Provokasyon, kışkırtma demek. Genel olarak kullanım alanı ise, halkı kışkırtmak için yapılan bir eylem türü.
Geçtiğimiz hafta İzmir’de bir cami hoparlöründen çalınan müzik gibi. Tam olarak kimin yaptığı konusunda net bir bilgi yok. Ama suçlamaların hemen CHP’ye doğru yönlendirme eğilimlerini görüyoruz.
12 Mart 1970 yılındaki askeri müdahaleler öncesinin ünlü provokatör ajan Mahir Kaynak’ın önemli bir sözü var. “Bir provokasyonu kimin yaptığını anlamak için, öncelikle bu olayın kime faydası olduğuna bakmak lazım…” demiştir. Provokatif olaylara bu açıdan bakmak gerekiyor. Geçmişte Kahramanmaraş olaylarını düşünün. Camilere bomba atıldı, denilerek ne katliamlar yapıldı.
Bu tür olayların ilginç örnekleri tarihimizde de var. Son okuduğum İLBER ORTAYLI’nın “Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK” isimli kitabından da ilginç bir provokatif olay anlatılmaktadır.
İngilizlerin ustalıkla tertipledikleri Kombinezonlarla;
“1919 yılının Mart ayında Damat Ferid’i başbakanlığa getirtebildiler. Damat Ferid, Harbiye Nazırı Süleyman Şefik ve Dahiliye Nazırı Adil Bey’e dayanarak İngiliz mandası programını uygulamaya koymak niyetindeydi.
Kamuoyu yaratmak amacıyla bu işgüzar üçlü “İngiliz Muhipleri Cemiyeti” adında bit teşkilat kurdular, Cemiyet’in başına meşhur Ali Kemal’i, Rahip Frew’ü ve tanınmış hatip Sait Molla’yı geçirdiler. Damat Ferid’in yardımıyla bu teşkilat sayesinde İngilizler, İstanbul’un en etkili propaganda organlarını elde etmişlerdi. Burada İngiltere himayesi lehine propaganda yapılırken, Fransa aleyhinde de şiddetli bir kampanya açılıyordu.
Adı geçen bu “İngiliz Muhipleri”, yani İngiliz Sevenler Cemiyeti’ne bir sürü ünlü politikacı ile ekseriyetle itibarı sarsılmış adamlar (Şeyhülislamlığa yükselen Mustafa Sabri, Dünya Savaşı sırasında Mısır’da İngiliz ajanı olarak çalışan Miralay Sadık Bey ve diğerleri) girmişlerdi. Gazetelerde açtıkları kampanya yanında bu zevat, İngiltere’nin direktifi altında çalışarak, İngiliz mandasının uygulanması faaliyetinde bulundular. Milliyetçilerin itibarlarını zedelemek için Hıristiyan katliamlarını (1919 yılında Adapazarı’nda, 1920 yılında Konya’da) teşvik ettiler, yangın çıkarttılar, bekçileri öldürdüler. Ardından basında yazılar yazarak, yabancı kuvvetin müdahalesinin ve Türkiye üzerinde bir vesayetin gerektiğinden bahsettiler.”
Görüldüğü üzere bu İngiliz Sevenler Cemiyeti, İngiliz mandasının kamuoyunda benimsenmesini sağlamak için, katliamlar yapmaktan çekinmemişlerdir.
Dilerim, son günlerde yaşadığımız çok sayıda provokatif hareketlerinde, arka planında geleceğimiz için, vahim sonuçlar doğuracak düşünceler yoktur.