Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Silivri Cezaevinde bulunan Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın ilçesi Beylikdüzü’ndeki “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” Buluşmasında yaptığı konuşmada,
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-İSTANBUL
CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL: “A PLANIMIZ DA, B PLANIMIZ DA, Z PLANIMIZ DA İMAMOĞLU’DUR”
“YAZIK DEĞİL Mİ BU ÜLKEYE, ÜLKENİN EMEKLİSİNE, YOKSULLARINA?”
“GENÇLERİN ELİNDE BALTA YOK AMA MİLLİ EĞİTİMİN BAŞINDA BİR KAZMA VAR”
“TÜRKİYE’NİN BÜTÜN RENKLERİ BU MEYDANDA”
“DEVLET BAHÇELİ, SEN 3T’YE ‘EVET’ DE BAŞKA BİR TÜRKİYE BAŞLASIN”
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE, TUTUKSUZ YARGILAMAYA, TRT’DEN CANLI YAYINA VAR MISIN?”
“PARAYI, BOYKOTU HAK EDENE DEĞİL, SİZİN YANINIZDA DURANA KAZANDIRIN”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mart sivil darbe girişiminin ardından İstanbul’da gerçekleştirilen ilçe buluşmalarını sürdürdü. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Silivri Cezaevinde bulunan Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın ilçesi Beylikdüzü’ndeki “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” Buluşmasında yaptığı konuşmada, “Beylikdüzü’nün güzel insanları, Mehmet Murat Çalık’ın, Ekrem İmamoğlu’nun komşuları, yol arkadaşları, zulme boyun eğmeyen, korkuya teslim olmayan, bu ilçenin evlatlarına, İstanbul’un iradesine, Türkiye’nin yarınlarına sahip çıkan cesur ve güzel insanlar, hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum” dedi. Özel, şunları söyledi:
“BİZ ‘BİTTİ’ DEMEDEN BİTMEYECEK”
“19 Mart darbesine direnenlerle, 19 Mart Çarşamba akşamı başlayıp, 26 Mart gününe kadar yedi gün, yedi gece Saraçhane’de İstanbul’un iradesine, Türkiye’nin yarınlarına sahip çıktık. O gün İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak için toplanan milyonlara şöyle seslendik, Ekrem İmamoğlu adına: ‘Millet büyüktür, milletin iradesi her şeyin üzerindedir’ dedik. Şimdi buradan, o büyük yürüyüşün başladığı yerden bir kez daha sesleniyoruz: Millet büyüktür, millet büyüktür, millet büyüktür... Biz buraya bir miting yapmaya geldik. Ama gözün gördüğü - görmediği yerde 10 binler, 100 binler var. Hepinizi seviyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz. ‘Bize toplanmayın’ dediler, her gün daha çok olduk. ‘Susun’ dediler, her gün daha yüksek sesle seslendik. ‘Artık bitti’ dediler, ama biz söyledik: ‘Biz, bitti demeden bitmeyecek.’ Ekrem Başkan çıkmadan bitmeyecek. Murat Başkan çıkmadan bitmeyecek. Durmayacağız, sinmeyeceğiz, susmayacağız. Saraçhane’de yedi gün, yedi gece direnenlere… 81 ilde meydanlara çıkanlara, sokaklara sığmayıp o kentte sel olup akanlara… Maltepe’deki 2,2 milyonluk muhteşem kalabalığa… 19 Mart darbesine karşı 23 Mart Pazar günü kalkıp, sokaklara çıkıp, oy kullanma sandıklarında dayanışma gösteren, ‘gelen, seçen, tarihe geçen’ 15,5 milyon demokrasi kahramanına selam olsun, helal olsun.”
“BAŞKANLARIMIZ ÇIKIP, SANDIK GELİNCE SONUÇ ALACAĞIZ”
“Malum, ilk yedi gün Saraçhane’deydik. Sonra köprüyü geçtik, Maltepe’de hep birlikte tarih yazdık. Artık her hafta sonu bir büyük ilde ‘Ekrem Başkan’a özgürlük’ diyeceğiz. ‘Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum’ diyeceğiz. Her çarşamba, hangi çarşamba? O 19 Mart darbesine kalkıştıkları Çarşamba. Hangi çarşamba? Bir hafta boyunca direnip de sonra Ekrem Başkan’ın vekaletini bir başka seçilmişe teslim edip, kayyıma teslim olmadığımız Çarşamba. İstanbul’da bir gece mitinginde buluşacağız. Geçen hafta Şişli’deki o muhteşem kabalığı bütün Türkiye gördü. Şimdi bu ekranlarda, bu yaşam vadisinde, Ekrem Başkan’ın Yaşam Vadisi’nde, Murat Çalık’ın gözbebeği Yaşam Vadisi’nde şu görüntüye bakın. Şu muhteşem birlikteliğe bakın. Burada miting yapıyoruz sananlara şunu söyleyelim. 19 Mart darbesine karşı biz burada her Çarşamba 100 binlerle toplanıp miting yapmıyoruz, biz burada eylem yapıyoruz. Sonuç alana kadar bu eylemleri sürdüreceğiz. Ne zaman sonuç alacağız? Murat Başkan çıkıp gelince, Ekrem Başkan çıkıp gelince, önümüze erken seçim sandığı gelince o zaman sonuç alacağız. Biraz önce saydım.”
“TÜRKİYE SİYASETİ TEK ADAMA KARŞI BİRLEŞMEYİ ZORUNLU KILIYOR”
“Bugün burada gördüğümüz - görmediğimiz, adını saydığımız - sayamadığımız Türkiye siyasetinin iktidar dışındaki hemen hemen bütün partileri var. 16 parti Saraçhane’de genel başkanlarıyla, yöneticileri ile gelip dayanışma gösterdiler. Gündüz ziyaret ettiler, akşam meydanları doldurdular. Bugün Beylikdüzü’nde de sadece Cumhuriyet Halk Partililer değil, her partiden olanlar, demokratlar var. Sosyal demokratlar, milliyetçi demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Türkiye’nin bütün demokratları otokrata karşı birlikte mücadele ediyorlar, eylem yapıyorlar. Bugün buradan, Beylikdüzü’nden bir selam ve bir dua… Dün akşam saatlerinde haberini aldığımız, Meclisimizin TBMM Başkanvekili, DEM Parti İstanbul Milletvekili, hepimizin yakın dostu Sırrı Süreyya Önder büyük bir kalp rahatsızlığı geçirdi. Kendisi hastanede, bugün öğleden sonra ziyaret ettik. Bir kez daha Beylikdüzü’nden onun için dua ediyoruz ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz, güçlü alkışlarınızla. Türkiye siyaseti, kutuplaşmayı, kavgayı, ayrışmayı değil; bir tek adama karşı birleşmeyi zorunlu kılıyor. Biz hem muhalefetin tüm renklerini, hem de son seçimde dahi iktidar partisine oy verseler de bugün İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanına yapılan büyük haksızlığı, atılan iftirayı, alnına sürülmeye çalışılan ama tutmayan o lekeyi… Hepimiz biliyoruz ki en güçlü tarafı masumiyeti, çalışkanlığı, dürüstlüğü olan Ekrem İmamoğlu’na hep birlikte sahip çıkıyoruz, hep birlikte. Bunun için burada bulunan AK Partili, MHP’li dostlara da burada olamasalar da bu büyük haksızlığa isyan eden herkese yürekten teşekkür ediyoruz. Biz haklıyız ve hep beraber kazanacağız.”
“BEYLİKDÜZÜ, O MÜCADELENİN FOTOĞRAFININ İLK ÇEKİLDİĞİ YERDİR”
“Siz meydanlarda oldukça cuntanın dizleri titriyor. Çünkü bu eylem, darbecilere karşı demokratların eylemidir. Ramazan’da kul hakkı yiyenlere karşı muhafazakar demokratların, Türkiye’yi güçsüzleştiren, güçlü bir Türkiye yerine onu dünyada yalnızlaştıranlara karşı milliyetçi demokratların, toplumsal barışı bozanlara karşı Kürt demokratların, adaleti ayaklar altına alanlara, ekonomimizi yerle bir edenlere karşı sosyal demokratların, liberal demokratların, sosyalist demokratların, bu ülkeyi seven herkesin birlikte mücadelesidir bu ve Beylikdüzü o fotoğrafın ilk çekildiği yerdir. Bu akşam da en güzel görüldüğü yerdir. Elbette 19 Mart darbesini hep beraber püskürttük. Ama karşımızda bir cunta var. Buna karşı dimdik ayakta duracağız. O cuntayı dağıtana, Ekrem Başkan’ı alana, seçim sandığını getirene kadar durmayacağız. Bize soruyorlar, ‘B planınız var mı? C planınız var mı?’ diye. Cumhuriyet Halk Partisi’nin A plan da B planı da C planı da Z planı da Ekrem İmamoğlu’dur. Madem ki 1 milyon 750 bin Cumhuriyet Halk Partisi üyesinin yüzde 95’i sandık başına gitmiş ve iradesini Ekrem İmamoğlu’dan yana koymuştur. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin Ekrem Başkan dışında bir seçeneği yoktur. Onu alıp getirmek, aday etmek ve hep birlikte arkasında durmak üzere, durmamak üzere yola çıkmışızdır. Bakayım burada kimler var? Hoş geldiniz. Ekrem Başkanım, Murat Başkanım gözün gördüğü yerde 100 binler, görmediği yerde 10 binler var. Bu akşam burada, Beylikdüzü iki evladına sonuna kadar sahip çıkıyor. Teşekkür ediyoruz Beylikdüzü’ne.”
“ERDOĞAN, MAÇKA’NIN YİĞİT EVLADININ AHI ÜZERİNEDİR”
“Bu kürsü 6 Mayıs 2019 günü ceketini çıkarıp, kollarını sıvayıp, ‘Gençliğimiz var’ diye Ekrem Başkan’ın mazbata iptaline direndiği ve ceketi atıp, kolları sıvayıp yola çıktığı kürsüdür. 2009’da partimizin Beylikdüzü ilçe başkanı olan, 2014’te partimizin belediye başkanı adayı olan ve o günden bugüne Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği bütün adayları yenerek… 2014’te Beylikdüzü’nü AK Parti’den alan, 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni karşısına Türkiye’nin son Başbakanı, TBMM’nin Başkanı konduğu halde önce 13 bin oyla alan, hazımsızlar o seçimi iptal ettiğinde ardından yapılan yeni seçimde kolları bu kürsüde sıvayıp 806 bin farkla İstanbul’u kazanan, hemen ardından işe koyulan, beş yıl boyunca gece - gündüz İstanbul için çalışan ve bu sefer karşısına belediyeciliği en iyi bildiklerini düşündükleri bakanlarını çıkardıkları… Yetmez, 17 bakanla, gerçi milletin gönlünden kopan, milletin bağrından çıkan değil; dolma kalemin mürekkebinden dökülen ama aslında adı ‘bakan’ değil ‘Tayyip Erdoğan’ın sekreterleri’ ile muhatap oldu. Ne Süleyman Soylu kaldı... Yuhalamayın, Ben Süleyman Soylu’yu dahi yuhalatmıyorum. Bakın ben hayatta kimseyi yuhalatmadım. Ama madem yuhalayacaksınız, şu Çatalca müftüsü olacak adam var ya, onu yuhalayın. Volkan Konak’a ölümünden sonra iğrenç saldıran Çatalca müftüsü var ya. O namussuzu yuhalayın. Halen daha onu görevde tutan Tayyip Erdoğan, sana söylüyorum. Her gün Volkan Konak’ın ahı, O Maçka’nın yiğit evladının ahı üzerinedir. O Çatalca müftüsünün orada oturduğu her gün vebali, Tayyip Erdoğan’ın boynunadır.”
“TÜM TÜRKİYE’DE YAYGINLAŞTI”
“Beylikdüzü 2019 yılında Ekrem Başkan’ı buradan Saraçhane’ye uğurladı. Onu uğurlarken bir başka evladını, Ekrem Başkan’ın yol arkadaşı Mehmet Murat Çalık’ı, bu ilçenin daha imar planları yapılırken, şehir planlamaları yapılırken orada görev almış, bu ilçeyi seven, bu ilçe için hayal kuran bir evladını da Beylikdüzü’nde görevlendirdi. O günden sonra Ekrem Başkan’la Murat Çalık omuz omuza, biri Büyükşehirde biri Beylikdüzü’nde beş yıl boyunca muhteşem görev yaptılar. Ve öyle bir hale getirdiler ki; yoksul çocuklar için beslenme çantası projesi ile başladılar, tüm Türkiye’de yaygınlaştı. Dördüncü yılında daha kesintisiz olarak devam ediyor. Ve Murat Çalık Başkan yoksul çocuklar için beslenme saati projesini bu ilçeden başlattı, bütün Türkiye’ye yayıldı. Bugün dördüncü yılında kesintisiz olarak devam ediyor. Cezaevinde ziyaret ediyoruz, ‘Bir diyeceğin var mı?’ diyene ‘Aman beslenme saati aksamasın’ diyor. Murat Başkan yeni kreş açtı, 800 çocuk kreşlerde eğitim görüyor. Bu ilçeye Murat Çalık Başkan tam 85 tane park yaptı, 85 tane. Depremde Hatay’a AFAD’dan önce ilk çadır kenti Beylikdüzü Belediyesi gitti, kurdu. Onun planlarını gözümüzün önünde kendisi çizdi. Günü gelince de anahtar teslim etti, buraya geri geldi. Türkiye’de nerede yardım edilmesi gereken bir mağduriyet varsa, onu biz haber vermek için telefon açtığımızda, Murat Çalık Başkan’ı depremde olduğu gibi hep ilk orada gördük. Emeğiyle, enerjisiyle, gayretiyle, dürüstlüğü ile Beylikdüzü’ne yaptığı hizmetler herkes tarafından takdir ediliyor. Beylikdüzü’nde her iki kişiden birinden fazlasının oyunu alarak seçilen, şimdi çeşitli oyunlarla ilçesinden uzakta Silivri’ye konulan Murat Çalık Başkan’a yürekten bir selam yolluyoruz. Hep beraber.”
“MEYDAN OKUMAYA GELDİK”
“Ve aslında Tayyip Erdoğan’la Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinin, AK Parti’nin belediyecilik, şehircilik anlayışıyla Cumhuriyet Halk Partisi anlayışının yüzleşeceği, hesaplaşacağı bir yer varsa burasıdır. Hemen Beylikdüzü’nün komşusu Esenyurt’u, geçen dönem hariç belediye 90 bin nüfus tayken bizden aldı AK Parti, bir milyon nüfusa ulaşınca geri aldık. Ve bir tarafta Esenyurt, bir tarafta Beylikdüzü. Bir tarafta AK Parti belediyeciliği, bir tarafta CHP belediyeciliği. Bir tarafta nefes alamayacağınız yan yana, çirkin, çok katlılar. Bir tarafta denize kadar yedi kilometre uzanan yaşam vadisi. Bir tarafta Esenyurt’ta kişi başına düşen yeşil alan 0.5 metrekare. Beylikdüzü’nde kişi başına düşen yeşil alan 10 metrekare. Arada 20 kat fark var. Esenyurt’ta her metrekare yeşil alana beton diken bir anlayış, Beylikdüzü’nde konut alanını satın alıp parklar yapan, beş yılda 85 tane park kazandıran bir anlayış. Burası bir cazibe merkezi olduğu halde, nüfusu iki katına çıktığı halde, her yıl yeşil alan miktarı istikrarlı olarak artan, şaşılacak bir ilçe. Çünkü bir tarafı, Esenyurt’u Tayyip Bey’in atadıkları yönetiyor, bir tarafı Beylikdüzü’nü Ekrem Başkan ve ondan sonra Mehmet Murat Çalık yönetiyor. Bir taraf belediyeciliğin, iyi belediyeciliğin kalesi, Esenyurt’a bakıyorsun, kent suçları müzesi. Bu yüzden Ekrem Başkan’ı ve arkadaşlarımızı yalanla, iftirayla tutuklayanlara karşı bugün burada meydan okumaya geldik.”
“BİR KURUŞ BULAMADILAR”
“Üç yıl önce hatırlayın, ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist var’ demişlerdi. Birini bile tespit edemediler, birini bile. Hatırlıyor musunuz? ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 550 tane terörist var’ demişlerdi, birini bile bulamadılar. Şimdi ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde son altı yılda 560 milyar lira yolsuzluk yapılıyor’ dediler. Öncelikle şunu söyleyelim. ‘Son altı yılda 560 milyar yolsuzluk var’ dediler, son altı yıllık İBB bütçesi 497 milyar lira. Yani altı yıl boyunca bu 80-90 bin personele hiç maaş dağıtmasan, hiç asfalt dökmesen, hiç metro yapmasan, hiç çöp toplamasan, belediye arabaları hiç yerinden kalkmasa, belediye binalarında hiç ışık yanmasa, sokaklar karanlık dursa 497 milyar bütçe var bunlar ‘560 milyar yolsuzluk oldu’ diyorlar. Bir lirasını, bir lirasını bile ispatlayamadılar. Ekrem Başkan’a türbede elini arkasına bağladı diye soruşturma açacak kadar saçmaladılar, Ekrem Başkan görevdeyken beş yılda bin 526 tane müfettişle teftiş yaptılar, bir kuruş bir şey bulamadılar. Ekrem Başkanımızın babası Hasan İmamoğlu’nun yıllarca çalışıp kurduğu şirkete kayyım atayıp, mal varlıklarına el koydular. Neyle suçluyorlar? Neyle suçluyorlar İmamoğlu İnşaat’ı? Balkonu küçültüp, odayı büyütmüş. Kafayı yemiş bunlar, kafayı yemiş bunlar. Ve öyle bir noktadayız ki bir kuruş yolsuzluk bulamayanlar, Ekrem Başkan’a iftira atacak Meşe, Çınar, Ladin adında üç tane gizli tanık, üç odunu bulmuşlar. Bunların en az olanında 55 tane suç kaydı var. Her türlü rezaletin içine girmiş çıkmış, kriminal tiplerden iftiracı yaratmışlar. Aynı şekilde Murat Çalık Başkan’a, Uğur Güngör diye bir iftiracıyı kullandılar. Neymiş? Başkanımız yıllar önce buna 13 tane fazla daireyi belediyeye vermeye zorlamış. Adama belediyenin hakkı olanı vaktiyle yaptılar diye, çizdiler diye adama iftira atmış. 2020 yılında savcılığa gitmiş, takipsizlik kararı verilmiş. 2023’te kaymakamlık soruşturma açmış, soruşturma izni verilmemiş. Dosyada kanıt olmadığı için bu kişiyi kimse ciddiye almamış, Akın Gürlek İstanbul’a gelince aramış, taramış bu sahtekarı getirmiş, Murat Başkan’a karşı da bu kumpası kurmuş.”
“HERKES BİLİYOR”
“Şimdi şunu söylemek lazım. Bakın Beylikdüzü’ndeyiz, herkes kimin ne olduğunu biliyor. Sahtekarın adı geçiyor bütün Beylikdüzü yuhalamaya başlıyor. Murat Başkan’ın adı geçiyor bütün Beylikdüzü… İşte Tayyip Bey yazıyoruz ya millet iradesine sahip çıkıyor diye. Beylikdüzü Ekrem Başkan’ı, Murat Başkan’ı seviyor musun? Onlara güveniyor musun? Onun arkasında, iradenin arkasında duruyor musun? Onları alıp getireceğiz ve bundan sonra Beylikdüzü’nde de İstanbul’da da Türkiye’de de bu kötü gidişi durduracağız. Var mısınız? Bunun için hep birlikteyiz. Bakın sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakarı, Alevisi, Sünnisi birlikteyiz. Biraz önce arkadaşlar sesleniyorlardı. Biz Ümit Özdağ’ın da özgürlüğünü savunuyoruz, biz Selahattin Demirtaş’ın da özgürlüğünü savunuyoruz. Biz Ekrem İmamoğlu’nun da özgürlüğünü savunuyoruz. Biz Türkiye’nin bütün demokratları, karşımızdaki kötülüğe karşı birlikte mücadele ediyoruz. Meydanda her siyasi görüş var. Meydanda her takımın taraftarı var. Meydanda her inançtan insan var. Ama bu meydanda kötü insan yok, namussuz yok, hırsız yok, iyi insanlar var.”
“EMEKLİYE 100 MİLYARI BULAMAYANLAR, 19 KATINI HARCADI”
“19 Mart’tan bu yana milletin biriktirdiği, milletin hazinesindeki rezervleri yakıyorlar. Merkez Bankası toplam 45 milyar dolar yakmıştı. Pazartesi günkü hesaba göre. Dün grup toplantısında bunu hesabını anlattık. Bugün akşamüstü 50 milyar dolara dayandığı açıklandı. Ekrem İmamoğlu korkusuyla, Ayşe teyzenin, Mehmet amcanın cebinden, her doğan yeni bebeğin cebinden, rızkından dün itibari ile 20 bin lira almışlardı. Bakın dün itibarıyla bu meydandaki herkesin ve Türkiye’deki herkesin cebinden 20’şer bin lirayı almışlardı. Bu akşam itibari ile 22 bin liraya çıktı. Dünden bugüne her birinizin cebinden 2 bin lira daha, 19 Mart’tan bugüne 22 bin lira parayı çalmış durumdalar. Ve bu iktidar ‘Emekliye para ver’ diyoruz, ‘Para yok’ diyor. ‘Asgari ücret 30 bin lira olsun’ diyoruz, ‘Kasa boş’ diyor. ‘Ürünü donan çiftçinin malının, mülkünün zararını karşıla’ diyoruz, ‘Veremeyiz’ diyor. Ama sadece ve sadece Ekrem Başkan aday olamasın diye kumpası kurduğu günden beri, bu paraların kaç mislini harcıyor. Bakın bugün en düşük emekli maaşı 14 bin 500 lira. Bunun asgari ücrete eşitlenmesi, 22 bin lira yapılması için 100 milyar liraya paraya ihtiyaç var. 100 milyarı bulamayanlar Ekrem Başkan’ı içeri attıktan beri bu paranın 19 katını harcadılar. Emekliye, yazık değil mi bu ülkeye? Yazık değil mi bu ülkenin yoksullarına? AK Partili olsun, MHP’li olsun. Her bir vatandaşımızın vicdanına sesleniyorum. Bu kadar hukuksuzluğa, bu kadar zulme, bu kadar yoksulluğa katlanmaya mecbur muyuz? Her birimiz, her birimiz en iyisini hak ediyoruz.”
