Bu nedenle bugünkü yazıma KONDA verileriyle başlamaya karar verdim. Analiz yaptığımda genellikle “Neden KONDA’yı analiz etmiyorsun” tepkisi alıyorum. KONDA verilerini her zaman ciddiye alıyorum, her zaman seçim sonuçlarını doğru tutturamasa bile Türkiye’deki demografik dağılım, gelir düzeyine göre dağılım, siyasi tercihleri yakından takip etme gibi çok önemli veri bankalarına sahip. Hepsinden önemlisi çok önemli bir tecrübeye sahip.
KONDA yaptığı araştırmaya göre kararsızlar dağıtılmadan Cumhur İttifakı yaklaşık yüzde 38 civarında Millet İttifakı yüzde 32 civarında olduğunu ortaya çıkıyor. Arada 6 puan gibi bir fark var. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oy oranı ise yüzde 10. Yani Emek ve Özgürlük İttifakı seçimleri bloke etse, boykot etse, katılmasa kararsızlar dağıtılmadan Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu ittifak altılı masanın 6 puan önünde.
Bu veriler doğru mu? Bence bu veriler doğru! Seçim öncesi bu analizleri dikkate alırsak seçim akşamı büyük şoklar yaşamamış oluruz. Karşımızdaki tablo Emek ve Özgürlük İttifakının dışarıdan desteği olmasa Erdoğan’ın gerçekten de hem ekonomik olarak hem de fiziki olarak iflas etmiş haliyle kurduğu ittifakın hâlâ önde olduğunu görüyoruz.
Peki, kararsızlar dağıtıldıktan sonra nasıl bir tablo çıkıyor ortaya? 6 puanlık fark 7 puana çıkıyor. KONDA Cumhur İttifakının topladığı oy oranını yüzde 45 olarak saptıyor. Biliyorsunuz, oldukça geniş bir ittifak, onlar da beşli/altılı masaya dönüştüler. Millet İttifakının oy oranı ise yüzde 38. Arada 7 puan fark var. Ama Emek ve Özgürlükler İttifakı da kararsızlar dağıtıldığında yüzde 12’lik oy oranına ulaştığı için Cumhurbaşkanlığı yarışında Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok ciddi favori olduğunu söyleyebiliriz.
KONDA araştırmaya son 3 aydır Cumhur İttifakı’nın oy oranının yüzde 45’te stabil olduğunu, ne aşağı indiğini ne yukarı çıktığını, Millet İttifakının da yüzde 36 ile 38 arasında olduğunu, yüzde 38’in üstüne çıkamadığını yüzde 36’dan da aşağı inmediği notunu düşüyor. Yaklaşık 7 ila 9 puanlık bir farkın iki ittifak arasında gelip gittiğini işaret ediyor. Bakın bu ülkede deprem oldu, ekonomik sarsıntılar oldu, birçok skandal ortaya çıktı.
Bu tablodan ilk olarak seçimin ikinci tura kalacağı sonucunu çıkarabiliriz. Çıkarmamız gereken diğer sonuç ise ilk turda Cumhur İttifakı Millet İttifakından daha fazla milletvekili çıkaracağı. Buradaki en kritik soru “Cumhur İttifakı 300 milletvekili aşabilecek mi?” sorusu. Eğer KONDA’nın verileri doğru çıkarsa, yurtdışından gelecek oyların etkisi vs ile ucu ucuna da olsa hâlâ Cumhur İttifakının parlamentoda çoğunluğu yakalama ihtimalinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu çok büyük bir ihtimal değil ama birinci ittifak çıkacakları artık su götürmez bir gerçek. Sadece 300 milletvekilini aşıp aşmayacakları seçim akşamı belli olacak diyebiliriz.
Partilere Göre Oy Oranları Nasıl?
KONDA’nın verilerine göre
AKP yüzde 36.2
MHP yüzde 7.4
CHP yüzde 24
İYİ Parti yüzde 13.7
HDP/Yeşil Sol Parti yüzde 10.3
Diğer yüzde 8.5
AKP bana göre yüzde 35’lerde seyrediyordu. MHP oy oranın doğru olabileceğini düşünüyorum. Tek başına seçime girme kararı aldıktan sonra MHP’nin oy oranını 1-1.5 artırabileceğini önceki yazılarımda yazmıştım. Üç hilalli logosunun artı 1 puanı var. CHP’nin oy oranının düşük olduğunu düşünüyorum. Yüzde 24’ten yüksek olduğunu düşüyorum. Sonuç olarak benimki bir düşünce sahada olanlar KONDA ekipleri. Bu ankette İYİ Parti oy oranı diğer şirketlerden çok daha iyi çıkmış. Neredeyse yüzde 14. Diğer şirketlerde CHP ve İYİ Parti’nin oy oranı birlikte yüzde 38 – 41 arası bir yerde çıkıyor. İYİ Parti’nin oy oranının yüzde 13 çıkması beni şaşırtmaz ama CHP’nin oy oranının yüzde 24 çıkması beni şaşırtır.
KONDA Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Ne Diyor?
En önemli kısma gelelim. KONDA’da cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ilginç bir sonuç var. Hiçbir şirkette görmedim.
