Avrupa Türkiye’yi kıskanacak diye rejim değiştirdik, her şey çok daha hızlı olacaktı, anında karar alınabilecekti. Bu nedenle her kararı alma yetkisini tek adama verdik.
O karar verene kadar pandemi aldı başını gidiyor.
Mart’ın ikinci haftasında durum belliydi. Bu nedenle geç kalmış bir kapanma kararı var. İktidar belki daha iyi olacak diye Ramazan ayını bekledi. Covid-19 hastalarının sayısı 25 binlere ulaştığında sıkı önlemler alınsaydı bugünkü tablo vatandaşlara sunulmazdı. 300’e yakın vatandaşımız da Covid nedeniyle hayatını kaybetmezdi.
Uzmanlara göre 14 günlük bir kapanma hiçbir işe yaramayacak. Kısacası, göstermelik bir kapanma.
Özellikle büyük kentlerde sokağa çıkma yasağının iki saat geriye alınması ne kadar faydalı olacak? Yeni yasaklardan önce 18-19 saatlerinde yığılma vardı bugünden itibaren 17-18 saatlerinde yığılma olacak. Anlayacağınız toplu taşımada yığılma gene olacak sadece yığılmanın saati değişecek. Virüs cirit atmaya devam edecek.
Okullara gelince … Okullar gene kapalı. Çocuklar ne olduğunu şaşırmaya başladı, başları dönüyor. Ne zaman okula gideceklerini anlamaya çalışıyorlar. Aileler ve servisçiler delirme noktasında!
15 gün sonra okullar açılacak mı bilen yok! Belli değilmiş! Aileler “Çocuklar bu yılı böyle mi geçirecek” diye soruyor. Aldıkları cevap: “Belli değil” Çocukların psikolojisini düşünen yok.
Türkiye’de pandemi konusunu bir yana bırakın neyin ne olduğu, neyin niçin yapıldığı belli değil. Kimin ne yaptığı veya neyin ne olduğu da belli değil.
Türkiye’de hiçbir şey belli değil, her şey muğlak!
Oysa, cumhurbaşkanı istediği zaman tek başına karar alabiliyor. İstanbul Sözleşmesi’ni tek başına iptal etti. Hatırlarsanız geçmişte bakanlar kurulu vardı. Artık yok! Cumhurbaşkanı kararıyla geçmişteki bakanlar kurulunun kararının aynı olduğu söyleniyor. Eğer, halkın memnun olmadığı bir karar alınacağı zaman cumhurbaşkanı bakanlar kurulunu topluyor. Kararı kabinenin aldığını söylüyor.
Bakanlar kurulu bazen var bazen yok. O da belli değil. Pandemi önlemlerine baktığımızda 1 Mart tarihinde önlemleri kaldıran da 13 Nisan’da kısmi kapanma kararı alan da kendisi.
Kısmi kapanma yasakları açıklandığında neler yasak diyerek listeye göz attım. Salgının tek suçlusu restoranlar ve kafeler. Restoranlar ve kafeler 1 ay cezalı.
Şunu anlamıyorum AVM’ler, mağazalar, oteller neden açık? Kuaförler açık ama açık havadaki çay bahçeleri kapalı.
Salgının önlenmesi için alınan önlemlerden biri de kına gecesi, düğün ve genel kurul gibi toplantılar yasak. Lebalep dolu AKP Kongreleri hariç genel kurul düzenlemek zaten yasaktı. Genel kurul toplantıları konusunda bir değişiklik yok.
Evlerde toplu iftar olmayacakmış. Evlerdeki toplu iftar kaç kişiye kadar sınırlı? Beş kişi gelebilir ama on kişi gelemez mi? Aynı aileden on kişi olabilir ama farklı aileden yedi sekiz kişi gelemez mi?
Kolluk kuvvetleri evleri tek tek gezecek anlamına mı geliyor? Bir polis memuru apartmanın kapısına dikilecek apartmana kaç kişinin girdiğini mi sayacak? Aklım almıyor.
Dün akşam Cumhurbaşkanı pandemi yasaklarını açıkladı,ardından sarayda şehit ailelerine toplu iftar yemeği verdi. Bu ne demek?
Şunu anlıyor ki Cumhurbaşkanlığı Külliyyesi’nde toplu iftar yasağı yok.
Bu önlemler “Etkisi az” kapanma sınıfına mı yoksa “Göstermelik kapanma” sınıfına mı giriyor?
Covid-19 ile mücadelede en başarılı bakanlık kuşkusuz İçişleri Bakanlığı. İçişleri Bakanlığı hafta sonu alkol satışını yasakladığı için vaka sayısı 100 binden 55 bine indi. Diyorum ki, Sağlık Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nı birleştirelim.
Ne dersiniz, Fatih Erkoç’un ünlü şarkısını söylemeye başlayalım mı? “Oynatmaya az kaldı, doktorum nerede?”
Ne zaman tırlatırız acaba?