Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü yakınındaki Alexandria Troas Antik Kenti'ne 1986'da lisans öğrencisi olarak gelen Prof. Dr. Erhan Öztepe, ömrünü bu kazı alanına adadı.
ÇANAKKALE (AA) - BURAK AKAY - Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Dalyan köyü yakınındaki Alexandria Troas Antik Kenti'ne 1986'da lisans öğrencisi olarak gelen Prof. Dr. Erhan Öztepe, ömrünü bu kazı alanına adadı.
Eğitimini Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümünde alan Öztepe, 1988'de mezun oldu. Öztepe, 1991 yılında yüksek lisans, 1999'da doktora çalışmasını tamamlayarak doktor unvanını aldı.
Çanakkale Arkeoloji Müzesi ve Ankara Üniversitesinde çeşitli görevlerde bulunan Erhan Öztepe, Ayvacık'taki Gülpınar kazısı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Salamis kazısı ve Zeugma projelerinde çalışıp 2018'de profesör oldu.
1986'da öğrenci olarak geldiği Alexandria Troas Antik Kenti'nin 2011'de kazı başkanlığına getirilen Öztepe, yaklaşık 10 yıldır bölgenin kazı ve araştırmalarını yürütüyor.
Prof. Dr. Erhan Öztepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğrencilik dönemiyle birlikte sahada geçen akademik geçmişini anlattı.
Henüz 19 yaşında bir öğrenciyken Çanakkale'ye geldiğini ve buradan bir türlü kopamadığını dile getiren Öztepe, antik kentin yaklaşık 10 yıldır kazı başkanlığını yürüttüğünü, kesintisiz olarak 34 yıldır da bu bölgede çalıştığını vurguladı.
Öztepe, "Neredeyse bir ömür diyebilirim. 34 yıldır buradayız. Tabii önemli bir görevimiz var ve çok iyi bir eğitim aldık. Değerli hocam Coşkun Özgünel, arkeoloji dünyasının en önemli isimlerinden. Onlardan aldığımız eğitimle bizde yeni bir nesil yetiştiriyoruz. Bu tüm mesleklerde böyledir. Çekirdekten yetişmek deyimi bizim lisanımızda kullanılır. Çok da önemlidir. Hem çekirdekten yetişmek hem de usta çırak ilişkisi içerisinde mesleği öğrenmek ve icra etmek. Biz bütün bunları yaşadık. En aşağıdan başladım. Kademe kademe bir kazının nasıl yürütülmesi gerektiğini hem de idari olarak nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda yıllarca deneyimler kazanarak bugün bu noktaya geldik." diye konuştu.
Her gün yeni bir şeyler öğrenmeye devam ettiklerini belirten Öztepe, şunları söyledi:
"Bilim gelişen bir şey. Kazılar çok değişti, şartlar da çok değişti. Biz de yeni şeyler öğrenmeye devam ediyoruz, öğretmeye çalışıyoruz, bizden sonraki kuşağı yetiştirmeye çalışıyoruz aynı disiplin içerisinde. Yani usta çırak ilişkisi, bugünlerde toplumda belki biraz zayıflamış gibi gözükebilir birçok meslekte ama bence çok önemli bir unsur. Meslekleri sağlıklı icra etmek, bilginin birikimin nesilden nesile aktarılması için bu geleneğin mutlaka devam etmesi gerekir."
Prof. Dr. Öztepe, teknolojinin çok geliştiğini ve buna ayak uydurmaya çalıştıklarını ifade ederek şöyle devam etti:
"Çamaşır makinesi çok basit bir ihtiyaç. Bugün hemen hemen her evde çamaşır makinesi var, olmayan yok denecek kadar az ama bundan 20 yıl önce böyle imkanlar yoktu. Yeni başladığımda da çok şaşırmıştık. Bilgisayar yoktu, laptoplar, masa üstü bilgisayarlar yeni yeni çıkıyordu ama her kazı alanında yoktu. Tamamen bireysel olarak sanat eseri yapar gibi elle tek tek ölçerek, elle tek tek onu aydınger dediğimiz bizim kağıtların üzerine dökerek, çizimleri geçiriyorduk. Kazıda hava fotoğrafı çekmek çok zordu. Şimdi drone dediğimiz olay var, o dönemde aklımıza bile gelmezdi."
- "Öğrencilerimiz heyecanlı ve istekli"
Öğrencilik döneminden bu yana kazı alanlarında ve arkeoloji birimlerinde yer aldığını kaydeden Öztepe, öğrencilerinin de bu konuda heyecanlı ve istekli olduğunu söyledi.
Bir işin yapılabilmesi için önce o mesleğin sevilmesi gerektiğine işaret eden Öztepe, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Aradan çok uzun yıllar geçse de ben şu anda öğrencilik yıllarımda yaşadığım o ilk heyecanı yaşıyorum. Aynı heyecan olmasa zaten bu işi yapamazsınız. Şu anda ben o heyecanı öğrencilerimde görüyorum. O heyecanda olan arkadaşlar ekibimize katılıyor. Buradaki çalışmaların içerisinde yer alıyorlar. Bu tabi onların gelişmesi için tüm gayretimi harcıyorum çünkü bu işe başlangıç çok önemli. Onun dışında da zaten hem üniversitede biz hocaları hem de alanda burada alanda gene benim dışımda başka hocalar da var. Onlar da herkes kendi birikimi çerçevesinde ve yeni öğrendiği metotlar çerçevesinde onları öğretmeye çalışıyor. Bu arkadaşlarımızdan birkaçı eminim bizlerin yerini alacak ve bu çalışmalar devam edecek."
- "Türk arkeolojisi olarak iyi bir noktadayız"
Prof. Dr. Erhan Öztepe, Türk arkeoloji tarihinin Cumhuriyet kurulduktan sonra 1938'da Alacahöyük'te başladığını belirtti.
Şu anda Türkiye'deki 120 kazının Türk kazı başkanlarınca yürütüldüğünü, rakamın yüzey araştırmalarıyla birlikte 500'ü geçtiğini ifade eden Öztepe, "Tüm Türkiye’de yapılan çalışmalara bakarsak bu olağanüstü bir rakam. Bunları sevinerek ve mutlulukla söylüyorum. Yıllar içerisinde arkeoloji bölümlerinin sayısı arttı. Hocalarımız bizleri yetiştirdi. Bizler şimdi yetiştirmeye çalışıyoruz. Türk arkeologları sayısı arttı. Bu insanların yaptığı çalışmalar yani meslektaşlarımızın yaptığı çalışmalar artık Avrupa'yla dünyayla yarışır noktaya geldi. Yani biz Türk bilim insanları olarak Türk arkeolojisi olarak iyi bir noktadayız. Bugün teknolojik imkanlara da sahibiz. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, aynı imkanlara sahip olunduğunda bir Türk bilim adamının, bir Türk arkeoloğunun bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız ya da bir Amerikalı bilim insandan çok geride olduğunu düşünmüyorum. Aynı imkanlara sahip olduğumuzda daha da güzel işler yaptığımız örnekler var." ifadelerini kullandı.