İnsan neden dolandırılır?

29 Kasım 2023 Saat: 23:22
Rana Sinem Siklon
Birkaç gündür futbolcuların ve Fatih Terim Fonuyla diğer insanların nasıl dolandırıldığını tartışıyoruz.

Tartışmadığımız şey, bu kadar para elden ödenemez, gelişmiş ülkelerde 10 bin Euro’nun üzerindeki bir rakama çıktığınız zaman bankayı kullanarak ödeme yapılması gerektiği. Kayıt dışı tutulabilen ve kayıt dışı ödemeler yapılabilen ve bu kadar kolay dolandırılabilen kitleyi derin bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor şüphesiz. Tartışılması gereken bu fotoğraftan çok daha büyük bir şey var:   Herkes sosyal medyada bu futbolcuların ne kadar ahmak olduğunu, böyle bir şeyi nasıl yapabildiklerini anlamaya çalışıyor, peçete üstüne yazılmış imzalanmış mizah dolu ifadelerle dalga geçiyor. Dalga geçenler kısmen haklılar, yapılacak iş değil.

Bu işin özeti şu; sahtekârla tamahkâr birbirini çok çabuk bulur. Hemen bir köşe başında buluşurlar, sahtekâr sahtekârlığını yapar çünkü tamahkâr çok kazanma azmi ve isteğiyle çok kolay kandırılır. Bu kadar çok parası olan insanların varını yoğunu üstüne borç alarak bir yerlere yükleyip dolandırılmaları şüphesiz ahmaklık.

Bugünkü yazımda yüzde 52 ile dalga geçeceğim. Bakalım, Yüzde 52’nin dolandırıldığı kare mi daha dramatik yoksa yedi – sekiz futbolcunun dolandırıldığı kare mi?

İnsan Neden Dolandırılır?

Öncelikle şu soruyu sorayım, insan neden dolandırılır? Bunun ilk yanıtı şu; inanmak istediği için. Yani Türkiye’deki yüzde 52 tıpkı o futbolcular gibi çok kazanacaklarına inanıyorlar, çok fazla şey elde edeceklerine, itibarları olacaklarına, güçlü bir devleti olacağına inanıyorlar.

Onların inanması için kurulmuş bir düzenek var, bu düzeneğin başında iletişim başkanlığı duruyor. İletişim Başkanlığı ürettiği bilgileri, satın aldıkları veya tehdit ettikleri medyaya sunarak yüzde 52’nin inanmasını sağlıyor. Bu yüzde 52 kendilerine sunulan bu sanal gerçekliğe inanıp bu adamların peşinden gidiyorlar.

Her şeylerini kaybettiler, 128 milyar doları sadece Erdoğan’ı başarılıymış gibi göstermek için bozdurup piyasaya ucuz rakamlarla sürüp hazinedeki dövizleri boşalttılar. Hukuk sistemini askıya aldılar. Bugün dolandırılanlar soluğu Erdoğan’ın kapısında alıyorlar.

Neden?

Çünkü mahkemelerin işlemediği, hukukun askıya alındığı, sarayın kapısına bağlandığı bir ülkede gidilebileceği başka bir yer olmadığı için Erdoğan’ın kapısına gidiyorlar. Madem dolandırıldınız, çok da haklısınız, bu kadar parayı kaybettiniz. Neden yargıya gitmiyorsunuz, neden cumhurbaşkanına çıkma gereği hissediyorsunuz?

Ülkenin hukuk sistemi ile birlikte medyası çalındı. Yüzde 52’nin hoşuna gitti medyanın çalınması. Medyanın tek sesli olması ve sadece liderlerini savunmasına alkış tuttular. Halbuki özgür medyanın olmadığı yerde doğru habere ulaşamazsınız ve seri bir şekilde dolandırılırsınız. Yani böyle bir batağın içine girdiğimiz için gelecek kuşaklar da dolandırılmaya devam edecek, Türkiye’nin normalleştirilmesi bile seneler alacak. 

Mülakatlardan Hiçbir Şey Elde Edemeyen Yüzde 52’nin Evlatları

Mülakatlarla evlatlarınızın geleceği çalındı, sadece parti referansı olabilen insanların bir yerlere gelebildiği onların da aldığı maaşların hiçbir şeye benzemediği bir ülke yarattılar ama “Kul hakkı” ile inşa ettikleri kariyerleriyle mutlu olup aynı adamı seçmeye devam ettiler.

