Küreselleşmenin çöküşü, Dünyanın yeni düzen arayışı

6 Ocak 2019 Saat: 13:57
Cavit İnam
Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na seçilmesinden sonraki ilk beyanatı küreselleşme karşıtı olmuştur.
Sistemin ABD aleyhine sonuç doğurduğunu, bu nedenle de, ülkesini çıkarlarını koruma adına bağımsız hareket edeceği sinyalini vermiştir. Küreselleşmenin nimetlerinden yararlandığını iddia ettiği Çin'e karşı ekonomik tavır alacağını açıklamıştır. Bu bağlamda; gümrük vergilerini yükseltme kararı yanında, tek yanlı olarak, küresel taahhütlerini yerine getirmek konusunda çekingen bir politika izlemeye başlamıştır.
İkinci dünya savaşı sonrasında, 1944 yılı itibariyle, batı ülkeleri öncülüğünde, 44 ülke bazında, "Bretton Woods" adlı para sistemi oluşturulmuştur. Tüm katılımcı ülkeler, ulusal para değerlerini altınla ölçümlenen ABD dolarına endesklemiştir. 1970 yıllarına gelindiğinde ise, katıldığı savaşlardan ötürü, ABD ekonomisinde yaşanan sorunlar nedeniyle, doların altına olan bağlantısı sonlandırılmış, dalgalanmaya bırakılmıştır. Samuel P. Huntington, Milton Freidman, Thomas L. Freidman gibi teorisyenlerin biçimlendirdiği, küreselleşme olarak tanımlanan yeni dünya düzeni uygulanmaya konulmuştur.
Küreselleşme kapsamında; Ulus devletlerinin gücünün azaltılacağını, karar alma mekanizmasının küresel pazarlara devredileceğini, dünyanın geleceğine ekonomilerin yön vereceğini,ulus-ötesi şirketlerin belirleyici olacağını, serbestleşme ve özelleştirmelerin ivme kazanacağını öngören kuramsal altyapı hazırlanmıştır. Bu doğrultudan hareketle; neoliberal politikalar, sistemin uygulama araçları olarak devreye alınmıştır. 1970, 1980'ler boyunca; gümrük vergilerinin indirilmesi, üst gelir gruplarının vergi oranlarının düşürülmesi ve yapılan ticari anlaşmalar sayesinde, göreceli bir başarı hikayesi kayda geçirilmiştir.
Ulus devletlerinin gücünün sınırlandırılması, ulus-ötesi şirketlerin çıkarcı, tekelci politikaları, finansal sektörünün kontrolsüz işlevi, parasal genişlemenin ortaya çıkardığı tüketim çılgınlığı, devletlerin yüklenmek zorunda kaldıkları ağır borç yükü ve bölgesel savaşların yarattığı göç dalgası nedenleriyle uygulanan sistem giderek açmaza sürüklenmiştir. Bu bağlamda; 1990'lı yıllar itibariyle ortaya çıkan Asya krizi öncü sinyal olmuştur.
ABD kaynaklı 2008 finansal krizi ise, küreselleşme düzeninin çökmeye başladığını ilan etmiştir. Ödenmeyen konut borçları yüzünden, mali kuruluşlar iflasa sürüklenmiş, kamu desteği sayesinde reel sektörün ayakta kalması ancak sağlanabilmiştir. Kriz; başta Avrupa olmak üzere, dünyanın her tarafında etkisini göstermiştir. Gelinen bu aşamada ise; devletlerin, özel sektörün ve bireylerin borç yükünün artması, iflasların yaygınlaşması, kamu kaynaklarının devreye alınması sonucu doğurmuştur. Ayrıca; bireysel, bölgesel ve küresel gelir dağılımının bozulması, büyümenin yavaşlaması, enflasyonun yükselmesine yol açılmış, uygulanan küresel sistemin sorgulanması aşamasına gelinmiştir.
Dünya genelinde ortaya çıkan bu olumsuz tablo nedeniyle de; ekonomik çevrelerinde,  küreselleşme uygulamaların çöküntüsünün sinyali olarak algılanmıştır. Başta ABD ve AB olmak üzere tüm ülkeler sorunun önemini algılamış, teorisyenler, ekonomistler arayış içine girmiştir. Ülkeler arasında, ticaret kaygısı ile, gümrük vergileri kanalıyla, serbest ticarete sınırlama getirilme gereksinimi ortaya çıkmıştır. Stres yüklü bir uluslararası ilişki örgüsü kendini dayatmıştır. Ulus devletlerinin daha insiyatifli konuma gelmesi, kamunun ekonomik işleyişte belirleyici olma ihtiyacı ile yüzleşilmiştir. Çatışmacı konuma sürüklenmeden, yeni dengelerin oluşması, adil bir dünya düzenin kurulması beklenti ve özlemi ortaya çıkmıştır.
Saygılarımla,

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat