Bundan 15-20 yıl önce insanlar bir şekilde para biriktirebiliyordu. İnsanlarımızda öyle yada böyle birikim yapma alışkanlığı vardı.Şimdiki yıllarda ise maalesef amaçsız kredi çekme alışkanlığı nüksetti,ne yazık ki sürekli artan yeni tüketim alışkanlıkları işçive memurun maaşını eritti, işçi ve memurun maaşları yeni dünya düzeninin masraflarına yetmemeye başladı buda halk arasında derin ekonomik farklılıklar yaratmaya oluşturdu.
2003'yılından itibaren, Türkiye' nin karma ekonomiden çok hızlı bir şekilde çıkıp, özel sektöre ağırlık vermesi tarımı bitirme noktasına getirdi. Durum böyle olunca işçi sınıfı çoğaldı, şehirler'de konut'a talep arttı,devleti yönetenler bunu gördüğü için inşaat sektörüne büyük imkanlar sağlayarak,rant zinciri oluşturdular.Buda inşaat sektöründe belli bir kesimin büyümesini sağladı.Hükümetin düzensiz ve geri dönüşümsüz harcamaları ülke rezervlerni bitirdi.
Ödenemeyen borçlarla karşı karşıya kalınınca, ülke otoriter bir şekilde yönetilmeye başlandı, bunun sonucunda hükümet yandaşı kartel gruplar doğdu. Bu da toplum arasında derin sosyo- ekonomik, uçurumlar meydana getirdi. Borçlar borçla kapatılmaya başlandı, hükümette devleti büyük borç batağının içine sokarak uzun vadeli kaynak arayışları içine girdi. Bunun sonucunda doğal olarak taviz vermek zorunda kaldılar ve de ekonomik buhrana sebebiyet verildi.
Şimdi mecburen insanlarda gelecek kaygısı yaşanmaya başladı, gelecek kaygısını gidermek için, ilk önce psikolojik olarak toplum barınma ihtiyacını gidermek istemekte. Bu durum eski yıllarda bir şekilde halledilebiliyordu, biraz para biriktirip biraz kredi çekip ya da emekli ikramiyesini verip karşılığında küçükte olsa bir daire alınabiliyordu. Son 10 yılda konut fiyatları %415 arttı tabi çalışanın maaşlarına zam ancak bu oranın yarısı kadar oldu.
Burda büyük rakamın yada büyük sermayenin küçük sermayeyi de yuttuğunu görürsek çok vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır. Kredi faizlerinin'de çok yüksek olduğu bir ortamda maalesef ev alabilmek hayalden öteye gitmiyor.
Düşünün bir kere insanlarımız eskiden piyango bileti aldımı, üç dört milyon çıkarsa işi gücü bırakırım kendi işimi kurarım derdi çünkü paranın değeri vardı. Şimdi ise bu para çıkarsa bir ev bir araba alırım yine çalışmaya devam ederim diyor, ne yazık ki insanların ev alması milli piyango gibi şans oyunlarına kaldı.
Türkiye'de ev fiyatları'nın artmasının bir çok sebebi var bunlardan birtanesi,Dünyada kültürel miras, doğal sağlık, yemek, sahil turizmi ve tarih için en uygun yerlerden biri olarak ülkemizin olması, yabancıların cazibesini çekmektedir.Tabi ülkelerinin paralarının TL'ye göre değerli olması konuta talebi arttırmakta. İkinci etken ise bizim Türk
toplumunun barınma ihtiyacı talebi durum böyle olunca fiyatlar yükselmektedir ve yabancılar maalesef ev alma konusunda ülkemizde galip gelmektedir öncelik yabancılara geçmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tasarrufları bir ev almaya yetmediği için mecbur krediye başvurmaktadır, ülkemizde para kıtlığı olduğu için faizler yüksektir. Bu durumu tersine çevirmemiz için mecbur katma değeri yüksek üretimi arttırmamız gerekmektedir. Üretimi arttırıp kalıcı ve geliştirici hale getiremezsek sürekli olarak bu enflasyon buhranımız sürecektir.
Maalesef şu anki mevcut koşullar sebebiyle konut fiyatlarının %500'lere yakın artmış olması durumu ülkede para kıtlığı ve faizlerin yüksek olması ile Gençlerin şu anki aldığı maaşı oranlarsak konut almak mümkün gözükmüyor ya da faizler önümüzdeki 100 yılda hiç artmazsa 25 yaşındaki bir genç 150 yaşına gelince bir ev alabilecek.
Şimdi soruyorum bu gençler yurt dışına çıkmasında ne yapsın?