Yüzde seksen, yüzde yüz, yüzde yüz yirmilere ulaşan enflasyon ile birlikte cebinizdeki para dolandırılarak alenen çalındı ama siz yedi – sekiz tane futbolcuyla dalga geçiyorsunuz, onlarla alay ediyorsunuz. Aslında gülünmesi gereken şey beşli çetenin kurduğu tezgahla döviz üstünden yolcu garantisi, hasta garantisi vs bir sürü şeyin garantisi ile birlikte hazine garantili bir şekilde bırakın bugünün bütçesini, gelecek 49 yılın bütçesini çaldılar, siz yedi - sekiz tane futbolcunun nasıl para kaptırdığı hesaplarını yapıyorsunuz.

Yurtdışındaki Türkiye ..

Dış politikada Türkiye otokratik bir rejim olarak sınıflandırıldı, çevresinde tek bir tane bile görüşebileceği ülke kalmadı ama siz bu itibar hırsızlığını da tolere ettiniz ve görmezden geldiniz. Avrupa istikametinden sapıldığı için modern bir insanın bireysel özgürlüklerini garanti altına alan bir devlet yapısı elinizden çalındı ama siz bununla gurur duydunuz hatta elinizde bayrak sallayarak “Nasıl Avrupa’ya kapıları kapattık” diye sevindiniz.

En az 5 milyon mülteciye kapılar açıldı, para karşılığı pasaportlar verildi, ülkenin demografik yapısı çalındı, ülkenin huzuru büyük ölçüde çalınmış oldu, plansız bir şekilde ülkenin şehirleşme yapısı alt üst edildi ama siz bunu da görmezden geldiniz.

Eğitim çalındı. Tek bir Türkçe neti yapamayan öğrenci Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı, bu televizyonlarda söylendi, çocuklarınız eğitim almadan diploma almaya başladı ama bu yedi – sekiz futbolcu kadar gündem olmadı bu konular.

CHP’den İlginç Açıklama

CHP’den ilginç bir açıklama geldi. Özgür Özel kayyumlara karşı olduklarını söyledi. Şüphesiz Kürt seçmenin gönlünü kazanmak için demokrasiden yana böyle doğru açıklamalar yapmaya devam etmeli yeni genel başkan. Bu tür hamleler yapıldığında CHP susup sadece seçim öncesi Kürt seçmenin hatırını sorarsa, Kürt seçmenin siyasi refleksi çok yüksektir, CHP’nin yüzüne bakmayabilir. Bu nedenle yerel seçimden sorarsa gerçekten tekrar kayyum atama rezaletine başvurulursa, bu noktada CHP’nin yapması gereken şey evrensel hukuki ve demokratik değerler çerçevesinde Kürtlerin hakkını savunmak olmalıdır. Çünkü evrensel hukuku tamamen unutan, kendisinin ihlal ettiği değerleri bir tarafa bırakıp hesap soran bir iktidar var karşımızda.

Erdoğan dün gene “İsrail genelkurmay başkanı Guteres uluslararası insan hakları mahkemelerinde işlediği suçlar nedeniyle yargılanmalıdır” dedi. Kim dedi bunu? Erdoğan. Hangi Erdoğan? Kendi atadığı üyelerden oluşan Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayıp seçilmiş milletvekili ve masum insanları dışarı bırakmayan, Anayasa Mahkemesi üyelerini tehdit eden, Anayasa Mahkemesini kapatmak, kaldırmak ya da şeklini değiştirmek ile tehdit eden Erdoğan söyledi bunu.

Dahası var mı? Dahası var. AHİM kararlarını tanımayan yani uluslararası hukuk kendi aleyhinde karar aldığı zaman tanımayan ama uluslararası hukuk üstünden hesap sormaya kalkışan Erdoğan söyledi bunu. Şimdi Erdoğan’ın söyledikleri Ortadoğu’da neden hiç etkili olmuyor, neden onu hiç kimse saymıyor, en ufak bir pazarlığın içine sokmuyor görebiliyor musunuz? Nereden bakarsanız bakın, tutarsız kendisiyle çelişen ve uluslararası sistemde hiçbir karşılığı kalmayan bu adamlara dolandırılan yüzde 52 şu tabloyla ne kadar utansa o kadar azdır.

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat