Tüm bunlar sarayın elinde. Top çevirip halkın karşısında batmış, iflas etmiş bir rejimi dünyanın en başarılı ülkesiymiş gibi gösterebilecek güç ve oyun planları var. Muhalefetin böyle bir güç karşısında işbirliği yapmak haricinde nasıl bir çıkış yolu olabilir?
Tek bir oyun bile harcanmaması gerektiği bir ülkede, bir otoriter rejimde, muhalefet yerel seçimleri çok önemli bir şans olarak görmüyorsa nasıl oyun kuracak? Yerel seçimlerden sonra bu ülkede 4 sene seçim yapılmayacak. Dört sene saçma sapan salı toplantılarını izleyip siyaset kavgalarına hakemlik veya seyircilik yapacağız. Bunun dışında yapabileceğiniz hiçbir şeyin olmadığı korkunç bir 4 sene geliyor. Bu 4 sene içinde Erdoğan’ın halkın üstüne çullanarak istatistiki olarak seçimler yaklaştığında bir başarı hikayesi çıkartarak tekrar ulufe dağıtıp, asgari ücreti tekrar ikiye katlayıp bir seçim daha kazanarak yoluna devam etmek gibi bir stratejisi var. Bunun karşısında muhalefetin tek bir oyun planının olmayışı kabul edilir bir durum değil.
İYİ Parti’nin İyi Hamleleri !!!
CHP’yi takdir ediyoruz, gerçekten parti içindeki dönüşümü sağlayarak tekrar ittifak veya seçim işbirliği kurabilecek bir zemini hazırlamış oldular. Fakat İYİ Parti’nin göstermiş olduğu tavrı anlamak mümkün olmadığı gibi aldıkları o yanlış kararı savunma taktik ve yöntemlerinin de utanç verici olduğunu yazmazsam olmaz.
Dün Meral Akşener bir ilkokul çocuğu gibi şiir okudu ve kürsüden gönderme yaptı. Üstüne de büyük şehirlerde toplu taşımanın ne kadar yetersiz olduğundan söz etti. Daha dün cumhurbaşkanı adayı göstermek için ısrar ettiği adamları aldığı yanlış kararı kendi tabanına açıklayabilme motivasyonuyla şimdi batırmaya çalışıyor.
Meral Akşener İstanbul’u ve Ankara’yı kazanacak adayları çıkartıp AKP’nin yerel seçimden sonra erken seçime gidebilecek şekilde köşeye sıkıştırılmasını sağlayacak hamleler mi yapacak? Ben bu tavrı anlayamıyorum, anlamlandıramıyorum. Parti içindeki dengeleri tutturabilmek için sarayı bir tarafa bırakıp belediyeciliği eleştirmeye başlaması açıklanabilecek bir tavır değil. Anlaşılan o ki, İYİ Parti çok ciddi bir travma yaşıyor, yaşadıklarından sonra CHP’ye karşı çok ciddi kompleksleri oluşmuş, “Biz kazanamayacağız ama size de kazandırtmayacağız” tavrıyla siyaset yapmayı tercih ediyor. Bundan sonra İYİ Parti’nin nasıl bir sonuç alacağını ve yerel seçimlerden sonra siyasete nasıl devam edeceğini ben de çok merak ediyorum. Muhtemelen İYİ Parti’nin oylarına gözlerini dikmiş olan tüm milliyetçi partiler şu anda İYİ Parti’den kopan küskünleri kendi saflarına katmak için yarışacaklar.
CHP Bu Durumda Ne Yapıyor?
Özgür Özel oldukça beyefendi bir tavırla “Eski dosttan düşman olmaz” diye bir açıklama yaptı. Tabii ki bu mesajı Meral Akşener’e göndermiyor. Meral Akşener’in tabanına gönderiyor. Özgür Özel şunu çok iyi biliyor: Partiler arasında seçim işbirliğini başaramamış olmamız seçmenin sandıkta o işbirliğini başaramayacağı anlamına gelmiyor. Yani büyük şehirlerde kazanılmış belediyeleri kaybetmemek için bir strateji oluşturmaya çalışıyor.
