İşin ilginç yanlarından birtanesi de aldığı oy miktarı sadece kendi partisi olarak mantıken yönetecek miktarda olmasada oyların tamamını almış gibi yetki sahibi olarak yönetmesi.Yaptığı ittifaklardaki partilerin de hatırı sayılır oy almasına rağmen yönetimde söz sahibi olmaması,bunu ittifak partilerinin biliyor olması lakin eş ve dostlarını bazı yerlerde işe sokması vb rantlar vermeleri ile yaptıkları ahlaksızlıkları görmezden gelmelerini sağlıyor.
Saymak la bitmeyecek kadar kötü yanları olan bu sistemin ilk göze çarpan bir taneside Cumhurbaşkanı değişmemesi şartıyla istediği anda tüm bakanları değiştirebilmesi,görevden almasının bir kuralı olmaması halkın bilgilendirilmemesi,görevden alınmasının bir gerekçesi olmaması gibi birçok neden. Acaba sürekli görev değisikligi yaparak birazda diğer kişilerin faydalanmasını sağlıyor bilemiyoruz tabi. Şuanki sistem Devletin düzgün işlemesi mantığına dayanarak kurulmuş bir sistem değil,Tamamen bir tek kişinin kendi çıkarları ve isteklerini karşılamak üzere kurulduğu bir sistemdir. Sistemi öyle bir kurmuşlardır ki halk bile eleştiremez durumuna getirmişlerdir.
Bu sistemle hiç bir bakanın Cumhur başkanından izin almadan söz söyleme hakkı kalmamış olup birer düz bir memur statüsüne girmişlerdir.Cumhurbaşkanının partili olabilmesinin önü açılmış bu sayede partisine çok büyük imtiyazlar sağlamıştır.Bu sistem ayrılığınıda gizli olarak ortadan kaldırmıştır.Tüm yönetimdeki uygulamalara baktığımızda yasama ve yürütmenin tamamen cumhurbaşkanının elinde olduğunu görmekteyiz.Kanun hükmünde kararname diye bir yasa yapma biçimini devreye sokmuşlardır.Buda tek bir kişinin kendi düşünce ve isteğine göre yasa yapması ve bu yasayı uygulaması anlamına gelmektedir. Cumhurbaşkanının yani yürütmenin Meclisi feshetme yetkisi oluşturulmuştur. Bu durum meclisi itibarsızlaştırmıştır. Bu sistemde Bakanlarda daha çok değişmeye başlanmıştır, bunun asıl sebebi Müsteşarlıkları kaldırmalarından dolayı oluşmaktadır. Böyle sürekli değişimler istikrarsızlığı getirmiştir. Bakanların hepsi bir danışman statüsüne sokulmuştur.Kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılıp, Kuvvetler birliğini tek kişiye vermişlerdir. Bakan olmak isteyen kişiler kuyruk sırasına girmişler,uzaktan yakından bakanlıkla ilgisi olmayan kişiler yalakalık yapmak şartıyla ödüllendirilmişlerdir. Kanun Hükmünde Kararname diye bir yetki getirilerek, Meclisin yetkisi gasp edilmiştir. Cumhur Başkanı aynı zamanda Siyasal parti başkanı da olduğu için Millet Vekillerini kendi belirleye bilmekte bu sebeble de Mecliste istediği yasayı çıkarttırmaktadır.
Seçim sistemi olarak, Amerikayı örnek gösterecek olursak, parti başkanları genelde başkan adayı olmaz, Amerika da kuvvetler ayrılığı nettir kimse kimsenin yetki alanına giremez dolayısıyla biat sistemi oluşmaz. Kuvvetler ayrılığını net bir şekilde istiyorsak kesinlikle ilk önce yasamayı bağımsızlaştırmamız lazım. Aslına bakacak olursak Akp iktidara geldiğinden bu yana kuvvetler ayrılığının altını oymuştur.
