bomba imha eğitimi alıyor. 2019 yılında 30 yaşındayken, İdil’de teröristler tarafından tuzaklanan bir el yapımı patlayıcıyı imha etmeye çalışırken hayatını kaybetti. Babası Hüseyin Akgül bambaşka bir siyasi gelenekte olduğu halde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin şehitlerle, yakınlarıyla, gazilerimizle, astsubaylarla, emekli askerlerle kurduğu ilişki, gölge bakanımızın bu konudaki çalışmaları, bizlerin yaklaşımından bize ulaştı ve dedi ki ‘Baba ocağına gelmek istiyorum.’ Biz de acılı baba Hüseyin Akgül’e yukarıda rozetini taktık. Esma’nın resmi ile birlikte salonumuzu şereflendirdi. Kendisine ‘Hoş geldiniz’ diyorum. Saygı ile selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Özel, şunları söyledi:
GRUP KONUŞMASININ TAMAMI https://youtu.be/BMvfJbJgxb0
“EVLADINA HESAP VEREBİLECEK 40 MİLLETVEKİLİNE İHTİYACIMIZ VAR”
“Şu kadarını söylüyorum. Biz bu işin peşini bırakmayacağız. Grup Başkanvekillerimize ve tüm partilerin grup başkanvekillerine, grubu olmayan partilerin kıymetli yöneticilerine teşekkür ederim. Bir kez daha bütün muhalefet firesiz hatta bağımsız milletvekilleri katılıyorlar. 260’ı geçti rakam. Soruşturma komisyonuna imza atan milletvekilleri. Grubu bulunanların tamamı attı. Grubu bulunmayan milletvekilleri attı. Bağımsızlar atıyor. 260’ın üzerinde ilerliyoruz. 301’i bulursak Yüce Divan’a gidip gitmemesini Meclis soruşturacak. Savcı gibi istediği her belge gelecek Meclis’e. Ama bizim yemine sadık, torununun gözüne bakınca utanmayacak, evladına hesap verme kapasitesi olan, komşusundan utanacak, ilkokul öğretmeninden utanacak 40 milletvekiline ihtiyacımız var daha. Bunun için AK Parti ve MHP gruplarını da ziyaret edeceğiz. Gerekirse bütün milletvekillerini teker teker ziyaret edeceğiz ve bu vicdani sorumluluğu hatırlatacağız. Ama bir şey hatırlatayım. Bu Anayasa, yani her doğana değil Erdoğan’a yapılan Anayasa, yapıldığı günden bir gün öncesine kadar önceki beğenmedikleri Anayasa’da bu rakam 55’ti. 55 milletvekili isterse Meclis her şeyi soruşturmak için bir komisyon önerebiliyordu. O rakamı 301 yaptılar. Yarıdan bir fazla. Meclis’ten vefat eden, Meclis’ten belediye başkanı olup ayrılan, istifa edip Meclis’i boşaltanları bile hesaba katılacak ve yarısından bir fazlası kadar imza bulacaksın. Biz muhalefet ulaşabildiğimiz yere kadar ulaşıyoruz. Taban tabana zıt görüşlerde olan partiler aynı vicdanlı imzada buluştular. Şimdi o 40; partisinin, yönetiminin sustuğu… Gerçi Sayın Bahçeli, sorumluların hesap vermemesinden, Bakanlığın hiçbir şey yokmuş gibi davranmasından bahsetti. O 40 kişiyle görüşüp, partileri ile görüşüp, eğer sağlayabilirsek o zaman bu Meclis, Meclis olduğunu ve milletin verdiği görevi layıkı ile yaptığını ifade edebilecek. Bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Katkı sağlayan herkese de yürekten teşekkür ediyorum.”