Kararsızlar dağıtılmadan:
Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 39
Recep Tayyip Erdoğan yüzde 39
Muharrem İnce yüzde 7
Sinan Oğan yüzde 2
İnce ve Oğan’ın oy oranının yüzde 9’a çıktığı görülüyor. Bu seçimin kesinlikle ikinci tura kaldığı anlamına geliyor. İnce hala seçime iki hafta kala bile yüzde 7 ölçülüyorsa, bu sandık başı kararsızları döndürdüğümüz evirdiğimiz çevirdiğimiz yüzdeyle birlikte 5’in altına inmez. Bu oranla doğruysa. Dolayısıyla seçimin ikinci tura kaldığını net bir şekilde söyleyebiliriz.
Peki, ikinci turda Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan kaldığında nasıl bir tablo var? KONDA’da benim güvendiğim şirketlerin hiçbirinde görülmediği kadar yüksek bir Erdoğan oranı var. KONDA Erdoğan’ın oy oranını yüzde 49 bulmuşlar. Ben Erdoğan’ın hiçbir turda 49’a çıkamayacağını düşünüyorum. Erdoğan’ın ulaşabileceği üst oranın 47 olduğu kanaatindeyim. 47’nin üstüne çıkma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Erdoğan 49 çıkınca Kemal Kılıçdaroğlu da 51 çıkıyor. Kılıçdaroğlu’nun da ikinci turda yüzde 53 alabileceğini düşünüyorum. Seçimden önce ben de bir tahmin yapacağım. Sadece bir tahmin.
KONDA verilerine göre bile Erdoğan seçimi alamıyor. Arada yüzde 1 fark var. Yüzde 1 farkı da almam gerekiyor. Aslında aradaki fark 2. Derbi maç gibi düşünün. Karşı taraftan kazanmanız gerekiyor. Ben Kılıçdaroğlu cephesinin fire vermeyeceğini, Erdoğan tarafına geçmeyeceğini ve Türkiye’deki anti-Erdoğan seçmenin Erdoğan’ı sevenlerden daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Bu oranlar yüksek mi?
Bu oranlar çok yüksek. Erdoğan ve Cumhur İttifakı için söylüyorum. Şu halde bile Cumhur İttifakının yüzde 45 alması ve Türkiye’nin bir numaralı ittifakı olması üstünde düşünmemiz, Türk seçmeninin Türkiye’yi nasıl algıladığı üstüne kafa yormamız gereken bir veri olarak karşımızda duruyor.
Türkiye Neyi Göremiyor?
Türkiye şunu göremiyor; Erdoğan çözümün bir parçası olamaz, hukuka geri dönemez, hukuku ve demokrasiyi askıya aldığı için Türkiye’de korkunç bir iflas başladı, Türkiye güvenilmez ülke durumuna düştü, Türkiye tefeci faiziyle borçlanan dünyadaki en rezil oranlarla faiz ödeyen dünyadaki üç-dört tane en başarısız ekonomiden bir tanesidir. Yani düzensizliğin düzen olduğu, tüm ihalelerin masa başında paylaşıldığı, şeffaf ve hesap verebilen bir devlet yapısının olmadığı için Erdoğan bize ancak sürdürülebilir açlık ve nepotizm önerebilir. Yani AKP’lilerin kimlik kartıyla ölmeyecek kadar devletten ulufe koparttıkları diğerlerinin ise mülakatlarda elenip yurtdışına çıkarak nefes alma ihtimalinin olduğu birbirine düşmüş bir Türkiye bırakabilir. Bunun dışında bize bırakacağı bir şey yok!
Kılıçdaroğlu Ne Biliyor?
Kılıçdaroğlu “Son 10 günde girişilecek pis işleri çok iyi biliyorum, ne yapacağınızın farkındayım, seçime darbe dediniz, kendi halkınıza Uhut Savaşı benzetmesi yaptınız, işgalciye ve teröriste benzettiniz, nerede duracaksınız” diyor.
Bu utanmazlık! Seçimi bir savaş gibi gören, kendilerine oy vermeyenleri işbirlikçi ve hain gibi gören, kendileri dışındaki herkesi terörist gibi gören ama hukuka ve demokrasiye dönemeyen, seçimleri manipüle etmeye çalışan, terör örgütü lideriyle Kürtleri boykota yönlendirmeye çalışan, aynı zarftan çıkan kendi oylarını geçerli rakiplerinin oylarını geçersiz sayan bir adam ve partisi, 21 senedir seçim kaybetmesine rağmen sokağa çıkmayan, demokratik mücadelesine devam eden muhalefeti terörist olarak lanse eden bir cumhurbaşkanımız ve AKP var.
Bu utanç verici tabloya karşın Kemal Kılıçdaroğlu sağduyu çağrısı yapıyor. Bile bir devlet adamı gibi “milleti birbirine kırdıracak şekilde ülkeyi germeyin” diyerek tansiyonu aşağı çekmeye çalışıyor. Yani fiili bir cumhurbaşkanı gibi inisiyatif alıyor, cumhurbaşkanı da hırçın bir muhalefet gibi ortalığı birbirine katmaya çalışıyor.