İftira karşısında kırgınlığım ve yılgınlığım yok
AKP il Kadın Kolları başkan adayı olduktan sonra babası tarafından esrarcı olarak ilan edilen Sultan Öztürk, partinin kuruluş sürecinden beri partide görev yaptığını, bu tür bağımlı maddelerle ilgisinin olmadığını, iftiraya uğradığını, genç bir siyasetçi ve iş kadını olarak kararlılıkla yoluna devam edeceğini, demokratik hakkını kullanarak aday olduğunu ancak bunun engellenmesinin doğru olmadığını, kendisine reva görülenlere rağmen kırgınlık ve yılgınlık göstermeden siyasete devam edeceğini söyledi.
Sultan Öztürk, Ak parti’de iki dönem İlçe, iki dönemde Kocaeli Kadın kolları yönetiminde görevde bulunmuş, 32 yaşında işkadını bir bayan. Onu kamuoyu yakın zamana kadar tanımıyordu. Taki, partisinin İl Kadın Kolları kongresinde başkan adaylığını açıklayana kadar. Kendi anlatıma göre, partisinin daha kurulduğu günlerde görev almıştı.11 yıldır siyaset yapıyor. Kendi deyimi ile gece gündüz çalışarak başarılı bir iş kadını olmuş biri. Bugünlerde Yerel ve Ulusal basın ondan çokca söz ediyor. Kimisi, tek adaylı bir kongrede adaylık duruşu ile övgü yaparken, kimisi de babasının açıklamalarından yola esrar içen kadın diye lanse ediyor. Sonuçta, kamuoyunda adı esrarcıya çıktı. Öztürk, kongrede adaylığı ile değil, kara leke olarak tanımladığı esrarcı olmadığını ispatlamak için uğraştı. Raporlar aldı, kamuoyuna açıklamalarda bulunup bunun iftira olduğunu anlatmaya çalıştı.
Ancak, bizzat babası tarafından böylesi bir suçlamaya maruz kalması, hem de yarışı kazanacağından emin olduğu kongre öncesi bunun yapılması derinden yaralamıştı genç kadını. Şimdi kendisine atıldığına inandığı bu iftirayı temizlemeye çalışıyor. Çünkü, kendi deyimi ile “inanda var inanmayanda”bu suçlamalara. İşte tek amacı, bu yanlış imaja son vermek…
Partisini kamuoyunda tartışmak istemiyor. “Biz kendi içimizde tartışırız” diye düşünüyor ama bazı şeylere de açıklık getirmek istiyor. İşte bunun için Nefes’e açılamalarda bulundu. Biz de yorum yapmadan, sadece anlatılanlara bağlı kalarak yayınlıyoruz bu açıklamaları…
Çok yazıldı, söyledi. Kimdir Sultan Öztürk ?
Oya hanımla ne zaman tanıştınız ve ilişkileriniz nasıldı?
Babanızdan böyle bir suçlama gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben aday olurken, yaşadıklarımı, yaşayacağımı aklımın ucundan geçirmedim. Kuşkusuz, demokrasi gereği her aday görüş, öneri ve eleştirilerini açıklayabilir. Tartışabilir…Belli saygı ve sevgi içerisinde bunu yapabilir. Ancak, bir genç insanın babası tarafından “esrarcı, onun önünü kesin” diye suçlanması karşısında kim dayanabilir bu acıya? Allaha şükür, benim böyle bir alışkanlığım yok ama bir babanın böyle bir suçlama yapması kimi üzmek, yaralamaz. Böyle bir suçlama, hele de babam tarafından yapılması nasıl kabul edilebilir…Bunun izleri nasıl silinebilir?
Neden Oya hanımın elini öptünüz?
Aday olurken,verdiğim bir söz vardı. Sonuç ne olursa olsun yıllarca emek verdiğim kadın kollarının kongresinden elele çıkacağız. Sonucun böyle olmasını beklemiyordum ama sözümün de arkasında durmak istedim. İşte farklı yorumlara yol açan el öpmeye olayı budur. Zaten el öpme olayını da zor gerçekleştirdim. Çünkü, Oya hanıma saldıracağımı zannettikleri için onun yanına da zor ulaştım.
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Ben partime yıllarımı verdim. Dişimle tırnağımla kazıdım. Haksızlık yapmaktansa haksızlığa uğramayı tercih ederim. Bu nedenle ben yoluma devam edeceğim. Partimin disiplinine uygun davranacak, çalışmalarıma devam edeceğim. Çünkü, partime inanıyorum. Yaşadıklarıma bir çizgi çekiyorum. Kenara çekilip oturacak değilim. Genç bir insanım. Partime gençliğimi verdim. 11 yıldır çoğunun kapısını çaldım, oy istedim, çalışma yaptım. Hem de daha Ak Parti kurulurken, iktidar değilken…Ne yapayım başka? Mutlaka bir yerlerde görevli olmak gerekmiyor. Her üye gibi ben de çalışmalara devam edeceğim.
Kongreye girseydiniz kongereyi kazanır mıydınız?
Elbette, bu bir tahmin. İsabetli olur yada olmaz ama ben kazanacağımdan hiç kuşku duymuyorum. Kesinlikle kazanırdım. Ancak, bunu artık düşünmenin anlamı yok. Çünkü, geride kalmış ve yorum yapmanın da kimseye bir yararı yok.
Bu yaşadıklarınız karşısında İl başkanınız için ne düşünüyorsunuz?
Benim İl başkanımla bir sorunum yok. Kendisine bugüne kadar ne kötü bir söz söyledim, ne de söylerim. Parti büyüğümüzdür. Dolayısıyla, kendisine basın kanalıyla vermek istediğim bir mesajım da yok. Bu nedenle, kamuoyunda kavgalı, birbirine laf göndermelerinde bulunan insanlar konumuna düşmek istemiyorum. Allah yolunu açık etsin. Bir üye olarak ben görevlerimi yapacağım, İl Başkanı olarak da kendisi…
Genel Merkez, İl başkanlığı Oya hanımda ısrar etmesine ve çekilmenizi istedi. Çekilmeyi hiç düşündünüz mü?
Ben neden aday oldum ? Bir kere hem teşkilatı iyi biliyor, hem çok çalışkan olduğuma inanıyor, hem daha başarılı ilere, projelere imza atacağımı düşünüyor hem de partimin kadın kolları tarafından, en azından önemli bir kesiminden destek görüyordum. Masumane bir adaylıktı benimki. Kuşkusuz, benim gibi bu işi yapacak ve layık çok sayıda bayan var partimde. Ancak, koşullar ve öneriler ben de yoğunlaştı. Ben de kendime güvendiğim için çıktım yola. Kaybetsemde değişen bir şey olmazdı. Yoluma devam edecektim. Ancak, bizzat babam tarafından kamuoyuna esrarcı diye lanse edilmem, beni adeta şoke etti. Kamuoyuna öylebir lanse edildimki…Bu durumda parti büyüklerini bile dinleme şansım kalmadı. Üzerime kara leke atılmıştı. Çekilsem, insanlar ne düşünecekti? Böyle bir karalamayı kabul etmek anlamına gelecekti. Partimdeki arkadaşlarım biliyordu beni ve devam diyorlardı. Ya kamuoyu ? Sonra istediğim sadece bir genç siyasetçi olarak, demokratik bir yarışa katılmaktı. Bunun neresi kötü?