Piyangodan sosyal konut çıktı!

İktidar partisi bir süredir somut seçim yatırımları yapıyor, hepimiz izliyoruz. Bu sefer piyangodan sosyal konut çıktı. Torbadan sosyal konutlar gibi uzun vadeli uygun fiyatlarla otomobil çıkar mı bilinmez

Muhalefet altılı masada aday, seçim sonrası siyasal sistem gibi teorik çerçevedeki konuları tartışırken iktidar partisi kimlik siyaseti üzerinden birkaç deneme yaptı. Din üstünden, milliyetçilik üzerinden … Ama aç insanların buna tepki vermediğini gördü, hemen dümeni kırdı, hiç ısrar etmedi. İslamcılık vs üzerinden bir  tartışma yaratıyor ama kutuplaştırmayı derinleştiremiyor, oy oranını artıramıyor, geniş kitlelere ulaşamıyor dolayısıyla dümeni çok radikal bir şekilde somut projelere kırdı.

Somut projeler için gerçekten saçma şeyler söylüyorlardı. Kanal İstanbul, Türkler uzaya gidecek, Ay Projesi. İktidar partisi bunları da bıraktı.

Somut gerçek nedir?

Somut gerçek şu: Millet aç, kiralar yüksek, insanlar barınamıyor. Erdoğan ne yaptı? Tarım Kredi Kooperatif Market’i karşılığı olmasa da masaya sürdü.

İkinci kartı ne?

TOKİ üstünden büyük bir hamle yaptı. Erdoğan’ın inanılmaz bir kitleleri harekete geçirme gücü, imkanı ve enstrümanı var elinde. Erdoğan, 1.6 milyon kişiye ev ve kamuda kadro vaat ediyor. 1.6 milyon kişinin kızını, annesini, babasını, çocuğunu, çevresini düşünün, bunu  en az 4 veya 5’le çarpın, nereden baksanız yüzde 10 gibi bir puan yapıyor. İktidar partisinin kullandığı enstrümanların toplumsal karşılığı o kadar güçlü ki!

İktidar partisi uyanık davranmış, TOKİ’nin piyangosuna başvurmak için 500 TL yatırıyorsunuz. Ben bu yazıyı yazarken yatırılan para 800 milyonu geçmişti. Neredeyse TOKİ inşaatlarının bir kısmını bu harçla yapacaklar.

Bu rakamlar ne anlama geliyor? Dilim döndüğümce açıklamaya çalışacağım. Ama bir de şunu tartışmak gerekiyor; Erdoğan suyun akışını bu enstrümanlarla geriye çevirebilir mi?

Ben kısmen başarı elde edeceğini düşünüyorum. Tamamen yetecek kadar başarı elde edebilir mi? Bu biraz da muhalefetin tutumuyla ilgili olacak. Muhalefet TOKİ projelerine ne diyecek? Muhalefet “Ben daha fazlasını yapabilirim” diyecek mi?

Mesela, kur korumalı mevduatlara yatırdığınız paradan Erdoğan’ın zenginlere verdiği faiz 169 milyar doları geçti. Kur korumalı mevduatlara zenginlerin yatırdığı paralardan hazineden ödenen faiz 169 milyar TL’yi geçti.

Bunu daha kolay anlatmak için şöyle açıklayabilirim; Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’nın toplam bütçesi 100 milyar TL. Yani neredeyse en büyük iki bakanlığın bütçesini ikiye katlamış durumda.

Bu ne demek?

İktidar partisi kendisini başarılı göstermek, hazinede para görünsün, saçtıkları paraların bir kısmını geriye alabilmek için faiz olarak zenginlere saçıyor. Bu kadar büyük bir rakam, bakanlıkların bütçesini geçmiş durumda.

Muhalefet şunu diyebilir:

Sadece kur korumalı mevduatlara ödediğiniz faizle yüzbinlerce – tam yüzbin tane – konut yapabilirdiniz. Fakirlere bu konutları dağıtabilirdiniz. Bir veya iki yılı dolduğunda bırakın kira ödemeyi bu konutları bedava bile verebilirdik diyebilir.

Muhalefetin bu tür kıyaslamalı rakamlarla kitlelerin karşısına çıkması gerekiyor. Hatta “kur korumalı hesapları ve zenginlere giden faizleri iptal edeceğiz. Bu sosyal projeleri çok daha fazla güçlendireceğiz, korkmayın” diyerek seçmen kitlesine güven telkin edebilir.

Yoksa iktidar partisi suyun akışını değiştirebilmek için bu tür somut hamlelerin üzerinden gidecek. EYT’lilerin sorunlarını çözecek, geçici kadroda olanları tam kadroya alacak, yüzbinlerce kişiye kadro verecek öyle 10 bin 20 bin 50 bin gibi küçük rakamlarla gitmeyecek ve “Evim elimden gidebilir, kadrom elimden gidebilir” korkusuyla birlikte iktidar partisi  hiç hesapta olmayan “Ben kendimi garantiye aldım, evim de var kadrom da var” diyen çok geniş kitleleri kazanma ihtimali olan bir yönde yoluna devam ediyor.

Muhalefetin seçim sonrası konstrasyonunu ve hesaplarını çöpe atıp “Ben bu seçimi nasıl kazanabilirim?” sorusu haricindeki tüm soruları masadan kaldırıp adaya, programa ve seçim vaatlerine konsantre olması gerekiyor.