Şuanda Hükümeti ve Cumhur Başkanını kimse denetleyemediği için acil erken seçim olalı ve bu seçim Halkın tekrardan hükümetleri sorgulayabilir ve denetleyebilir hale getirme seçimi olmalıdır. Türkiye de şuanki sistem bir başkanlık sistemi değildir. Başkanlık sistemlerinde bir kere bakanlıklar yoktur. Ayrıca yasama ve yürütme seçimleri ayrı ayrı zamanlarda yapılır. Dünyada ilk ve tek olarak Cumhur Başkanlığı hükümet sistemi adı kullanılarak Demokratik ülkelerin uzaktan yakından alakası olmayan bir yönetim sistemi kullanılıyor. Tamamen Afrikada ki kabilelerin yönetim sistemiyle örtüşen bir sistem. Cumhur Başkanının aklına ne geliyorsa ona göre hareket edebilen bir sistem. Devlet ciddiyeti olmayan bir anlayış mevcut. Aklıma Turist Ömer filmlerindeki Afrika sahneleri geliyor. Ordada bir anda kabile reisinin aklına ne geliyorsa onu yapıyordu. Başkanlık sisteminde bir kere Bakan diye bir kurum yoktur.Cumhur Başkanı yada Başkan yardımcıları vardır. Başkan yardımcıları Bakanın yaptığı işi yapar ozaman bu sistemde Bakana ihtiyaç yoktur. Şuanki sistem kesinlikle başkanlık sistemi değildir otoriter bir kabile devleti sistemidir. Bu sisteme geçilirse ülkenin refaha kavuşacak yalanını uydurarak halkı resmen kandırmışlardır. Asıl amaçları Tüm yetkileri bir elde toplayarak, yasama ve yürütmenin elini kolunu bağlayarak yürütmeyi denetleyemez hale getirmektir. Bu sayede istedikleri düzenbazlıkları gerçekleştireceklerdir. Türkiye de yürütmenin yetkisi Avrupa’daki sisteme göre çok fazla yasamanın gücüde yürütme gibi Cumhur başkanının eline geçmiş durumda yaptığı çoğu işlerde bırakın başka partilerin ve Halkın haberi olmasını kendi partililerinin bile yok. Tüm Demokratik ülkelerde parlamenter sistem temeli yatmaktadır. Başkanlık sistemleri de parlamenter sistemden esinlenmiştir. Parlamenter sistem İngiltere de Kralın yetkileri kısıtlanmaya başlandığında kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Başkanlık sistemi ise İngiltere’deki baskıdan kaçıp ABD’yi kuran göçmenler tarafından kendi çıkarları üzerine kurgulanmıştır. Bizim kesinlikle kendi kültür ve geleneklerimize göre güçlendirilmiş parlamenter sistem kurmamız gerekiyor.
Amerika’da yada İngiltere’de parti genel başkanlarından genelde hükümet başkanı seçilmez böylelikle biat sistemi oluşmaz ama bizde illaki genel başkandan seçmeye çalışılır yada yapı öyle oluşturulmuştur. Bu mantığı ortadan kaldırmamız lazım. Yoksa biat sistemine devam ederiz.
Sonuç olarak; Bu sistem Halkımıza hiç bir şey vermemiştir, aksine daha çok zamanımızı ,hayallerimizi, enerjimizi, huzurumuzu, ailelerimizi, çocuklarımızı... çalmıştır. Şuanda Cumhur başkanlığı makamı meclis ve halk tarafından kontrol edilemez durumdadır. Devletin tekrardan kurumsallaşması ne yaptığını bilen devlet adamlarının ve bürokratlarının oluşması için bu seçimle gelen monarşiden kurtulmamız şarttır.
Yazı anafikir olarak güzel lakin imla kurallarına dikkat edilmediğinden sıkıcı olmuş biraz. Bundan sonraki yazınızda buna dikkat etmenizi tavsiye ederim, saygılarımla