Yine bir muhalefet patisi yine İstanbul. Bu sefer kurşunları kimin attığı belirlenemediği gibi il binasına hasar da verilemedi. Buradan birçok sonuca gidebiliriz. Öncelikle şunu görmemiz gerekiyor. Erdoğan tehdit dilini tercih ettikten sonra sağda onun kelimelerini, cümlelerini emir telakki etmeye hazır zıvanadan çıkmış bir kitle var. Bence bu kurşunlamalar partileri bugün bıktırmak ve yıldırmak için yapılan kurşunlamalar değil. Bu kurşunlamalar bir ön korku salmak ve seçim akşamı Mehmet Barlas’ın yazdığı gibi, bir kargaşa çıkacaksa veya bir olay olacaksa, muhalif partilerin seçim sonuçlarına itiraz edeceği bazı şeyler gündeme gelecekse “İki kere düşünmeleri” için şimdiden ana muhalefet partilerini kurşunlamaya başladılar. Yani bu kurşunlamalar bugün yapılan açıklamalar ve siyasetle ilgili değil. Bu kurşunlamalar bir ön alma. Barlas’a bilerek o yazıyı yazdırdılar. Muhalefete “Seçim akşamı bir kargaşa çıkabilir, ona göre silahlarımız hazır sizi bekliyoruz” ültimatomu veriyorlar.
Mahir Akkoyun Haksız mı?
Görsel iletişim tasarımcısı Mahir Akkoyun oldukça ilgi gören stickerlar tasarladı. Zeki bir görsel iletişim tasarımcısı. Benzer tasarımlar yurtdışında da yapılmıştı. Mahir Akkoyun stickerları ürünlerin üstüne “Pahalı olduğunu mu düşünüyorsunuz nedeni Erdoğan” yazacak şekilde detaylandırmış. Bu stickerlar o kadar büyük bir çılgınlığa dönüştü ki insanlar farklı etiketler oluşturmaya başladılar. Mesela, “tweet atarken tutuklanacağım korkusu mu yaşıyorsun nedeni Erdoğan” gibi farklı farklı versiyonlarını çıkartmaya başladılar.
Halk muhalefetten daha etkin muhalefet yapmaya başladı. Halkın, gençlerin canına tak demiş ve kolları sıvamışlar, bu seçimi kaçırmamak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Yargı da bu noktada “Nasıl Reis’e dokunursunuz” korkusu salmaya çalışıyor.
O kadar bozulmuş bir yargı sistemi var ki! Çok basit bir soru sormak istiyorum: Bu stickerları AKP’li gençler bastırmış olsa ve mesela CHP’li belediyelerin işbaşında olduğu illerde belediye otobüslerin üstüne yapıştırıp “Ulaşımın pahalı olduğunu mu düşünüyorsunuz nedeni Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş” gibi bir çıkışta bulunsalardı - bunun bile altı boş da - ne olurdu?
Yargı o AKP’li gençleri tutuklar mıydı, gözaltına alır mıydı, onları baskılayabilir miydi? İşte tam da bu nedenle fiyatlar yükseliyor. Protesto hakkımızı kullanamadığımız için, demokrasi olmadığı için, yargı sarayın emrinde olduğu için … İşte bu nedenle fiyatlar yükseliyor, tam da bu nedenle iflas ettik!
Karşımızdaki tablo o kadar trajik ki! Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız; Erdoğan anayasal güvenceyle tek adam rejimi inşa etmedi, anayasal güvenceyle hanedan olmadı. Evet, anayasada yapılan bazı değişiklikler onun önünü açtı. Ama bir tek adam rejimi sarayın emrindeki yargı sayesinde kuruldu, sarayın emrindeki hukukçular sayesinde kuruldu. Halk sarayın emrinde olan bu hukukçulardan mutlaka hesap sormak zorunda.
Yöneylem Araştırmanın Anketinde Ne Var?
Seçim yaklaştığı için sizlerin kafasını karıştırmamak için anketleri değerlendirmemeye çalışıyorum. Ama dün gittiğim bir STK kuruluşunda oy oranları tartışılınca Yöneylem Araştırma’nın anket sonuçlarını değerlendirmeye karar verdim.
Partiler ekseninde oy oranları şu şekilde:
Kararsızlar dağıtıldıktan sonra
AKP : %35
CHP kısmen de olsa yükselişte. Yöneylem CHP’nin oy oranını yüzde 27.6 ölçmüş.
İYİ Parti yüzde 9.5.
HDP yüzde 9.3. Seçimde bu muhtemelen Yeşil Sol olacak.
TİP’i yüzde 3.3
MHP’nin oy oranı artık hiçbir ankette değişmiyor. Yüzde 6.3 veya 6.7 arasında gidip geliyor. Bazı anketlerde yüzde 7’nin üstüne çıkabiliyor.
Memleket Partisi’nin aldığı ilginç bir sonuç var. Bu sonucun çok ciddi bir kısmının Millet İttifakından geldiği biliniyor. Yüzde 1 ölçülen parti masa dağıldıktan sonra 4.5 ölçülmeye başlandı. Bunda biraz depremin de etkisi var.