“SEYYAR GİYOTİNİN ZULMÜ GAZETECİLERE SIÇRADI”
“İstanbul’a atanan bir siyasi müsteşar var. Seyyar giyotin. Bu seyyar giyotin, hukuk katliamlarına hafta sonu gazetecilerle devam etti. BirGün gazetesinden Sevgili Uğur Koç, Berkant Gültekin ve Yaşar Gökdemir’i gözaltına aldılar. Ama artık kendi rekorlarını deniyorlar. Bu seyyar giyotinin, İstanbul’da yaptıklarından ve onun talimatlarıyla, zulüm Ankara’daki gazetecilere sıçradı. Suçları şu, Sabah gazetesi Akın Gürlek’i ziyarete gitmiş ve bu ziyaretin de fotoğrafını kendisi paylaşmış. Demiş ki ‘Terörle mücadele eden savcımızı ziyaret ettik.’ BirGün gazetesi de o fotoğrafı, o haberi alıp yandaş Sabah, e yandaş. Erdoğan’dan AK Parti’den yana değil diyorsanız, çıksınlar söylesinler. Yandaş Sabah, benim Akın Gürlek‘e söylediğim sözü tırnak içine alarak, -habercilikte ‘Ben demiyorum, o diyor’ demek- ziyareti haberleştirmiş. Gazetecileri, Sabah gazetesini değil, onları, ‘Terörle mücadele eden savcıyı hedef gösterme’ suçundan tutup az daha tutuklayacaklardı. Gözaltına aldılar, çeşitli tedbirler aldılar, yargılamaya devam edecekler. Ve seyyar giyotin, 9 Ekim’den bugüne neler yaptığını geçen hafta saymıştım. Bu hafta sadece gazetecilere ne yaptığını hatırlatacağım. 9 Kasım’da Furkan Karabay‘ı, 22 Kasım’da İsmail Saymaz ile Fatih Altaylı’yı, 20 Aralık‘ta Özlem Gürses ile Seyhan Avşar’ı, 28 Ocak’ta Barış Pehlivan, Serhan Asker, Kürşad Oğuz hakkında soruşturma açtı ya da gözaltına aldı. Suat Toktaş ise tam 14 gündür cezaevinde tutuklu.”
“TÜRKİYE BAŞSAVCISI SANIYOR KENDİSİNİ”
“Bir yandan da bir siyasi partinin Sayın Genel Başkanı tutuklu; Sayın Ümit Özdağ. Kendisi ile ilk operasyon olduğunda konuşmuştum. Makamını, başkanvekilini ziyaret ettim. Hemen her gün bir milletvekili, iki milletvekili arkadaşımız. İstanbul İl Hukuk Komisyonumuz, yöneticilerimiz kendisini ziyaret ediyorlar. Bir siyasi partinin genel başkanını, hem de böyle siyasi sebeplerle, içeride tutulmasını asla ve asla kabul etmiyoruz. Kendisi ile kurduğumuz iletişim sırasında hukukçu arkadaşlarımızın fark ettikleri, ortaya koydukları büyük bir hukuksuzluğu da buradan paylaşmayı görev biliyorum. Bir kere Ankara’da yemek yerken yaka paça gözaltına alındı. Oysa siyasi parti Genel Başkanı. Çağırdığında gitmeyecek, ifade vermeyecek, avukatını yollamayacak da ne yapacak? Çağırdığında gelmeyecek de ne yapacak? Ama yaka paça, itibarsızlaştırılarak gözaltına alındı. İstanbul’a getirildi. Savcı, hakim karşısına çıkarıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Antalya’da işlediği iddia edilen bir suçla ilgili soruşturma yürütüyor Yürütme yetkisi yok. Atılı suç terör değil. Soruşturmayı terör savcısı yürüttü. Kabul edilebilecek bir tarafı yok. Diğer taraftan soruşturmayı ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ diye yürüttüler. Edildiği yer belli edildiyse. Oturulan yer belli, ikameti belli. O iki yerden başka savcı bu işe salça filan olamaz özel bir yetkisi yoksa. Kanunen yok da özel bir görev verilmiş ona. Sonra bunlar ortaya çıkınca ‘Yahu Cumhurbaşkanına hakaretten nasıl tutuklayacağız? Bir de 11 tane tweet var. Sekiz tanesi milletvekilliği döneminde atılmış. Dosyalar orada bilmem ne…’ Önce döndü, ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ten 2024 yılında Kayseri’deki bir olay için. İstanbul, Kayseri’yi soruşturamaz. Bu sefer döndü, milletvekilleriyle ilgili dosyaların olduğu savcılıktan dosyayı istedi. Eski milletvekili, 11 iddianın sekizi milletvekili olduğu döneme ait. Buradakiler de tuttular dosyayı yolladı. Seyyar giyotin, artık bunu götüremedikleri için. Oldukça büyük bir makama oturttular seyyar giyotini. Katledeceklerini ayağına getirtiyor, Anadolu’nun dört bir yanından. Hukuk sisteminde olmadığı halde. Ümit Özdağ’a yapılan da pek çok soruşturmada yapılan da o. Türkiye Başsavcısı sanıyor kendisini. Yok öyle bir düzenleme. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, İstanbul’dan sorumludur. Ankara’nın yapacağı işe karışamaz. Hatta ve hatta bu yaptığı iş aslında anında Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun harekete geçip ‘Ne yapıyorsun arkadaşım sen? demesi lazım. Demişlerdir de cevabı şöyle vermiştir, ‘Ben emir kuluyum, niye bana kızıyorsun? O tarafa söyle.’”
