Ülkemize ilk olarak 15/06/1936 tarihinde kıdem tazminatı kavramı girmiştir. Dünyada ise ilk olarak 1800'lü yıllarda ingiltere'de bu kanunun temelleri atılmıştır.Aslına bakılırsa iş kanunu kıdem tazminatı düşüncesinden sonra gelişmiş ve detaylandırılmıştır.
Halen ve artarak Kıdem tazminatı olayında, milyonlarca işçi mağdur bırakılmaktadır. Şuan ki kıdem tazminatı insanlara zulümdür. Dünya geneline baktığımızda insanlar ücret kazanmak için işlere girer. Yasal çerçevede çalıştığı sürece kıdem tazminatı ve sigorta hakkı kazanırlar. Kıdem tazminatıda ücret ve sigorta hakkı gibi bir kazançtır. Malesef Türkiye'de bu hak her nekadar işçiden yana gözüksede aslında kötü niyetli işverenin insiyatifine bırakılmıştır. İşveren işçiyi işe alır almaz nasıl en düşük maliyetle en fazla fayda sağlarımın derdine düşmektedir. İşveren herzaman işçiye verdiğinin çok fazlasını istemektedir. Bunu örnekleyecek olursak;
Servisi olmayan iş yerlerinde işçi işine 15 dakika önce gelmek zorunda diye bir kural koymuşlardır. Bu günümüz trafiğinde sürekli gerçekleşebilecek bir durum değildir.Yine işçi 7.5 saatlik çalışmasına karşılık 30 dakikalık yemek molası verilmektedir. Buda çok iyi niyetli bir durum değildir.
Basiretsiz yöneticiler iş hukukunun dışına çıkıp, çalışanlarını 8 saat dinlendirmeyip işe çağırıp, gelmez iseniz tutanak ile tehtid edebiliyorlar. İşverenin yada onun atadığı yöneticilerin, yaptığı hataları işçiler kabullenmek zorunda bırakılıyor. Bu durum bir şekilde kılıfına uyduruluyor. Bir kişi amirinin yüzünden yada onun verdiği yanlış görevden ötürü hatalı sayılıp tüm sorumluluk işçinin üzerine yıkılabiliyor. Yazılı savunma isteyip haksız duruma düşürüp istifa etmesini sağlıyorlar. İşçide Kıdem tazminatım yanmasın diye istifa edemiyor yada kıdem tazminatı alamazsın algısı oluşturup işçinin işten tazminatsız çıkmasını sağlıyorlar. İşçi
bu duruma karşı çıktığında dahada fazla iş yaptırıp sürekli hata yapmaya zorluyorlar. Hatta başka çalışan işçileri diğer çalışan arkadaşlarına karşı yalancı şahitlik yaptırıyorlar. İhtiyaç olunduğunda ücretli yada ücretsiz izin vermiyorlar. Yine tatil günlerinde mesai yapmaya zorluyorlar. İşyerinin farklı şubeleri varsa oralara zorla yolluyorlar, böylece oralarda personel açığını başka personel almadan işçi üzerinde haksız kazanç elde ederek kapatıyorlar. Haksız terfi yapılarak, işçilere bilinçli olarak yapılması gereken işi tamamıyla öğretmiyorlar. Daha sonra gerekli bilgi verildi diye eğitim dosyası imzalatıyorlar. İşçiyi vardiya saatinden çok önce çağırıp,çıkış saatinden sonra yolluyorlar. Kişi bu durumları dile getirdiğinde" mevcut durum bu istifa et " diyorlar. Bütün bunların yanında kişi taşeron firmada çalışıyor ise taşeron firma kişiyi başka projelere yollayarak bıktırma politikası uygulayabiliyor. Kişi evine yakın bir yerden daha uzak bir yere alınarak
servis ücretide verilmeye biliyor. İşçi mecbur evine yakın bir iş bulup işinden tazminatsız ayrılmak zorunda kalıyor. Kişiye verilmeyen kıdem tazminatı doğal olarak işverenin cebine kalıyor. Şuan ki kıdem tazminatı kanunu iş verenin işine geliyor. Bunu hem işçiye bir gözdağı gibi gösteriyor hemde kendisine haksız kazanç sağlıyor. Tüm bu olanlardan dolayı işçi,işine saygı duyamıyor.İşinden ayrılıncada başka bir mesleğe geçiyor. İşinde uzmanlaşamıyor. Kariyer yapamıyor.
İşçi işini beğenmeye bilir,işine alışamamışta olabilir,uzun yıllar çalışıp işinden bunalmışta olabilir. Neyazikki işçi işverenle anlaşmazlık larda çoğu zaman tazminatsız ayrılmak zorunda bırakılıyor. Yada başka bir işe kıdem tazminatı yanacağı için geçemiyor.
Malesef suanki iktidar, bu durumların hepsini görmektedir lakin hiçbir şekilde düzenleme yapmamaktadır. Çünkü kendi çocuklarının, akrabalarının ve yandaşlarının firmaları bu uygulamadan büyük rant sağlamaktadır.
Sonuç olarak; Mevcut kıdem tazminatının işverenin hertürlü boşluklardan yararlanarak, işçiyi mağdur durumda bıraktığı bu bilmeceden çıkarmamız gerekmektedir. Bu da en uygun gözüken, işçinin kıdem tazminatının günlük ücreti hesaplanarak aylık ücretine yatırmakla çözülür.Kişi ozaman işine,işverene vede işyerine saygı duyar,işine sahip çıkar.