Anadolu'nun o şipşirin köyünde ilçesinde yaşardık, çokta huzurluyduk yediğimiz içtiğimiz hep organikti insanlar birbirleriye çok sıkı dosttular, acılarını neşelerini hep beraber karşılarlardı.
Sonra ne oldu bizde birden bire bu huzurumuzu bozarak kaybolduk gittik.Şimdi büyük şehirlerimizde yaşayan insanlarımızla konuşuyoruz herkesin dilinde bir huzur ve geçinme sözcüğüdür geçip gidiyor.Aradıkları eskiden yaşadıkları toprakları ama onlar geride kaldı,artık kent yaşamında 2+1 evlerimizde beton bloğunun içinde yarı açık cezaevindeli yaşamlarımıza devam etmekten başka çaremiz kalmadı.
Hadi dönelim eski yaşadığımız yerlere desekte artık yarı parçalarımız bu topraklarda doğdu onları alıp geri o köyümüzün güzel yerlerine döndürümezsiniz.Onlar her gün boğarcasına artan kalabalık şehirlere alıştılar,artık köyed vaya ilçede yaşadığın ortama onları götüremezsiniz onları artık koyun gütmeye inek sağmaya alıştıramazsınız.
Öğle güneşinin altında tırpan vurup tahıllarınızı tolatamazsınız.Çünkü onlar asgari ücretle yaşamaya alıştılar daha doğrusu alıştırıldılar,sorsanız onlarda ağlıyor ama büyük şehrin hayalindan uyanıp başka şeyler düşünemezler.
Çevrenize dönüp bir bakın; olan her şey olumsuzluklar,içeriyor ama . İsyan ve ağıt ile geçen bunca boş zaman ömrümüzden hem yapabileceklerimizi hem de insanın huzurunu alıp gitmiyor mu?
Fakat hala elinden traktörünü ödeyemediği için icra ile alınan 60 yaşındaki vatandaşımız ağlıyor devlet büyüklerinden rica ediyor 55 bin liralık borcunun 390 bin liraya nasıl çıktığını soruyor diyor ki benim traktörümü geri verin ben hasatımı kaldırayım borcumu ödeyim ben köyümden ayrılmak istemiyorum deyip sizlanmıyor mu?
Oysaki devlet kanun çıkarmadımı gayri safi hasılatın %1 çiftçiye ayrımayacakmıydı,veriliyor mu çiftçiye sormak lazım,kurulan Ziraat Bankası,Halk Bankası,Vakıfbank ne amaçla kuruldu fakat yaptıkları çalışmalar insanı tedirgin ediyor.
Bu ülkede çay üretiliyor halkın hepsi çay tiryakisi ama gelin bakın ki çay ülkede zarar ediyor bunu ben anlayamıyorum tek bildiğim ya iyi yönetilmiyor yada çalınıyor.
Ben bir eğitimciyim Sosyal Bilgiler dersinde çocuklarımıza şunu anlatırdık Türkiye kendi kendine tarimdan yeterli ülke derdik.Fakat bugün dışardan ithal eder olduk bunda bir aksilik yokmudur?
Oysaki huzur çok uzakta değil,sadece bilmek ve yaşamak istemek en doğal hakkımız değil midir?
Demek ki mutsuz olmanın tek kaynağı biziz,ya unuttuk yada daha keşfedemedik.O zaman kaybettğimiz bu huzuru inşallah çabuk buluruz.