Bir kısım insan hoşuna gitmeyerek okumuş bile olsa, dil ile söylenene bir süre sonra kalp de alışıyor olmalı ki, milletimiz üzerinde oynanan onlarca oyuna rağmen hala bir arada ve millet olma bilinci ile diğer “Müslüman” ülkelere örnek ve umut teşkil ediyoruz!
Andımızın sözlerinde ki mana güzelliği derinliği bir yana, hep bir ağızdan uyum içerisinde disiplinle ne kadar çok yakışıyordu o temiz ağızlara…..
Faydası saymakla bitmez…
***
2000 li yıllar öncesinde öğrenciler arasında, sınıf ve gelir farklılığı ayrımını ortadan kaldıran tek tip önlüklerden beyaz yakalıklardan, liselerde forma ve takım elbise bütünlüğüne, öğretmenlerin giyim kuşamının saç sakal bıyık kravat fular disiplininin öğrenci üzerinde ki otoritesine kadar, o yıllara ait pek çok olumlu örnek sıralanabilir.
Bu gün her hangi bir okulda veli ile öğretmeni müdürü ya da müstahdemi kıyafeti saçı sakalı ile yani imajı ile ayırt etmeniz ne kadar mümkün yorumu size bırakıyorum.
Eti senin kemiği bizim den, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurumdan, öğretmeni şikayet alo hatlarına!
Oradan parti siyasetinin eğitim kurumlarında ki hakimiyetinin artmasına, sendikal ayrışmalara, yüzdelik dilimlere göre yalnızlaşmalara, oradan senin maaşını benim babam ödüyora, benim babam başkan’a, oradan da aloooo hoca ya, ondan sonra da al sana hocaya gelmenin üzüntüsünü milletçe yaşıyoruz!
Bu durumlar hakkında her yıl yaptıkları eğitim reformları başımızı döndürenler ne düşünüyor bilemem!
Öğretmenden dayak yiyince evde de dayak yerim korkusuyla kabahatini saklamaktan, bana kimse el kaldıramaza!
Seni babama söylerime, sürdürürüme, rahat rahat şikayet edebilmelere, oradan da sen benim çocuğuma nasıl kızarsınlara hatta okul basmalara…
Eskiden kapı tıklamadan içeriden geell sesini duymadan girilemeyen makam odalarına sınıflara tekme ile girmelere!!!
Bir zamanlar sınavla seçerek öğrenci alan Meslek liseleri sanat okulları yerine bol bol açılan üniversiteler ve ilahiyat eğitimleri yüksek tahsilli genç sayımız arttığına göre!
Daha dindar, suç oranlarının azaldığı, aile yapısının güçlendiği adalet duygusunun arttığı bir toplum olmamız gerekmez miydi diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Fabrika ve imalathane sayısı azalırken artan kafe sayısı!
Kısa süreli evlilikler, artan evlilik dışı ilişkiler!
Eşit işe eşit olmayan ücretler, aynı mesleklerin kurumuna göre gelir farklılığı, iş barışında bozulmalar!
3+1 evler yerine rağbet gören 1+1, 1 + 0 minik evler!
İnanç önderlerine duyulan saygı ve güven azalması!
Gibi gibi sorunları ve çözümlerini tekrar tekrar düşünmemiz, okullarda çocuklarımıza değerler eğitimini, yaşadığı toplumda değerleri ve ilkeleri ile tanınan kişiler eli ile dili ile vermemiz lazım.
Acaba, ilk yanlış andımızın kaldırılması, kaldırınca yerine daha kapsamlısının konmaması mıydı!?
Diye tekraren düşünmemiz lazım!
***
Aile demişken, büyük aile yapısından, çekirdek aileye, aradan çekirdeğe evrilen!
Ata erkil Ana erkil yapıdan çocuk erkil yapıya Ana Baba Dede Neneden ebeveyne dönüşen aile içi dengelerin, bozulan ahlaki yapı ve yüz kızartıcı suçlarda ki artışın bir alakası olabilir mi?!
Ya, zeki olanın sınavlarda dereceye girenin, toplumuna bir şeyler katabilme ihitimali olanların, mülakata ve torpile takılma ihtimali!
Belediyeye kapağı atmak yerine, imalathaneye, sanayiye, fabrikaya kapağı atmaya çalışsak, yurt dışına gitmeyi düşünen zeki çocuklarımıza defolsun gitsinler yerine, Seni ben ellerin olasın diye mi sevdim!
Gitme aklım sende kalır, mı desek!
****
Yukarıda ki devrik cümlelere anlatım bozukluklarına ilaveten, düzgün Türkçenin anlamlı program isimlerin çok önemli olduğunu zannettiğim TRT de bir program isminin LİNGO olması ne alaka?!?!
Başka isim mi bulamadılar diye düşünürken, yaşadığımız zamana bir mim koymak için müthiş bir ifade olduğunu keşfederek sizlerle de bu başlık altında duygularımı paylaşmak istedim.
Bu gün LİNGO TÜRKİYE, yarın ne olur Allah bilir!!!