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ TÜRKİYE’NİN YÜZ AKI BİR İŞ YAPTI”
“İktidar halkın desteğini kaybedince, gündem belirleme yetisini icraatlar yaparak, iyi işler yaparak, maaşlara zam yaparak, yoksulluğu azaltarak gündeme gelemediğinden korkuyla, çeşitli saldırganlıklarla ve kötülüklerle ilerliyor. Bunlardan biri de Cumhuriyet Halk Partisi’ne kurmaya çalıştığı kumpas. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin yüz akı bir iş yapmıştır. Seçmenin kendisine en kızgın olduğu zamanda, ‘Bu seçimi nasıl kaybettiniz arkadaş?’ dediğinde, hepimizin yüzü öndeyken, seçmen duygusal olarak bu partiden kopmuşken, Cumhuriyet Halk Partisi özeleştiri vermiştir. Özeleştiri, siyasette kurultayla olur. Bunu mahallede, ilde, ilçede ve kurultayında sandık kurarak… Bırakın Ankara’da, mahalleden başlayarak demokrasiyle bütün Türkiye’nin gözünün önünde olmuştur. Sonra da kurultayına gelmiş, kurultayında Meclis’teki partiler içinde genel başkanını çoklu yarışta seçebilen, genel başkanına rakip çıkabilen bir parti olarak… MHP’de denendi, içinden İYİ Parti çıkmak zorunda kaldı. Attılar hepsini. AK Parti’de kimsenin aklından geçmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi geldi ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez demokratik yollardan genel başkan değişimi gerçekleşti. Bu hepimizin ve Türkiye’nin gurur duyduğu, bu ‘Türkiye’de siyasi partilerin birinde gerçekten demokrasi var’ diye yurtdışında da savunabildiğimiz bir durum. AK Parti’de nedir durum? Manisa’nın bir ilçesinde ilçe başkanına ikinci bir rakip aday çıkarsa, çağırıp adayı il başkanı bire indiriyor reisin talimatıyla. Eğer o beceremezse Ankara’ya çağırıyorlar, buradaki yapıyor. İl başkanı düzeyindeyse bazen kendi çağırıyor, illerde kurultaylarının seçeceği il başkanına en az 15 gün önceden haber veriyorlar. Yerel basında haber oluyor ‘İl başkanı oluyor’ diye. O kurultaylar şaibeli değil de anamızın ak sütü gibi kazandığımız bu kurultay şaibeli öyle mi? İşin aslını söyleyeyim. Tabii ki meczubun biri Bursa İl Başkanımıza sövmüş, hakaret etmiş, iftira atmış. O da ondan şikayetçi olmuş. Dosya, iftira atanın yargılandığı dosya. İfadesi ortada. Bursa’dan dosyayı Ankara’ya çekmişler. Ankara’da bir yıldır tutmuşlar. Savcının ifadesi. Yoksa çıkıp söylesin, ‘Bir yıldır dosya açık. 2023 Aralık Bursa, 2024 Ocak’ta geldi. Bir yıldır duruyor. Son günlerdeki üzerine konuşulduğu için böyle yaptık.’ Hiç alakası yok. Ben size işin aslını söyleyeyim. AK Parti’nin, daha doğrusu sarayın bir medya planlaması. Medya planlamasında dün akşam planlanan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın katıldıkları üçlü toplantıda, ‘üçlü zirvede çıkan kriz, kavga, birbirine düşen ve parçalanan CHP’ydi. Medya planlaması oydu. Ama medyaya bu düştü. Bu fotoğraf düşünce Türkiye’nin gündemine, görmeyen kalmayıp, umutları Çağlayan’daki umutları yeniden ve daha güçlü şekilde ayağa kaldırınca medya planlamasına ‘CHP’de kriz’den, kendince ‘CHP’de şaibeli kurultay’ yalanına döndü. Tayyip Bey bir yıldır, üçtür, dörttür bunu söylüyor. Septik bir alanda. Girmiş bir septik alanın içine, beni oraya çağırıyor. Beni de pisletecek kendi sözüyle, kötü sözüyle. Girer miyim o çukura?”
“YÜZDE 70 ÖLÇEN ÇOK; ERKEN SEÇİM TALEBİ VAR”
“Bu iktidar Türkiye’yi adaletten ekonomiye bir çoklu krizin içine soktu, çıkaramıyor. Milletten yetki alanlar milleti unuttu. Onların tek derdi koltuklarında biraz daha oturabilmek. Bunun için de milletin dertlerinin çözülebileceği sandıktan kaçıyorlar. Milletin derdinin konuşulduğu konteyner kente gelemeyip, milletin yangını gördüğü pazara gidemeyip, milletin hatırını soramıyorlar. Sürekli seçimlerin ileride olacağını, o güne kadar kimsenin seçim beklememesini, neredeyse seçim istemenin bir terör suçu olduğunu hissettirmeye, 12 yıl öncesinden videolara bakmaya, ‘Sakın mitinge gitmeyin, sokağa çıkmayın’ demeye bakıyorlar. Ama geçen sene bundan bir yıl önce erken seçim talebini yüzde 28 ölçen firma, bu ay yüzde 70 ölçtü. 65’ten, 63’ten aşağıya ölçen yok, yüzde 70 ölçen çok. Bir erken seçim talebi var. Bizim talebimiz, YSK’nın takvimini bekleyemeyecek durumda olan milletin acısını dindirecek sandığı getirmektir. Muhtemel rakiplerine karşı saldıran, muhtemel rakibini saf dışı bırakmaya çalışan, bunun için Cumhuriyet Halk Partili belediyelere, belediye meclis üyelerine saldıran birine karşı her türlü konvansiyonel siyasetin gösterebileceği her tepki gösterilmiştir. Söylenmesi gereken her söz, yapılması gereken miting, eylem, her şey yapılmıştır. Ancak millet artık kendi derdini söyleyen, asgari ücrette, emekli maaşında, çay fiyatında, fındık fiyatında, pamuk fiyatında, narenciyede derdini söyleyen, maliyetleri ile inleyen ya da işsiz çocuğunun iş sorunuyla, o çocuğun yurtdışına kaçış sorunuyla dertlenenler ya da bu derdi içinde hisseden gençler sandığı istemektedir. Seçim takvimlerini YSK başlatmaz, millet başlatır. Milletin seçim takvimi başlamıştır arkadaşlar.”
