Başkan Çelik'in basın açıklaması şöyle:

27 Şubat günü Erbakan Hoca’mızın vefatının 7. Sene-i devriyesi idi. Merhum Hoca’mız hakkın hakim olması için büyük bir mücadele verdi. Onun bu mücadelesine ümmet şahit oldu. Erbakan Hoca’mız bıkmadan, usanmadan yürüdü ve bizlere de yürümemiz gereken bir yol bıraktı. Rabbime hamd ediyorum ki liderimizin bıraktığı yolda, ilk günkü heyecanımızla, büyük bir aşkla Erbakan Hoca’mızın yürüdüğü gibi; sağa sola sapmadan, taviz vermeden, kınayıcıların kınamasına aldırış etmeden yürüyoruz.

ERBAKAN HOCA, KURTULUŞ REÇETESİ OLARAK SAADET PARTİSİNİ BIRAKMIŞTIR!

Özellikle son zamanlarda, “Ahhh Hoca olsaydı.” “Ahh Hoca’nın kıymeti bilinmedi.” tarzı ifadelerle Erbakan Hoca’nın haklılığı üzerinden bir söylem geliştirilmeye başlandı. Hatta bu söylemi kullanan bazı şahıslar o kadar ileriye gittiler ki; Erbakan Hoca’mızın “Kurtuluşun tek adresi” olarak tanımladığı Saadet Partimize yakışıksız iddialarda bulundular. Şunu ifade edelim ki; Erbakan Hoca’mız kendisi üzerinden çıkar devşirebilecek olanları adeta görmüşçesine; Saadet Partisinin başına geçmiş ve Saadet Partisinin Genel Başkanı olarak vefat etmiştir. Yine o, “Kurtuluş kapısını Saadet Partisi tutmuştur.” diyerek insanları Saadet Partisine yönlendirmiş, diğer partilerden beri olduğunu açıkça söylemiştir.

Evet! Bugün Erbakan Hoca’mızın yolundan giderek, onun idealine hizmet eden bir tek parti vardır. O da Saadet Partisidir. Erbakan Hoca’yı kuru kuru sevdiğini söylemek, onun haklılığını ifade etmek yeterli değildir. Sevgilerinde samimi olanların, Erbakan Hoca’nın işaret ettiği yoldan yürümeleri gerekmektedir. Bu da ancak Milli Görüşçü, Saadet Partili olmakla gerçekleşecektir. Hoca’yı sevdiğini söyleyenler; vakti zamanında Hoca’dan ayrılarak ona düşman olanlarla çalışmadılar mı? Erbakan Hoca’ya ve onun sadık talebelerine; 28 Şubat’ta en büyük zulümleri yapanları ödüllendirmediler mi? 5’li çete ile kol kola girmediler mi?  Bu nasıl bir sevgi anlayışıdır? 27 Şubat Erbakancılarına ihtiyacımız yoktur. Eğer yürekleri yetiyorsa Hoca’nın yolunu adım adım izlesinler. Ağır sanayi desinler, İslam Birliği desinler. Avrupa Birliği, Haçlı birliğidir desinler. Faizsiz ekonomi desinler. Biz de samimiyetlerine inanalım. Aksi halde, sevdiklerini sadece sözle belirttikleri Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlatmaya devam edeceklerdir.

28 Şubat’ın tek mağduru saadet partisidir

Esasen 28 Şubat’ın tek mağduru vardır. O da Saadet partisidir. 28 Şubat’ı kullanarak iktidar olanlar; daha sonradan 28 Şubatçılarla birlikte yürümüştür. Erbakan Hoca’ya düşman olan Fetö ile birlikte yürümüşlerdir. Bugün de Fetö ile kendi yolları ayrılmış ve bedelini de millete ödettirmişlerdir. Fetö ile hiçbir irtibatı olmayan insanlar yaftalanmakta, hain ilan edilmektedir. Ak Parti gizli Fetöcülerle çalışarak zavallı insanlara haksız ithamlarda bulunmaktadır. Bu meselede daha ciddi olunmalı ve masum insanlara zarar vermekten kaçınılmalıdır. Adalet kamil manada tecelli etmelidir. Zira oluşan mağduriyetler çığ gibi büyümüş ve telafisi imkansız hale getirilmiştir. Fetö ile verilen mücadele bu şekilde olmamalıdır. Binlerce insan Ak Parti eliyle devlete düşman edilmiştir. Tarihten günümüze bu topraklara nefret tohumu ekmek isteyen çok oldu. Başaramadılar. Allah’ın izni ile şimdi de başaramayacaklardır.

1 MART ŞEHİTLERİNE ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM

Bugün 1 Mart. Bundan yıllar önce 1958 yılında yine 1 Mart günü elim bir kaza meydana gelmişti. İzmit-Gölcük arasında sefer yapan Üsküdar vapuru, Derince yakınlarında batmış ve birçoğu öğrenci olan 400’e yakın kardeşimiz hayatını kaybetmişti. Bu acı hadisenin yıldönümünde ölenlere Allah’tan rahmet diliyor, böylesi bir hadisenin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.