Paradan para kazanmak

1 Şubat 2024 Saat: 17:17
İlker Özben
Türkiye’de özellikle son birkaç senedir ‘’PARADAN PARA KAZANMAK’’ oldukça cazip ve kazançlı hale geldi.

Tabii ki bu durum büyük miktarda parası olup her hangi bir işte sermaye olarak kullanmayanlar ve kısa vadede ödenecek borcu olmayanlar için geçerlidir.

Ama bu şekilde para kazananlar nedense yine de mutlu olamıyorlar.

Nedeni ise şöyle:

Enflasyon paranın getirisinden daha fazla olunca, miktar olarak artan paralarının değer olarak eskisinden daha düşük kaldığını görüyorlar. Haklı olarak kazançlarının reel olmadığını, aslında kendilerinin de kaybedenler tarafında olduklarını ifade ediyorlar. Bu durumda farklı arayışlara girenler de oluyor. Örneğin, banka mevduatının dışında paralarını değişik enstrümanlara yatıranlar işin iyi takipçisi olurlarsa, enflasyonun üzerinde kazanç sağlayabiliyorlar. Bu arada bazen kaybetme riski de olabiliyor.

Buraya kadar yazdıklarım parası olup kazanabilme şansı olanlarla ilgiliydi.

Şimdi size TÜİK’in en son açıkladığı Türkiye’de gelir dağılımı tablosundan bahsedeceğim.

2023 yılı verilerine göre, en yüksek % 20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay oranı % 49.8 iken, bu oran 2006 yılından günümüze en yükseğidir.

Geri kalan % 80’lik grubun aldığı pay ise toplam gelirin sadece % 50 sidir.

Gelir dağılımı adaletsizliğinin matematiksel ifadesi böylesi dehşet verici durumdayken, toplumun kaymak tabakası paradan para kazanırken eksik kazandıklarından bahisle rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Kendi açılarından bunda haklılar, çünkü düşünüp anlayabiliyor ve itirazlarını yapabiliyorlar.

Peki, diğer kesim, yani toplumun esas kaybedeni, yani % 80 lik bölümü ne yapıyor?

Bütün ekonomik problemlerin sorumlusu iktidar partisine ve liderine seçimlerde oy vermeye devam ediyor!

Bu durum normal bir hal mi’dir?

Demokrasiyle idare edilen gelişmiş batı Ülkelerinde böyle sonuçlarla karşılanmaz. Başarısız olanlar iktidardan seçim yoluyla uzaklaştırılır ve yenileri göreve getirilir.

Bizde durumun farklılığını araştıranlar, bir çok neden sıralayabiliyorlar.

Vatandaşımızın eğitimsizliğine dayalı cahilliği, hassas olan inanç ve milli duyguların kullanılarak sömürü düzeninin devam ettirilmesi, sözde sosyal devlet olmanın gereği dar gelirlilere aktarılan minik sosyal yardımların etkisi, vb. gibi bir çok haklı gözüken nedenler…

Kanaatimce esas nedenlerin başında, alternatif olması gereken muhalefetin geniş halk kesimlerine ulaşmayı becerip, yeni bir ekonomik modelin anlatılamaması, anlatılsa bile inandırılamaması, güven verilememesi en başta gelen sebeplerdir.

Aslında bu çarpık durum değişebilir.

Seçmenle doğru ilişki kurmanın birinci şartı, onlara yabancılaşmadan, aşağılamadan, yapılacakları rahat anlaşılabilir bir dille ve samimiyetle anlatabilmekten başlar. Bunu becerebilen bazı muhalif politikacılar bizim siyasi yaşamımızda zaman zaman ortaya çıkmıştır. En iyi örneklerden biri, bütün bu özelliklerin dışında, insancıl ve dürüst bir siyasal lider olan rahmetli Bülent Ecevit’tir.

Mevcut sosyal, siyasal ve ekonomik düzenin devam etmesini savunan bazı gazete ve Tv.yorumcuları, halkımızın abartıldığı kadar sıkıntı yaşamadığını, herkesin iyi kötü durumunu devam ettirebildiğini, hatta en kötü ekonomik ortamda bile bütün eğlence, dinlence mekanlarının dolu olduğunu, sömestr tatilinde Uludağ gibi pahalı sayılabilecek kış turizmi mekanlarında yer bulunmadığından bahisle, Ülkenin iyi idare edildiğini savunuyorlar.

Türkiye 85 milyon nüfusa sahip bir büyük Ülke. İyi kazanan % 20 lik kesim 17 milyon kişi demektir. Dolayısıyla bahsedilen yerlerin dolması, pahalı ve lüks tüketim mallarının çok satılabiliyor olması gayet rahat anlaşılabilir.

Yaşanmakta olan sorun çoğunluk olan % 80 lik vatandaş için geçerlidir. Paradan para kazananların böyle bir derdi olamaz. Onlar düzenin yarattığı mutlu azınlık.

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat