Öncelikle nikah meselesi nüfus kanunu değil, medeni kanun işidir.
Türk Medeni Kanunu’nun 134. maddesi “Evlenme memuru;Belediye bulunan yerlerde belediye başkanı ya da bu işle görevlendirdiği memur, ya da köy muhtarlarıdır.” demektedir. Nişanlanma, evlenme, evlenmenin şekli, boşanma, nafaka, velayet, kadın haklarının tamamı medeni kanunda düzenlenmiştir
Medeni kanun 4 EKİM 1926 tarihinde yürürlüğe girdi..Evlilikte resmi nikah zorunluluğu getirilerek kadının hukuku sağlama alındı.Erkekler için tek eşli evlilik getirildi.Kadınlara istediği mesleği seçme hakkı tanındı.Miras ve boşanma konusunda kadın erkek eşitliği sağlandı.Kadınlara mahkemelerde erkekler kadar güvenilir biçimde tanıklık yapma hakkı tanındı.Yani kadın, erkekler kadar eşit haklara sahip yurttaş oldu.Arkasından da seçme ve seçilme hakkı getirildi.Rahmetli Ecevit zamanında yapılan yenilenmelerle kadının hukuku garantiye alındı.Bu gün kadın ve erkek en azından hukuk önünde eşit bulunmaktadır.Şimdi müftü nikahı ile bu konu sulandırılmaya çalışılıyor.Bu konu ilk gündeme geldiğinde 7 Ağustos 2017 de yazmıştım ama önemine binaen yeniden yazma gereği duydum.
Müftülerimiz, dinimizin aydınlık yüzü, demokrasi ile çelişmediğinin tespiti anlamında çok önemli ve kutsal görevler görmektedirler. Ama müftülerimizin dini nikâh değil, resmi nikâh kıyması uygulamada başka sıkıntılar da getirecektir.
Örneğin müftülüklerin bünyesinde gerçekleşecek bir nikâhta kadın şahit olabilecek midir?
Müslüman bir kadın gayrimüslim bir erkekle müftülükte evlenebilecek midir?
İslami nikâhta mümkün olan temsilci marifetiyle nikâh kıymak gündeme gelirse ne olacak?
Kişiler arasındaki mezhepsel farklılıklar nasıl giderilecek?
Lozan’da 42 madde ile alınan gayrimüslimlerin kendi nikahlarını kıyma yetkileri geri istenirse ne olacak?
Kanunların tüm vatandaşlarımıza eşit ve tek biçimde uygulanması esası bozulmayacak mı?
Müftüde evlenen ile belediyede evlenenler arasında bir ayrışma olmayacak mı?
Bu teklif son 10 yılda yapılan ve insanlarımızı gruplara ayıran yaklaşımın en tehlikeli boyutlarından birisidir. Bu teklif esasında değiştirilmesi teklif dahi olunamayan devrim kanunu olan medeni kanunu arkadan dolanarak değiştirme teklifidir. Zinayı suç olmaktan çıkart, ama dini referanslı bir nikahı resmi nikah olarak öner. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu be kardeşim….
Kanunun meclise sevk aşamasına geldiğini gördüğüm için önemine binaen yaniden yazma gereği duydum. Türk Medeni Kanunu kuruluş felsefemizin temeli ve ilk devrim kanunlarından birisidir. Anayasamızın 174. maddesine göre; medeni kanunun değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Bu nedenle medeni kanunda değil nüfus kanunda düzeltme yaparak hülle yolu ile değişikliğe gitmeye çalışıyorlar.Bu şekilde çıkarsa çıkarsa Anayasa 174 e göre anayasaya aykırıdır.Gereksiz tartışmaları beraberinde getirecektir.İçte ve dışta yığınla sorunla boğuşan ülkemizde kuruluşumuzun temel taşları ile oynamaya devam etmek,hala dini referans alarak oy devşirmeye çalışmak insana yeter artık dedirtiyor.
Unutulmamaladır ki kadına değer vermeyen ,onları erkekler kadar eşit görmeyen hiçbir ülke kalkınamaz.Bu kanun teklifi kadını eskiye götürecek ,ciddi tartışmalar yaratacak bir teklifter.Dini referans alanların bu şekilde hülle yolu ile iş yapmaları yakışıyor mu ? Esasında bu teklife ilk karşı çıkması gereken kişilerin müftüler olması gerekmez mi ?