Bu senaryonun ilk uygulaması 1 Ekim 2024 tarihindeki TBMM’nin açılışında uygulanmaya başlandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli DEM partililerle samimi görüşmesi, onlara övgü ile yaklaşması, farklı bir şeylerin olacağının göstergesiydi.
Kısa bir süre sonra, uygulamanın devamı görülmeye başlandı.
Apo'nun meclise gelerek DEM parti grubunda konuşması, PKK’ya silahların bırakılması çağrısının yapılarak, terörün sonlandırılması talebi Bahçeli tarafından dile getirilmiştir.
Sonrasında gelen tepkiler üzerine söylem, Apo meclise gelmesin DEM partililer İmralı’ya giderek aynı talebi iletsin şeklinde değiştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu söylemlere bir süre sessiz kaldı. Daha sonra da aynı fikirde olduğunu ifade etti.
Anlaşılıyor ki, bu senaryo daha önce Sayın Bahçeli ve Erdoğan arasında konuşulmuş.
Milliyetçi tepkileri tolere etmek için de görev sayın Bahçeli’ye verilmiş.
Tüm bu söylemlerin amacının, 40 yıldan beri süren ve 10 binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olan terörizmin sonlandırmak istenmesi olarak açıklanmıştır.
Gerçekten böylesi bir uygulamanın sonucunda terörizm belirtildiği şekilde sonlanacaksa, buna kimse hayır demez.
Ancak, bakıyorsunuz davranışlar tutarlı değil. Bir yandan Apo’ya çağrılar yapılırken, diğer yandan halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanları yerine, PKK ile ilişkili olduğu gerekçesiyle kayyumlar atanmaktadır.
Diğer tarafta, Selahattin Demirtaş’la ilgili hiçbir gelişme yok.
Sorun şu, Apo’nun şu anda PKK üzerinde silahları bıraktıracak kadar etkili olup olmadığıdır.
Biliyoruz ki, zaman zaman sayın Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanının da ifade ettikleri gibi PKK yı besleyen dış güçler.
Kim bunlar ABD, İngiltere ve İsrail.
Terör örgütleri olan PKK, PYD kendilerini besleyen, silahlandıranların dışında kimseyi dinlemeyeceği açıktır.
Bunu Apo'ya çağrı yapanların da bildiğini sanıyorum.
Bu çağrının amacının da anayasa değişikliği sırasında DEM partisinin desteğini alma çabaları olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin tek sorunu anayasa değişikliği yaparak, sayın Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı olması sorunu mudur?
Halkın en önemli gündemleri, geçim-sağlık ve eğitimdir.
Merkez bankası politika faizini aylardır %50 nin altına indiremiyor. Neden çünkü enflasyon düşme eğilimine bir türlü giremiyor. Önceden belirlenen ücret politikaları anlamını yitirmiş durumda.
Sağlık başlı başına bir sorun. Aile hekimleri aylardır haklı talepleri için direniyor anlayan biri yok. Halkın ilaçlara katkı payları beklenmedik şekilde arttırılmış bilen yok.
Eğitim sefilleri oynuyor, ortaokul öğrencisi en basit matematik işleminden bile habersiz.
Tün bunlar çözüm beklerken iktidarın derdi ise bambaşka.