“HEPSİ BİRER DEMOKRASİ KAHRAMANI”
“Tayyip Bey yıllar önce geldi, seçildi, baş tacı ettiniz. Yıllarca yönetti. Ama şimdi kaybedeceğini anlayınca darbeye teşebbüs etti. Her darbenin başında bir cunta vardır. Her darbenin bir karargahı vardır. 19 Mart darbesinin karargahı Beştepe’deki saraydır. Her darbenin silahları vardır. Bu darbenin silahı, yandaş yargısıdır. Talimatlı hakimleri, savcılarıdır. O silahların mühimmatı vardır, bu darbenin mühimmatı yalandır, iftiradır. Bugün Gençlik Kolları Genel Başkanımızla birlikte, Berkay’la birlikte, Ekrem başkanımızın evlatlarıyla birlikte buraya bir yürüyüş yaparak geldik. Kimle yürüdük biliyor musunuz? Tayyip Bey’in geçen hafta, bundan 20 gün önce eylemler sırasında hiçbir suçu günahı olmadığı halde alıp içeri attırdığı, bir gün yatarı olmadığı halde bayramı anasından, babasından, evlatlarından, evlerinden ayrı geçirttiği öğrencilerimiz vardı ya. Hani Tayyip Bey diyor diyordu ya ‘Ey Özgür Özel, o çocukların da geleceğini kararttın’ diyordu ya. ‘Ben de diyordum ki ‘Bakalım o çocuklara soralım, gel önlerinde sandık koyalım, Özgür Özel’e mi tepkililer Tayyip Erdoğan’a mı tepkililer’ diye. Tayyip Bey ben bugün Gençlik Merkezi’nde, senin bayramı Silivri zindanlarında geçirttiğin, şimdi serbest kalmış gençlerle buluştum. Omuz omuza bu meydana hep beraber yürüdük. Hepsinin alnından öpüyoruz. Onların hepsi birer demokrasi kahramanıdırlar. Ancak o gün 301’di, bugün sayıları dün grup toplantısında iken 71’e düşmüştü, bugünkü tarihler sonunda halen 57 arkadaşımız cezaevlerindedir. İstanbul’da 35, Bursa’da 12, İzmir’de altı, Edirne’de üç, Ankara’da bir, toplam 57 arkadaşımız halen daha cezaevlerindedir. Biliyorsunuz geçen hafta Şişli’de herkes içeride iken, Şişli meydanından Şişli Belediyesi’nin önünden hep birlikte seslendik ve ertesi gün cezaevlerinin kapıları açılmaya başlandı. Şimdi Beylikdüzü’nden, Yaşam Vadisi’nden hep birlikte 57 gencimiz için birini bile arkada bırakmadan, birini bile içeride bırakmadan onlara bir kez daha sahip çıkıyoruz. Ben gençlere diyorum, siz özgürlük diyorsunuz. Gençlere özgürlük. Gençlere özgürlük. Gençlere özgürlük. Bir kez daha savcılara sesleniyoruz, 10 binler bir kez daha bu kez Beylikdüzü’nden sesleniyorlar. İçeride terörist yok. İçeride her birisi birbirinden kıymetli, çoğu üniversite öğrencisi, suçsuz, günahsız, bu ülkeyi seven, bu ülkenin yarınları var. Biz o gençlerin arkasında duruyoruz, o gençleri hapishanede tutamazsınız. Bir kin uğruna bu gençlerin eğitimleri aksatılıyor. Bir darbe kurumu olan YÖK, üniversitelere yazı yazıyor. ‘Bu çocuklara işlem yapın’ diye. Milli Eğitim Bakanı olacak Yusuf Tekin denen, onu da çok seviyorsunuz ha vallahi, Yusuf Tekin denen tekinsiz düşüncelerin sahibi kişi gençler için diyor ki ‘Bunların eli baltalı’. Ben ne bugün birlikte yürüdüğüm, öncesinde toplandığım gençlerin elinde balta gördüm, ne Saraçhane’de balta gördüm, ne elinde balta taşıyan bir genç gördüm. Ama bu ülkenin başında Milli Eğitim Bakanı olarak kifayetsiz, yeteneksiz, kötü niyetli birini görüyorum. İnsanda birazcık utanmak, arlanmak olur. Eli kalem tutan, pırıl pırıl Türkiye’nin en başarılı evlatlarına alıp içeri atacaksın, sonra onlara ‘Ellerinde balta var’ diyeceksin. Onların elinde balta yok ama, Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında bir kazma var, bir kazma.”
“BU ÜLKE, SARAY DÜZENİNE TESLİM OLMAYACAK”
“Şimdi de utanmadan, sıkılmadan, liselere, ‘proje okulu’ denilen Türkiye’nin en köklü liselerine saldırmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin geleneği en kuvvetli, geçmişinde şu an Türkiye’ye en önemli katkılar sunan kıymetli mezunların olduğu, en iyi ve en liyakatli öğretmenlerin bir altın kuşak yetiştirdiği, geleneği olan okullara… Hangisini saysam bir diğeri az kalır, adlarını biliyorsunuz. Her birine saldırarak, oradaki 6 binin üzerinde çağdaş, iyi yetişmiş, iyi öğrenciler yetiştiren, liyakatli öğretmenleri alıp yerine bir sendikaya mensup, yandaş ve liyakat yerine iktidara sadakat göstermesini bekledikleri öğretmenleri getiriyorlar. Lisedeki pırıl pırıl öğretmenlerimizin arkasındayız. Lisede direnen gençlerin arkasındayız. Onlarla dayanışan mezunları selamlıyoruz. Gençlerin ailelerini saygı ile selamlıyoruz. Bu gençler AK Parti iktidarına gözlerini açtılar. Onlara nitelikli bir eğitim sunmadınız. Onlara refah sunmadınız. Onlara özgür bir gelecek, umutlu yarınlar sunmadınız. Onlara baskı, geçim sıkıntısı, işsizlik, gelecek kaygısı dışında bir şey sunmadınız. Şimdi onların öğretmenlerini, özgürlüklerini ve yarınlarını tehdit ediyorsunuz. Gençlere demir parmaklıklar, adli kontroller getirmeye çalışıyorsunuz. Bu ülke, gençlerini de seçilmişlerini de bu saray düzenine teslim etmeyecek, teslim olmayacak. Ekrem Başkanım sen hep diyorsun ya ‘Beylikdüzü bambaşkadır.’ İlk yola buradan çıktı. Kolları burada sıvadı. Tayyip Erdoğan’ı 2014’te burada yendi. 2019’da burada kazanarak gitti. Mazbata iptal olunca geldi, burada kolları sıvadı. Bir kez daha kazandı. Murat Çalık’ın Beylikdüzü deyince gözleri parlıyor, gözlerinin içi doluyor. Şu enerjiyi görüyor musunuz? Gençlerin enerjisini? Murat Çalık ve Ekrem Başkan benden bir şey istediler. Biz nerede olursak olalım onlara bir selam yolluyoruz. Telefonların ışıklarını yakıyoruz, onlara bir selam yolluyoruz. Murat Başkan biliyorsunuz Maçkalı. Volkan Konak’ı kaybettik. Birlikte gitmek isterdik oraya. Ben gittim, o hücresinden dua etti. Ekrem Başkan’ın ve Murat Çalık’ın ortak talebiyle, evet yine ‘Yiğidim Aslanım.’ Ama bu sefer Volkan Konak’tan geliyor. Maçka’da yatan yiğidim aslanıma Allah rahmet eylesin. Silivri’de yatan yiğitlere, aslanlara Beylikdüzü’nden bin selam olsun. Zehra Hanım burada, Murat Çalık’ın eşi. Beylikdüzü’nün kıymetlisi Murat Çalık’ın eşi. Hep el ele onunla yol yürüyen Ekrem İmamoğlu’nun eşi. Bu iki güçlü kadına yürekten alkış sunuyoruz. Bu üç yakışıklı… Onlar Murat Başkan’ın, Ekrem Başkan’ın emanetleri. Türkiye’nin ailelerinin umudu onlarda. Türkiye’nin umudu, bu meydandaki, üniversitelerdeki ve Türkiye’deki tüm gençlerdedir. Tüm gençlerimiz yürekten alkışlıyoruz.”
“ERDOĞAN DA YARGILANDI AMA ASLA TUTUKLANMADI”
“Sayın Devlet Bahçeli bir açıklama yaptı, ‘İmamoğlu suçsuzsa beraat etsin, suçluysa ceza alsın’ dedi. Bugün Ekrem Başkan da bir değerlendirme yaptı, ‘Bu açıklamayı önemsiyorum’ dedi. Ben de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak açıklamayı önemsiyorum ve ekliyorum: Gizli tanık ifadeleriyle kimse tutuklanamaz. Bu hem Anayasa Mahkemesi’nin hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açık, net ve istikrarlı kararıdır. O zaman Ekrem İmamoğlu, o zaman Murat Çalık, belediye başkanlarımız, meclis üyelerimiz, partilerin genel başkanları neden tutuklu? ‘Hakkında iddialar var’ diyorlar. O zaman ‘Hodri meydan’ diyoruz. Hepimizi tek tek yargılayın. Hiçbir korkumuz yok. Buradan Sayın Bahçeli’ye önce şunu hatırlatayım. Biz diyoruz ki, ‘Gelin 86 milyonun önünde soruları TRT’de sorun. Yargılamayı TRT’den canlı yapın. Cevaplarını da duyun.’ Önce şunu hatırlatayım: Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte terörden, çete kurmaktan, suç örgütü oluşturmaktan, rüşvet almaktan, yolsuzluk yapmaktan yargılandı. Ama bir gün bile kapısına sabahleyin polis dayanmadı, zorla götürülmedi, asla tutuklanmadı. Cezası kesinleşti, o zaman bile polis gelmedi. Telefon açıp çağırdılar. Saraçhane’de serbestçe miting yaptı. Sonra üç aylık cezasını çekmek üzere gitti, hapishanede yattı. Ceza kesinleşene kadar kimse onu tutuklamadı. Şimdi daha iddianame yok. İddia var, tanıklar gizli, kanıt yok. Hiçbir şey ispatlanmamış ama içeride yatıyorlar.”
“BAHÇELİ, GEL, SEN DE VARSAN 3T’DE BULUŞALIM”
“Şimdi Devlet Bahçeli’ye Beylikdüzü’nden hep birlikte sesleniyoruz. Bir sessizlik yapalım. Sayın Bahçeli’ye tarihi bir çağrıda bulunuyorum, var mısınız? 3T’ye var mısın Sayın Bahçeli, 3 T’ye? Diyorsun ya ‘Özgür Özel cevap versin. CHP, Terörsüz Türkiye’ye ne diyor?’ Açıkça söylüyorum: Terörsüz Türkiye’ye ben varım. Gel, sen de varsan 3T’de buluşalım, Türkiye’nin önünü açalım. Terörsüz Türkiye’ye evet. Tutuksuz yargılamaya evet. TRT’den canlı yayına evet. Var mısın? Sayın Bahçeli, ben cesaretimi senin ittifak ortağın gibi ordudan almıyorum. O, orduya güveniyor. Sıkışınca, ‘Ordu komutanları dava açacak’ diyor. Bize ipe sapa gelmez iddialarda bulunuyor. İşine geliyor ‘terörist’ diyor, işine geliyor başka iftira atıyor. Ben gücümü Amerika’dan almıyorum. Ben gücümü İsrail’den almıyorum. Ben Trump’a da Netanyahu'ya da karşı çıkabiliyorum. Filistin’in arkasında durabiliyorum. Sayın Bahçeli biz Cumhuriyet Halk Partililer gücümüzü haklılığımızdan, cesaretimizi yol arkadaşlarına duyduğumuz güvenden ve onların temiz, çalışkan ve dürüst insanlar olduğuna kendi namusumuz kadar kefil olabilmemizden alıyoruz. O yüzden senin ittifak ortağının, cunta başı Tayyip Erdoğan’ın görevlendirdiği savcının ve savcıların bütün iftiralarını TRT’den sor. Cevabını Ekrem Başkan alınlarının ortasına yapıştıracak canlı yayında. Sayın Bahçeli, demiştin ki, ‘Özgür Özel terörsüz Türkiye’ye ne diyor?’ Ben terörsüz Türkiye’ye ‘evet’ diyorum. Sen de tutuksuz yargılanmaya, TRT’den canlı yayına ‘evet’ de yarın başka bir Türkiye başlasın. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi şehit ailelerinin, gazi yakınlarının rızası alınarak, Meclis’te tüm toplumun temsil edilebildiği şekilde demokratikleşme üzerinden tüm sorunların çözülmesine, Kürt sorununun da çözülmesine, Türkiye’deki tüm sorunların çözülmesine, artık şehit gelmemesine, anaların gözyaşının durmasına ‘evet’ diyor.”
“ÜMİT ÖZDAĞ DA SERBEST KALMALI”
“Ama bir yandan da bu meseleler konuşmaya başlandığı anda, tutuklanıp cezaevine konulan Ümit Özdağ da serbest kalmalıdır. Tayyip Erdoğan’a ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için sekiz yıldır Edirne’de tutulan Selahattin Demirtaş da serbest kalmalıdır. 30 Mart darbesine karşı büyük bir ayağa kalkış, büyük bir şahlanış, bir büyük umut var. Çünkü burada, bu meydanda sadece Cumhuriyet Halk Partililer yok. Türkiye’nin bütün renkleri var. Gökkuşağı gibi. Yan yana, aynı anda, aynı doğruyu savunuyorlar. Genel başkanları farklı, umutları, ümitleri farklı. Ama Türkiye’de ne olacaksa demokrasi içinde olmasının, serbest yarışla olmasının, kazananın iktidar olup kaybedenin muhalefette sırasını beklemesinin, güçlü parlamentonun, güçlü parlamenter sistemin gelmesini istiyorlar. Bunun için mücadele ediyorlar. Bu ülkeyi tek adam yönettiğinde yedi ordunun işgal ettiğini, buna karşı Samsun’dan başlayan bir yürüyüşle Kürt’ü, Türk’ü, Lazı, Çerkes’inin, Alevisi, Sünnisi’nin bu ülkeyi çok bedeller ödeyerek, şehit kanlarıyla sulayarak Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Anadolu’nun dört bir yanında koyun koyuna yatan dedelerinin, ninelerinin kurtardığını biliyorlar. Bir daha bir tek adam, bir padişah istemiyorlar. Demokrasi istiyorlar, kalkınma istiyorlar, demokratik, lâik, güçlü bir hukuk devleti istiyorlar. Bunun için hep birlikte mücadele ediyoruz. Bizi bir daha kimse bölemesin, ayıramazsın diye, tüm siyasi partilerin mensupları, liderleri, kadroları, omuz omuza demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi kazanacak, Türkiye’nin iyiliğini isteyenler kazanacak, tek adamlığa heves edenler, diktaya heves edenler, otokrasiye heves edenler kaybedecek. Yaşasın özgür Türkiye, yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Cumhuriyet.”
“DEĞİŞİMİN İLK ADIMLARININ ATILDIĞI BEYLİKDÜZÜ…”
“Burası her şeyin, değişimin ilk adımlarının atıldığı Beylikdüzü. Buradan her birinize bir şeyi emanet etmek isterim. Ekrem Başkan’ın selamı ile, Murat Çalık Başkan’ın selamı ile size bir emanetimiz var. Biliyorsunuz dünyada parlamentolarda, milletvekillerinin, yani milletin vekillerinin, yarısından bir fazlası güvensizlik oyu verirse iktidar düşer ve seçimler gelir. Maalesef Türkiye’deki tek adam rejimi parlamentonun güvensizlik oyunu vermesine ve göreve gelen iktidarı geri çağırmasına olanak vermiyor. Ne diyor? Oyu bir sefer veriyorsun, elinden kaçırıyorsun, beş yıl boyunca bulabilene aşkolsun. Buna karşın nasıl Saraçhane’de bütün ezberleri bozduysanız, buna karşı nasıl 23 Mart’ta bütün ezberleri bozduysanız, nasıl geçen hafta Şişli’de, Samsun’da, bugün burada ve Cumartesi günü Yozgat’ta demokrasi için, bir büyük mücadeleyi hep beraber veriyorsanız, bu sefer de bir büyük güvensizlik oyunu, Tayyip Erdoğan’a ‘Artık yeter’ diyeceğimiz, ‘Ekrem İmamoğlu’na özgürlük’ diyeceğimiz, ‘Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum’ diyeceğimiz bir imza kampanyası başlattık. Cumartesi akşamüstü itibarıyla 10 milyon imzaya ulaştık. Ancak 10 milyon imza bütün dünyada çok büyükken, bizim hedefimiz bunun çok ilerisinde. Tayyip Erdoğan’ın son seçimlerde aldığı oyun bir fazlasını toplayarak, hatta Türkiye’deki seçmenlerin yarısından bir fazlasına ulaşarak, en az 28 milyon ve üzerinde bir imzayı toplayarak, hem Türkiye’ye hem dünyaya Recep Tayyip Erdoğan’ın meşruiyetinin kalmadığını, tek çarenin seçim sandığı olduğunu, bunun için de hapishanedeki tüm siyasi tutsakların serbest kalması gerektiğini, adayımızı yanımızda, sandığı önümüzde istediğimizi ilan edeceğiz. Bunun için görev her birimize düşüyor. Önce meydanda, şu ana kadar imza verenler bir el kaldırsın. Şimdi imza vermeyenler ilçe başkanlıklarına, il başkanlıklarına ya da imzaların toplandığı meydanlara gidebilirler. Ama esas görev şu: İmza verenler kaldır elini. Bu ellere 100’er imzalık imza föyleri vereceğiz, siz de gidip 100’er imza getireceksiniz. Söz mü? Söz mü? Her bir sayfada 25 imza var. Buradan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. chp.org.tr adresinde ya da imza kampanyasına yönelik adreslerde ya da daha önce ilan ettiğimiz telefon numaraları aranarak talep edildiğinde, size imza toplayabileceğiniz boş sayfalar verilecek. Bize getireceğiniz her sayfa 25 imza, bize getireceğiniz her dört sayfa 100 imza olacak ve bu büyük kampanya sizlerin desteğiyle çok kısa sürede hedefine ulaşacak. Bu tek adama güvensizlik oyu için imza toplama seferberliğine var mıyız? Ekrem Başkan’a özgürlük getirecek bu imzaları atmaya var mıyız? Tüm siyasi tutukluları serbest bırakacak, seçim sandığını getirecek imza kampanyasına var mıyız? Bunu buradan, Beylikdüzü’nden sizlere emanet ediyorum. Akşamın bu saatine kadar bir kişi eksilmeden, bir kişi azalmadan, bu büyük mücadeleye sahip çıkanları, seçtiği belediye başkanlarına, komşusu Murat Çalık’a, geleceğin Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkan her birinize yürekten teşekkür ediyorum. Meydanlara sığmayanları, yayın orada olmasına rağmen burada toplananları yürekten selamlıyorum. Eksik olmayın.”
