Plan, bir amaca ulaşmada izlenecek yol ve davranış biçimini gösterir.
Planlama ise, bir yöneticinin ileriye bakmasına ve kendine açık olan seçenekleri bulmasına yardım eden bir süreç olarak düşünülebilir. Planlama "dar" ve "geniş" anlamda olmak üzere iki biçimde tanımlanabilir. Geniş anlamda planlama "şimdiki veriler ve gelecekteki muhtemel gelişmelerin ışığı altında belli bir amaca ulaşmada izlenecek yolu gösteren bir süreç" olarak tanımlanabilir. Dar anlamda planlama ise, "neyin, ne zaman, nasıl, nerede ve kim tarafından yapılacağını önceden kararlaştırma sürecidir"
Plan dar anlamda eğitim öğretimde anasınıfında başlamak üzere ilkokullarda daha kapsamlı bir şekilde devam eden bir süreçtir. Yıllık plan, Ünite planı ve günlük plan olarak daha ayrıntılı olacak şekilde hazırlanır. O zaman neyi, nasıl, nerede kim tarafından uygulanacağı planlarda açıkça gösterilirdi. Planlama İlköğretim Müfettişlerince yılda iki kez denetlenen eğitim öğretim sürecinde aksayan yönlerin düzeltilmesi için gerekli tedbirler alınırdı. “Kontrolsüz güç güç değildir ilkesi gereği” denetlemeler her yıl eksiksiz yapılırdı. Böyle olunca eğitimin her kademesinde çalışanlar kendilerini yinelemiş olurdu. Ülkenin her köşesinde uygulanan program ve planlama birlikteliği vardı. Üzülerek görüyoruz ki son yıllarda okullarda eğitim öğretim denetimi artık yapılmamaktadır. Kontrol olmayınca planlama da artık gelişigüzel yapılmaktadır. Dolaysıyla okullarda eğitim öğretimde seviye her yıl düşmektedir. İlkokulda başlayan plansız ve düzeysiz eğitim üniversiteye kadar devam etmektedir. Okullarda kitap okumaya karşı ilgi ve alaka her yıl düşmektedir. Bu durum ülke yöneticilerinin eğitime vermiş oldukları önemden doğrudan ilgilidir. Eğitimi bilimin emirine verecekleri yerde başka güçlerin emrine bırakanlar geleceğine ağlamalıdır. Çok sayıda üniversiteleri bitiren milyonlarca diplomalı işsiz… Bu gençlerin çoğu yurt dışına gitmek için can atıyor. Ülkeyi yönetenlere düşen görev sadece kendi yandaşlarına değil tüm ülkem insanlarına iş olanakları yaratmaktır. Gelecek kaygısı olmayanlar sürdürülebilir gelişmeyi düşünmezler…
Geniş anlamda planlama ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını ve kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı planlı bir şekilde yürütmek, uzun süreli kalkınma planları ile yıllık programlar hazırlamak ve bunların uygulanmasını takip etmek gayesiyle 5 Ekim 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur…
Devlet Planlama Teşkilatı beş yıllık kalkınma palanlarıyla hükümetlere danışmanlık görevi veriyordu.
Sekizinci 5 Yıllık Kalkınma Planı’nda 7. Bölüm Doğal Afetler başlığı taşıyor. Bu çerçevede DPT henüz 2001 yılında hükümetleri imar affına karşın uyarıyor. İlgili bölümde açıkça “Zaman zaman çıkarılan imar affı yasaları, çarpık yapılaşmaya ve afete dayanıklı olmayan yerleşimlere yol açmaktadır” deniyor. Buna rağmen henüz 2018’de Cumhuriyet tarihinin en geniş çaplı imar affı çıkarıldı. Bu imar affından sonra doğaya karşı amansız bir kıyım başladı. Fauna ve flora yok sayılarak doğanın ekolojik dengesi yerle bir edildi. Sonucunda sel felaketlerin nedeniyle onlarca can kaybının yanı sıra; milyonlarca maddi hasar oluşmaya başladı.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 2011 yılında ‘bürokratik vesayet’ gerekçesiyle kapatıldı. Yerine kurulan Kalkınma Bakanlığı’nın da 2017’de görevine son verildi. Kalkınma Bakanlığı’nın görevlerini bu süreden sonra Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Strateji ve Bütçe Başkanlığı yapmaya başladı.
Plansızlık devletin her bakanlığında kendini göstermeye başladı. Nasıl yapıldığını bilmediğimiz planlama devlet katından dışarıya sızmamaktadır. Plansızlığın neticesinde onlarca kamu sektörünün özleştirilmesi sonucu milyonlarca yurttaşımız işsiz kalmıştır.