“MİLLETE ‘DERS ALDIK’ DEDİK”
“Tabii ki biz erken seçim istiyoruz. Erken seçim istiyorsak görevlerimiz var. Biz sandıkları nasıl koruyacağız? Örgüt 180 bin sandık görevlisini atıyor. Hatta birkaç ay sonra yapılacak erken seçimde sandıklara sahip çıkacak 180 bin kişilik ordu sabah tatbikat yapacak. 05.30’da kalkacak, okula gidecek. Önünde bekleyen okul sorumlusunun elindeki kare kodu okutacak. Sınıfının kodunu okulun dışından okutacak. Makul süre bekleyecek, ona verdiğimiz birleştirme tutanağının fotoğrafını sisteme yükleyecek. O 180 bin kişiden sabah kalkamayan, tatbikata gelmeyeni en büyük demokrasi savaşında saflarda tutmayacağız. Onu değiştireceğiz arkadaşlar. Bu işin program çalışması yapılıyor, birkaç ay içinde hükümet programına, iktidar programına evrilecek. Parti programını milletimize arz ediyor, son halini onunla tartışıyor olacağız. Her yönüyle Seçim ve Hukuk İşleri çalışıyor. Ama bir şey var. Erken seçimin hazırlığı erken olur, erken seçimin adayı erken açıklanır arkadaşlar. Biz 2014, 2018 ve 2023 seçimlerinde adayı çok geç açıklamanın, son anda açıklamanın, maalesef hele son tecrübede uzunca yıllar, iki-üç yıl her ay ‘Aday belirlenecek mi?’ deyip belirleyememenin, ortaya bir somut adaylaşma koyamamamın, ‘Erdoğan belli, karşısındaki belli değil’ deyip sürekli bir bilinmezlik, bir belirsizlik üzerinden bu tartışmayı yürütmenin, son süreçte krizler yaşamanın, çözülse de travmasını seçmenin aklında çok yeniyken ondan ‘Bize güvenin, hep birlikte kalabalık da olsa yöneteceğiz’ demenin zorluklarını yaşadık. O özeleştiriyi yaptık. O kısımlara dönüp de bir şey söyleyecek hiçbir şey yok. Zaten o süreçlerde masum değiliz hiçbirimiz. Ama önemli olan biz milletin karşısına çıktık. Dedik ki, ‘Biz ders aldık. Biz özeleştiri yaptık ve şöyle yöneteceğiz.’ Ben nasıl yöneteceğimizi söylerken, cumhurbaşkanı adayı dahil ön seçim yöntemini kullanacağımızı, soruyu bütün üyelerimize soracağımızı, onların verdiği cevabı baş tacı yapıp sonuçlarına uyacağımızı ifade etmiştim. Bunun için belli bir süredir, ne zaman, hangi yöntemle, ne şekilde, belli tedbirleri alarak bu ön seçimi yapacağımızı yetkili kurullarımızla tartıştık. 40 günde yapılan sayısız toplantıyla… İlkini İstanbul’da yaptığımız kapalı grup toplantımız, Parti Meclisimiz, iki Merkez Yönetim Kurulu toplantımız. Nihayet dün son Parti Meclisimiz, son Merkez Yönetim Kurulu toplantımızla. Bir demokrasi şölenini başlatmaya, bir demokrasi devrimi gerçekleştirmeye, adayımızı yerel seçimlerde yaptığımız gibi kazanacak güçte olan adaylar içinden son sözü örgütümüze sormaya… Eğer iki aday da üç aday da beş aday da kazanıyorsa. Şartları Meclis grubumuzun kimlerin aday olacağını sadece ve sadece onların belirleme yetkisine bırakmaya ve partimize üye olmuş herkesin gelecek Cumhurbaşkanı adayını belirlemede sözünün olacağına, o sürecin başladığına işaret etmiştik. Büyük bir memnuniyetle, gününe göre; en az olan günde 16 kat, çok olan günde 40-42 kat fazla online üye kaydediyoruz. Örgütlerimiz yedi gün, gece 21.00’e kadar açık. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilçe ve il başkanlıklarında her gün normal günlerin 20 katı üye kaydediyoruz. Büyük bir heyecanla insanlar ‘Ben ne yapabilirim?’ sorusuna kendi cevaplarını veriyorlar. ‘Gidip adayı belirleyebilirim, bu iradeyi koyabilirim’ diye.”