“SİZİ GÖRMEYEN NTV, LAYIK OLDUĞU YERİ GÖRECEK”
“Şimdi sözün sonuna gelince bizi meydanlarda hiç yalnız bırakmayanlar, burada da lafın nereye geldiğini söylüyorlar. Bu arada arkadaşlar NTV’de bir değişiklik var mı? NTV’de yok. Şimdi değerli arkadaşlar, 1 milyon 200 bin kişi olduk Saraçhane’de, Saraçhane böyle yerinde duramıyor. Görenler görüyor, verenler veriyor. Bir baktık TRT, vergileri bizden topluyor, yayın yapmıyor. Önümüzdeki günlerde bu TRT’nin bir ay boyunca hangi partiyi kaç dakika, kaç saat verdiğini, nereyi görüp nereyi görmediğini hem bütün Türkiye’ye, hem bütün dünyaya göstereceğim. Bu TRT’nin yaptığı haksızlığı da siz vergileriyle o maaşları ödeyen milletimize şikayet edeceğim. Boykotyap.org sitesi bizim gerçek boykot sitemiz. Bir genel tüketim boykotu yapmıyoruz. Esnafa zarar verecek hiçbir şey yapmıyoruz. Milletin ekonomisini hedef almıyoruz. Aksine aynı parayı, boykotu hak edene değil, size saygı gösterene kazandırıyoruz. Bu boykotyap.org’daki ATV’si, A Haber’i, CNN’i, zaten bunların yanına yaklaşmıyoruz. Bunların firmaları var, onlardan alışveriş yapmıyoruz. Ama burada biz bir ideolojik boykot ya da AK Partili olduğu söylenen firmalara bir siyasi boykot filan yapmıyoruz. Sesimizi kim duyarsa, kim görürse saygı gösteriyoruz, baş tacı ediyoruz. Bu meydanı görmeyeni, Ekrem Başkan’a yapılan zulmü görmeyeni başımızın üstünden alıp yerin dibine sokuyoruz. NTV diye bir televizyon var. Parayı bizden kazanıyor, reklamı bize izletiyor. Ama sizi görmüyor, bizi görmüyor. Mitingleri görmüyor, yayın yapmıyor. Ama dükkan açmış, Günaydın diye kebap satıyor. Nusret’e böyle tuz attırıyor. Parayı bizden kazanıyor, saraya hizmet ediyor. Türkiye’de Volkswagen, Audi ve Skoda arabalarını bu satıyor. Almanya’da bizim kardeş partinin dayanışma içinde olduğu sendika bu işten çok rahatsız. Kendileri ile görüşüyoruz. Oradan buraya tepki var. Ancak satışların mutlaka düşmesi lazım. Buradaki boykotun sonuç aldığını gördükçe buradaki distribütörü değiştirecekler, sizi görmeyen NTV en sonunda layık olduğu yeri görecek. O yüzden parayı bizden kazanan, hizmeti saraya yapan NTV’nin, Doğuş grubunun bütün ürünlerini, bütün firmalarını boykot ediyoruz. Size emanettir. Sizden ricamız; eğer bir malı esnaf da büyük market de satıyorsa, esnafı tercih edin. Sizden ricamız; aynı ürünü satan küçük esnafa mutlaka sahip çıkın. ‘Parayı harcamayın’ demiyoruz ama ‘Parayı, boykotu hak edene değil, sizin yanınızda durana kazandırın’ diyoruz.”
“BEYLİKDÜZÜ ‘SABAHA KADAR KONUŞ, DİNLEYELİM’ DİYOR”
“Sabaha kadar burada değiliz. Sabahleyin kalkacağız, çalışmaya gideceğiz. Ben yarın sabah Murat Çalık Başkan ile Ekrem Başkan’ı ziyaret edeceğim. Değerli Beylikdüzülüler diyorlar ki ‘Sabaha kadar konuş, dinleyelim.’ Ben yarın sabah sizin selamlarınızı iletmek üzere Silivri Cezaevi’ne gidiyorum. Şimdi hep beraber hangi şarkı ile veda edelim başkanlara? Ekrem Başkanımızın kız kardeşi Neslihan Hanım burada. Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz.”
GENEL BAŞKAN CEZAEVİNDEN ÇIKAN GENÇLERİLE