Marmara Belediyeler Birliği’nin programında konuşan Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, “İstanbul’un toplu taşıma istasyonlarında, insan sağlığını tehdit eden, kafeini yüksek gazlı içecek, çay ve kahve makinelerinin yerine; orijinal meyve suyu, süt ve ayran makineleri veya satış noktaları kurulmalı” dedi. Pehlivanoğlu açıklamalarının devamında, otoyol kenarında beslenen hayvanların mamullerinden de uzak durulması gerektiğini belirtti.

Marmara Belediyeler Birliği tarafından, Eminönü’nde bulunan Birlik merkez binasında Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu’nun katılımıyla “Çocuklarımız ve Kanser” konulu program düzenlendi. Programın açılış konuşmasını yapan Birlik Çevre Yönetim Merkezi Direktörü Aynur Acar, kanser riskinin % 85’inin çevre kirliliğinden oluştuğunu belirtti.

“İNEKLER VE KOYUNLAR, OTOYOL KENARINDA BESLENMESİN”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, radyoaktivite ve kurşun elementinin zararlarıyla anlatımına başladı. İnsan vücudunda kurşun düzeyi arttıkça, sinirlilik hali ile başlayan belirtilerin, beyin ödemine kadar gidebileceğini söyleyen Pehlivanoğlu, “Otoyol kenarlarında beslenen hayvanların sütünü ve peynirini yediğimiz zaman, dolaylı yoldan kurşunla beraber kanser riski artacaktır. Egzozdan korunduğumuz kadar, otoyol kenarında beslenen hayvanların mamullerinden de uzak durmalıyız. Yerel yönetimler, otoyol kenarında hayvan otlatılmasına müsaade etmemeli” dedi.

“DEPREMDEN ÇOK, TEMİZ SU SIKINTISI ÖLDÜRÜYOR”

Bağırsak enfeksiyonlarının temiz su sıkıntısı ile doğru orantılı olarak arttığını söyleyen Prof. Dr. Pehlivanoğlu, “Dünya üzerinde 750 milyon insan bağırsak hastalığına yakalanıyor ve temiz su sıkıntısından dolayı 5 milyonu hayatını kaybediyor. İnsan vücudunun dinç kalmasında birinci etken temiz sudur ve doğal felaketlerde temiz su azlığı, ölümlere yol açmaktadır. Haiti’de meydana gelen depremden sonra kolera salgınından ölen 30 bin insanın, depreme değil, depremden sonra susuzlukla meydana gelen salgın hastalığa yenildiğini unutmayalım” diye konuştu.

“ANNE SÜTÜ EN BÜYÜK MUCİZEDİR”

Sezaryen yerine normal doğumun mutlaka tercih edilmesi gerektiğini belirten Prof. Pehlivanoğlu, anne sütünün önemine de değinerek, “Anne sütü en büyük mucizedir. Anne sütü, Kuran-ı Kerim, İncil ve Tevrat’ta da yazıldığı gibi, en az iki yıl emzirilmelidir” derken, açıklamalarının devamında, radyoaktif dalgaların çok olduğu cep telefonunun küçük çocuklara bir hediyeymiş gibi vermenin de çok zararlı olduğunu söyledi. Pehlivanoğlu, annelerin bu noktada bilinçlendirilmesi gerektiğini, kanseri önlemede birinci etkenin eğitilmiş anneler olduğunu söyledi.

“KAHVE MAKİNELERİ YERİNE, SÜT VE AYRAN MAKİNELERİ KURULSUN”

Antibiyotiğin zararlarına da değinen Prof. Pehlivanoğlu, “Antibiyotik yerine bol sebze-meyve tüketelim ve antibiyotikten olabildiğince kaçınalım. İnsan vücudunda antibiyotik kullanmak, balık avlamak için denize bomba atmak gibidir” diye konuşurken, kanseri önleme konusunda belediyelere de stratejik görevler düştüğünü açıkladı. Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, “18 Milyon nüfusa sahip olan İstanbul’un toplu taşıma istasyonlarında, insan sağlığını tehdit eden, kafeini yüksek gazlı içecek, çay ve kahve makineleri ile dükkânların yerine; orijinal meyve suyu, süt ve ayran makineleri veya satış noktaları kurulmalı. Yerel yönetimlerimiz, sağlıksız besinlere öncü olmak, bu ürünlerin görünürlüğünü artırmak yerine, bizleri her açıdan sağlıklı yapacak gıdaların reklamını yapmalı” diye konuştu.

“NÜKLEER ENERJİ KONUSUNDA KARAMSAR OLUNMAMALI”

Sorulan bir soru üzerine, Türkiye’de kurulacak nükleer enerji santralıyla ilgili de açıklamada bulunan Prof. Dr. Pehlivanoğlu, “Bir bilim adamı olarak nükleer enerjiye karşı bu kadar mesafeli ve karamsar olmamamız gerektiğini düşünüyorum. Doğru tesisin, doğru şekilde işletilmesiyle beraber, bir sorun yaşanmayacağına inanıyorum. Nükleer enerji teknolojisini bir yerden yakalamamız gerekiyor” dedi. Katılımcıların sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu’na, programın ardından Birlik Mali Hizmetler Müdürü Yusuf Yazıcı tarafından teşekkür plaketi verildi.