“UMUDU SÖNDÜRMEK İÇİN YALANA BAŞVURUYORLAR”
“Karşımızda iktidar yürüyüşümüzü durdurmak isteyen ittifak ise Kasım 2023’te büyük bir değişimi yaşayan, 31 Mart yerel seçimlerinde 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünü kesmek için elinden geleni yapıyor, tek amacı bu. Bunu ahlaklı bir siyasetle, adil bir yarışla yapmak yerine yargıyı kullanarak, biraz önce saydığım yöntemlerle gazetecisinden siyasetçisine, belediye başkanından Meclis üyesine, herkesi yargı sopası ile sindirerek, kimini içeri atarak, kimine yasak getirerek, kimine kayyum atayarak mücadele ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ni eski model, sığ tartışmalarla medyada boğmak… ‘Aday kim olacak, o mu olacak, bu mu olacak? Kriz mi çıkacak? Masadan mı kalacak?’ diyerek Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve ondan ümidi olan seçmeni meşgul etmek ve ümitsizliğe sevk etmek istiyor. Bunun için biz kararlı adımları atmak için bütün hazırlıklarımızı yaptık. Her geçen gün bizim daha çok güçlendiğimizi, ilk seçimde tecelli edecek millet iradesinden korktuklarını, rekabetten korkan, kaçan bu iktidarın karşısında cesaretle, dimdik ama bir kişi, iki kişi değil onun karşısına kimi dikeceksek, arkasına önce 1 milyon 600 bin CHP’liyi, sonra da bu sistemden, bu rejimden, bu zulümden, bu açlıktan şikayet eden herkesi dikip ‘Hadi bakalım arkasında biz varız’ demeye niyetliyiz. Onun için yola çıkıyoruz. Geçen hafta Çağlayan’da umut olan fotoğraf, bu hafta Pazar akşamı biraz önce gösterdiğim o fotoğraf, Türkiye’de umutları yavaş yavaş körelen, azalan umutları yeniden canlandırmıştır. Ve önemli bir toplantı yaptık. Pek çok konuyu konuştuğumuz toplantının sonundaki fotoğrafı biraz önce gördünüz. O gülen yüzlerden bile bir kriz çıkarmaya çalışan bir akıl Pazartesi sabahı başladı, Pazartesi sabahı. Ve ne yalanlar. Birisi bir gazetenin temsilcisi, Pazar akşamı, Pazartesi sabahı. Ne yalanlar. Dün akşam ‘Mansur Yavaş masadan kalktı, kavga ettiler, şunu dediler bunu dediler.’ Yandaş basın. Bugün sabah dahil. Yine bir saygın televizyon kuruluşu, ‘Efendim Mansur Yavaş dün akşam, her şartta, her durumda aday olduğunu söyledi.’ Krize bak. Biz fotoğrafı çekiyoruz, çektiren biziz, çeken belli. Orada olmayanlar, ‘Nereden, nasıl yeniden bu umudu söndürürüz, yeniden bu kabaran, yükselen duyguları dindiririz, yeniden yükselen bu erken seçimle ilgili heyecanı dizginleriz’ diye yalana başvuruyorlar.”