YRP’nin oy oranı yüzde 1.1. Zafer Partisi’nin oy oranı yüzde 1 DEVA Partisi yüzde 0.9
Diğer partilerin toplam oy oranı yüzde 1.5
Bu oy oranlarını böyle tekrarlamanın çok fazla anlamı yok. Neden?
Seçim sisteminde baraj değişti, yüzde 7’ye indi, hesaplama yöntemi değişti. Dolayısıyla karşımıza nasıl bir parlamento çıkacak sorusu partilerin oy oranlarından daha önemli noktaya gelmiş durumda.
Cumhur İttifakı AKP ve MHP anlaşılan birbirlerine girmiş durumda. MHP, İYİ Parti’deki çöküşü gördüğü için kendi logosuyla seçime girme kararı verdi ve İYİ Parti’yi milliyetçi adaylarla daha fazla yıpratıp oradan oy kazanmak istiyor. Bunu başarabilir mi İzleyeceğiz ve seçim akşamı bakacağız. Ama bu ayrışma yani ittifak içinde farklı logolarla seçime girme yarışından dolayı Cumhur İttifakı inanılmaz ölçüde milletvekili kaybedecek.
Millet İttifakında ise tam tersi bir tablo var. Millet İttifakında önceki yazılarımda anlattığım fermuar sistemi nedeniyle İYİ Parti CHP şeklinde gidiyor. Bazı illerde önce CHP birinci sırada aday oluyor. Sırasıyla CHP İYİ Parti şeklinde gidiyor. Bir kenetlenme va. Bazı illerde de yani CHP’nin oy oranının düşük olduğu illerde de İYİ Parti birinci sırada oluyor. İYİ Parti CHP şeklinde listeleniyor.
Bir Simülasyon Yaptığımızda Ne Oluyor?
Cumhur İttifakı seçime kendi logolarıyla gittikten sonra bu oy oranlarına göre bir simülasyon yaptığımızda ortaya nasıl bir parlamento çıkıyor? AKP 266 milletvekili kazanıyor HDP 72 milletvekilinde kalıyor. İYİ Parti’nin milletvekili sayısı 44’e düşüyor ve MHP’nin vekil sayısı da 24 vekilde kalıyor.
Bu oranlara göre ittifakları dağıttığımızda Cumhur İttifakı 290’a geriliyor Millet İttifakı ise 238’de kalıyor ama muhalif cepheye Emek ve Özgürlük İttifakını da koyduğumuzda şu anki muhalifler 310 milletvekiline ulaşıyor.
Memleket Partisi’nin Rolü Ne?
Parlamento ekseninde Memleket Partisi’ne baktığımız zaman Memleket Partisi yüzde 4.6 oy oranı ile 0 milletvekili çıkartırken bu yüzde 4.6’nın yüzde 70’e yakınını yani o 3 puanı CHP ve İYİ Parti’den koparttığı için inanılmaz bir vekil kaybına neden oluyor. Yani Memleket Partisi barajı aşamadığı ve vekil çıkartamadığı için aldığı oy oranıyla muhalefeti aşağı çekerek partiler ekseninde de Saray’a hizmet etmiş oluyor.
Dün Umuttepe’den indikten sonra İzmit turu yaptım. Herkes Memleket Partisi bu kadar oy alıyordu da neden Muharrem İnce’ye bir şey teklif edilmediğini tartışıyordu. Sizlerin de gazetelerden okuduğunuz gibi hem Fikri Sağlar hem de CHP’nin doğal ağabeyi Hikmet Çetin İnce’yi ziyaret etmiş, vekillik teklif etmişler, durumu anlatmışlar. Kılıçdaroğlu gittiğinde İnce’den öyle bir adım görmüş olsaydı O da söyleyecekti belki ama Muharrem İnce bu kişileri reddetmenin keyfini yaşıyor. En ufak bir uzlaşı yok. Hikmet Çetin’e verdiği cevap “O benim derdim değil”. İnce’nin hesabı anlaşılan “muhalefete zarar verebildiğim kadar vereyim, kopartabildiğimi kopartayım, benden sonrası tufan”
Bunu kimlerle yapıyor? Memleket sevgisi, cumhuriyet sevgisi zirve yapmış seçmenle yapıyor. Çok ilginç değil mi? İnce’nin seçmeni CHP’den daha az Kemalist olduğu için Kemalist ve laiklik hassasiyeti daha düşük olduğu için kopan seçmen. Çok ilginç bir seçime doğru gidiyoruz, çok ilginç bir seçim sürecindeyiz. Görünen o ki hem parlamento da hem cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce bizim beklentimizin ötesinde bir zarar verecek. Bir daha Muharrem İnce hakkında yazmayacağım demiştim ama en güvenilir anketlerde bile daha dün yüzde 1 bile alamayan Memleket Partisi yüzde 4 ile 6 arası oy oranına sahip. İşte başkanlık sisteminin cilvelerinden bir tanesi de bu!