Bu stratejinin karşılığı var mı?
Bence teorik olarak bu stratejinin karşılığı var. Seçim süresince bu tavırlarını devam ettirir ve özellikle İstanbul ve Ankara’da İYİ Parti seçmeninin oylarını almayı başarabilirlerse kısmen iddialı olmayı başarabilirler. HEDEP seçmeninin ne yapacağını öngörmek imkansıza yakın. HEDEP İstanbul’da aday çıkartacak, HEDEP’in de İstanbul’u kazanma şansı yok ama altılı masaya o kadar kızgınlar ki İstanbul ve Ankara’nın AKP’ye geçmesi umurlarında bile değil.
Muhalefetin darmadağın olduğu bir süreçten geçiyoruz, herkes aklını yitirmiş durumda. Kemal Kılıçdaroğlu yerine farklı bir aday gösterilseydi kazanırdı veya kazanamazdı bunu bilemiyoruz ama muhalefet kanadı bu hale gelmeyecekti bunu çok iyi biliyoruz. Çünkü muhalefet bloğu adaylık tartışması yaparak sandığa gitti.
Erdoğan Ne Alemde?
Tüm bunların üstüne Erdoğan çok rahat. Karşılığı olmayan akıl almaz teorileri dillendirmeye devam ediyor. Erdoğan “Gayrimenkulde fiyatlar düşmeye başladı, otomotivde de düşüyor, diğerlerinde de düşecek” diyor.
Gayrimenkul ve otomotivde fiyatlar niye düşüyor?
İnsanlar geçinemediği ve iflas ettiği için, ellerindeki mülkleri ve taşıtları da satamadıkları için fiyatları kırarak nakde çevirme yarışında için bunların fiyatları düşüyor. Cumhurbaşkanımız bir de “Haziran’a kadar enflasyon yüksek olacak ama ondan sonra düşecek” demiş. Bu her seçimden önce Erdoğan’ın söylediği bir cümle. Seçimden sonra düşecek.
Neden Haziran’da? Çünkü Mart ayında seçim var. Ayrıca, enflasyon düşmeye başlasa ne olacak? İşsizliğin, iç pazarın daralması, umutsuz ekonominin yatırım çekememesi … İktidar hükümeti tüm bunları ne yapacak? İktidar hükümeti bu hezimeti bir de dünyadan örnekler vererek açıklamaya çalışıyor.
“Her yerde pahalılık ve enflasyon var, pandemi ve Ukrayna Savaşı her yeri etkiledi” vs. Ukrayna Savaşı Türkiye’yi olumlu yönde etkiledi. Rusya tüm finansman ve ticari hacmini Türkiye üstünden kullanmaya başladı ve Türkiye doğalgaz almaya devam etti. O savaş aslında avantaja dönüştü.
Avrupa bölgesindeki yıllık enflasyon yüzde 2.9’ken Türkiye’de aylık enflasyon yüzde 3.3. Yani Avrupa ülkelerinin bir yılda yaşadığı hayat pahalılığını biz sadece bir ay içinde yaşıyoruz ama medya, güç, söylem üstünlüğü Erdoğan’ın elinde olduğu ve muhalefet darmadağın olduğu için istediği sazdan istediği nağmeleri çalıp bize dinletmeye devam ediyor.
Biliyorum çok sıkıcı ve karamsar bir tablo. İYİ Parti’nin içine düştüğü bu yanlıştan döneceğini, büyük şehirlerde Kürt seçmenin AKP’nin seçimi kaybetmesi için stratejik oy kullanmasını umut ediyorum. Eğer, böyle olmazsa seçim akşamı Erdoğan, yüzde olarak değil belki ama kazanılan belediye başkanlarının sayısının gösterildiği haritada en kral balkon konuşmasını yapabilir.
Kalemine, yüreğine sağlık Sinem Hanım. Güzel bir siyasi analiz. Halkımız ne yapar? Onlara güvenipte bir tahmin yapmak olanaksız. Her seçim öncesi umutlandırıp, her seçim sonrası hayal kırıklığı yaratan bir halk. Selam ve sevgiler.