“MANSUR BEY DE ‘KARA PROPAGANDA BİTSİN’ DİYOR”
“Şimdi o konuşmayla ilgili, o günkü durumla ilgili net olarak, her iki başkanım da nasıl o gün fotoğrafı paylaştık, hızla birbirlerine ikisi birden aynı fotoğrafı paylaşıp, o duyguyu paylaştılar. Başkanlarımızla yaptığımız o görüşmede vardığımız sonuçları birinci ağızdan, partinin Genel Başkanı olarak ben söylüyorum. Mansur Bey’le de biraz önce görüştük. O da yılmış bu iki gündür dezenformasyondan. ‘Siz anlatın ben de Genel Başkanımızın söylediklerini bizzat teyit edeyim, bu kara propaganda bitsin’ dedi. Şimdi o gerçekleri konuşma vakti. O görüşmede bir; partinin başarısı için herkesin elinden geleni yapacağı, parti kararlarına uyacağı ve milletimizin hayal kırıklığına uğratılmaması noktasında çok hassas bir sürecin yürütülmesi gerektiği konusunda tam mutabakat sağladık. İki; Türkiye’ye umut olmuş iki ismin ön seçim yarışına girerek birbirini yıpratmaması konusundaki talep ve öneriyi konuştuk ve bu konuda fikir birliğine vardık. Sayın Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçime girmeyeceğini bize bildirdi ve şu cümleyi kurdu. Bunun bilinmesini istedi. ‘Hepsi bizim partililerimiz, bizim üyemiz, elbette onların verecekleri karara ben de saygılıyım, hepimiz saygılıyız.’ Ve üç; ön seçim süreci dahil, tüm bu süreçlerin hep birlikte ortak akılla yürütülmesi, bundan sonra daha çok bir araya gelinmesi konusunda hemfikiriz. Amacımız net, yargı sopasıyla karşımıza dikilenlere karşı, içimizi karıştırmaya çalışanlara karşı, hep birlikte dimdik duracağız. Partide bir kaos arayanlar, devlet imkanlarıyla karşımıza dikilip önümüzü kesmeye çalışanlar, avuçlarını yalayacaklar. Benim için en büyük kazanım, yıllardır CHP’yi hiziplerin, ayrışmaların, kavgaların merkezi gibi gösterenlere inat, her iki belediye başkanımızın da göstermiş olduğu birlik ve beraberlik görüntüsüdür. Bu öylesine bir görüntü değildir. Suni bir görüntü değildir. Bu samimi, ahlaklı ve milleti merkeze alan bir tutumdur. Partimizin bir ve beraber, bu birlik görüntüsünün bozulmaması için her iki başkanımızın da olağanüstü çabalarına, ben buradan hem Mansur Başkanın hem Ekrem Başkanın birbirleriyle kurdukları samimi abi kardeş ilişkisine ve ‘Milleti kurtaralım da, ne olacaksa olsun’ yaklaşımlarına yürekten teşekkür ediyorum.”
“CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZI 23 MART’TA BELİRLEYECEĞİZ”
“Ve son olarak dün Parti Meclisimiz’de, ardından Merkez Yönetim Kurulumuz’da ön seçim süreci ile ilgili nihai kararı vermiş durumdayız. Belirlenen seçim takvimine göre 11 Şubat 2025 bugün, kararın alınması ve ilanıyla birlikte takvimin birinci günüdür. Takvimin tüm detaylarını Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız kamuoyuyla bir özel basın toplantısıyla paylaşacaktır. Ancak ben iki kritik tarihe dikkat çekmek isterim. Bunlardan birincisi 28 Şubat Cuma günü saat 17:00’ye kadar Türkiye’yi yönetecek bir sonraki cumhurbaşkanının belirleneceği ön seçimi seçicisi, seçmeni olmak isteyen Türkiye’nin başta bütün gençlerini, harıl harıl partiye online kayıt olan bütün gençlerini ve Türkiye’nin bütün demokratlarını, büyük Türkiye İttifakı’nın Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayını belirlemekte görev almak üzere baba evine gelmeye, kaydolmaya ve yapılacak seçimde oy kullanmaya davet ediyorum. Aldığımız karar gereğince cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz, hayırlı uğurlu olsun.”
“SALON ADAMI ERDOĞAN, HALKIN ADAYI KARŞINDA OLACAK”
“Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum, içimizi karıştıramayacaksın. Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın. Yargı aparatlarıyla önümüzü kesemeyeceksin. Bizi yenmenin tek yolu sandıkta yenmektir. Seni rekabete, namuslu bir yarışa, korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum. Salon adamı Erdoğan, halkın adayı karşında olacak. Sana meydan okuyoruz. Yönetemediğin ülkeyi o yönetecek. Biz yöneteceğiz. Krizi bitirecek, zaferi getireceğiz. Adayı belirlemeye, meydanlara çıkmaya, Türkiye İttifakı’nı meydan meydan büyütmeye, bir olmaya, birlikte olmaya, hiç ayrılmamaya, Türkiye İttifakı’nı kazandırmaya, Türkiye’ye kazandırmaya kararlıyız. Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak. Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”