Yoksa çağdaş bir siyasi partiler yasası mı?
Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanımız, dolayısıyla AKP, Türk tipi başkanlık konusunda ısrarlı. Sayın Davutoğlu’nun görevden alınmasının önemli bir nedeninin de bu olduğu anlaşılıyor. Ak Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından başkanlık rejiminin tam demokrasi ve kalkınmanın temel nedeni olacağı iddia ediliyor. Ama kazın ayağı öyle değil. ESASINDA TÜRKİYE’DE TÜRK TIPI BAŞKANLIK REJİMİNDEN ÇOK, ÇAĞDAŞ BİR SİYASİ PARTİLER YASASINA İHTİYAÇ VAR.
Düşünün bir kere; işi gücü olmayan bir partili, partili olsun ya da olmasın istediğini üye yapabiliyor. Yani siyaset yapacaksanız, işinizi gücünüzü bırakıp böyle üye kayıtları yapacak ve üye listelerini elinizde tutacaksınız. Bu üyelerle ilçe delegeleri, ilçe başkanları, il başkanları, kurultay delegeleri ve genel merkez yöneticilerini seçeceksiniz. Buna da demokrasi diyeceksiniz, öyle mi? Hatta yapılırsa ön seçimlerde bu üye ve delegelerle ilk sırada çıkarsınız… İşte şu an yaşanan delege ağalığı ve arabest demokrasi bu, nasıl beğendiniz mi?
Partilerin genel merkezlerinin durumu da başka bir felaket. İstediği örgütü sebepsiz görevden alabiliyor, kendine rakip bulduğu kişiyi partiden ihraç edebiliyor, onun adaylığına engel olabiliyor ve genel merkez yarışında öne geçebiliyor. Kurultayda bu şekilde seçimi hallediyor. Bu mu demokrasi? Bu yapı ile demokrasinin temel unsuru kabul edilen partilerde, parti içi demokrasinin, dolayısıyla ülke demokrasisinin hayata geçmesi mümkün değil.
Hafızanızı yoklayın, Sayın Cumhurbaşkanları R.Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün merhum Erbakan’a karşı mücadeleleri parti içinde sonuç vermedi ve AKP doğdu. MHP’de delegelerin noterden gönderdikleri kurultay taleplerini genel merkez kabul etmedi ve konu yargıya taşındı, halen de yargısal süreç devam edecek gibi gözüküyor. Yargıya güven ise çok azaldı, çelişkili kararlar verebiliyor. Diğer siyasi partilerde de bu yasa nedeniyle durum farklı değil. Bu durum kutsal bir görev olan siyasete yurttaşlarımızın doğrudan katılmalarına engel oluyor, insanlar siyasetten kaçıyor. Demokrasimiz gelişmiyor.
ÖYLE İSE;TAM DEMOKRASİNİN HATAYA GEÇİRİLMESİNİN İLK YOLU, TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ DEĞİL, HEMEN SİYASİ PARTİLER YASASININ DEMOKRATİK HALE GETİRİLMESİDİR. Üyeliklerin gerekirse seçim kurullarında bizzat üye tarafından yapılması düşünülebilir. Naylon ve sahte üye kaydının cezası evrakta sahtekarlık olarak düzenlenebilir. Bu şekilde partilerin gerçek üyeleri ile çalışması, naylon üyeye izin verilmemesi ve parti içi demokrasinin, dolayısıyla tem demokrasinin hayata geçirilmesi sağlanabilir. İşte o zaman demokrasinin alt yapısı oturur ve başkanlık mı, yarı başkanlık mı, yoksa parlamenter sistem mi olsun tartışması anlam kazanabilir.
O zaman ön seçimler zorunlu olur ve gerçek üye ile yapılır. O zaman partilerin adayları demokratik şekilde belirlenir. Milletvekilleri, belediye başkan ve meclis adayları üyelerle ön seçimden geldikleri için genel başkana değil üyelere ve halka hesap verirler. Kimse genel başkanın iki dudağı arasında kalmaz, onun eteğine tutunarak siyaset yapmaz, siyaset daha erdemli bir hal alır. Böyle olunca genel merkez yapılanması da tam demokratik olur. Avrupa’da olduğu gibi başarısız genel başkan ve yöneticileri istifa ederek yerlerini yeni insanlara bırakmak zorunda kalırlar. Aksi durumda gerektiğinde genel merkez yöneticileri ve genel başkanlar çok kolay değiştirilebilir.
Bu durumda ülkede demokrasi serpilir, kimsenin kimseden üstün olmadığı, kahramanların yaratılmadığı, genel başkanlara adeta tapılmadığı, tam ve gerçek demokriye ulaşılır. ÜLKEMİZDE TÜRK TİPİ BİR BAŞKANLIK SEVDASI, BU SİYASİ PARTİLER YASASI NEDENİYLE DEMOKRASİYİ ORTADAN KALDIRIR, SİSTEMİ TOTALİTER BİR ANLAYIŞA GÖTÜRÜR.
Şimdi öncelikli olan Türk tipi başkanlık değil, Türk tipi yeni ve çağdaş bir siyasi partiler yasasıdır. Sistemin demokratikleştirilmesidir. Siyasiler demokrasilerde tapınacak kahramanların değil, halkın hizmetkarlarıdır. Seçilmiş siyasiler vekil, halk ise asildir. Demokrasilerde kahramanlar halkın ta kendisidir. Demokrasilerde halk kendi kahramanlarını, sanattan, spordan, bilim insanından seçer. Demokrasilerde hedef halkın siyasete tam katılımıdır… Böyle olunca siyasiler gereği gibi denetlenir ve siyasetin kutsallığı artar. Bunun başlangıcı da çağdaş bir siyasi partiler kanunudur.