Bütün bilimsel veriler faiz arttırılmadan doların tutulamayacağı şeklinde olmasına rağmen iktidar faiz indiriminde ısrar etmişti.
Sonuçta faiz,enflasyon,döviz sarmalına sokulmuş ülkemizde dolar geçen haftalarda 18 lirayı gördü.
Memleketin vaziyeti tansiyonu sürekli oynayan ve hastanelik olan birinin durumuna benzemeye başlamıştı.
Ne vatandaş,ne esnaf ve ne de girişimci/iş insanı önünü göremez hale gelmişti.
Geçen hafta pazartesi günü açıklanan yeni düzenleme ile iktidar yine faiz arttırmadığını iddia ederken,Türk lirasına faiz üzerine döviz artış oranı kadar bir ödeme taahhüt etti.Aslında bu düzenleme ile iktidar dolaylı yoldan faiz arttırmıştı.
O gece açıklanan bu tedbirler sonucunda aynı gece 500 bin doları olup da bozan birisi üç buçuk milyon TL kazanmış,millet de kaybetmiş oldu.Şimdi iktidar zabıta tedbirleri ile artan fiyatları indirmeye çalışıyor.
Oysa ki sorun daha da derinlerde; sorun,yüzün üzerinde değişiklik gören Kamu İhale Kanununda,döviz ile yapılan köprü ve otoyol ihalelerinde,uyuşmazlık halinde Türk yargısı yerine uluslararası tahkim mahkemelerinin kabulünde,denetlenemeyen iktidarda,israfta,liyakat eksikliğinde ve iktidar sarhoşluğunda.
Girişimciler arasında özgür rekabetin koşulları ortadan kaldırılmışsa, bu amaçla Kamu İhale Kanunu yüzlerce değişiklik geçirerek adrese teslim ihaleler yapılmakta ise,bu şekilde belli iş adamları korunmakta ise o ülkede girişim serbestisinden,dolayısıyla ekonomik özgürlükten dolayısıyla kalkınmadan bahsedileme
Birinci Dünya Savaşından yeni çıkan Almanya’nın altın stoklarına,alacak borçlarına ve maden kaynaklarına el konmuş,gıda sıkıntısı halkı perişan etmiş,devlet çareyi para basmakta bulmuştu.Enflasyon % 30 bine yakındı, 1923 yılında Almanya’da 1 dolar yaklaşık 5 trilyon marktı.Bu şartlarda iktidara gelen Hitler’in yeniden Almanya’yı batırması üzerine,Almanya rekabet ekonomisi temeline dayalı olan; özgür girişimi, piyasa ekonomisinden taviz vermeden sosyal devleti hedefleyen, sosyal piyasa ekonomisi ile bugünlere geldi.
Bu sistemde; insan, tüm önlemlerin merkezinde yer alır ve tüketicilerin ihtiyaçlarına göre karar vermelerine olanak tanır. Onları güçlendirmenin en iyi yolunun adil bir rekabet olduğuna inanır.Bireysel yaşamda kamu kurumlarının etkisini azaltır.Bu sistemde ayırımsız bütün şirketler için yasal güvenlik ve insanlar için sosyal güvenlik sağlayan yasal ve güvenilir bir ortam vardır.
Bunu başarmanın en iyi yolunun piyasayı mümkün olduğunca özgür bırakmak ve bürokrasiyi minimumda tutmak olduğuna inanır.Bu sistemde servet yaratma sürecine devlet müdahalesinin asgari düzeyde olması,yaratılan servetin eşit dağıtımında da aktif olması esastır.
Dünyayı yeniden keşfetmenin bir anlamı yok.Çare iktidarın sorunların büyümesindeki kusurlarını kabul ederek,bilimsel verilere dayalı sosyal piyasa ekonomisini uygulamasıdır. Çare marketlere zabıta tedbirleri ile baskı yapmak değildir.Temel hedefin,serbest piyasanın millet yararına ve adil koşullarda oluşmasını sağlamak,tekelleşmeye izin vermemek,piyasa koşullarında piyasayı millet adına etkilemektir.
Kısacası“ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen” olarak bildiğimiz sosyal piyasa ekonomisini zaman geçirmeksizin hayata geçirmektir.Almanya bunu başarmışsa Türkiye neden başarmasın özlenen ve beklenen de budur.